English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ U ] / Uzaklaşıyor

Uzaklaşıyor translate Portuguese

435 parallel translation
Giderek daha da uzaklaşıyor.
Está a ficar cada vez mais longe.
Bak nasıl uzaklaşıyor!
Não vedes que se retira?
Bir şekilde kurtulup arabaya biniyor ve uzaklaşıyor.
Ele conseguiu escapar, entrou no carro e saiu conduzindo.
Şimdi de arabayla oradan uzaklaşıyor.
Agora vai-se embora.
Gidiyor, uzaklaşıyor.
Vai-se embora!
Şu an kanca ağzının her iki tarafında ve o kancayla uzaklaşıyor.
Agora, o anzol está de lado na boca dele | e ele está a ir embora com ele.
Ses uzaklaşıyor efendim!
Assegurar-se do andamento de som e de colisão!
Bizden uzaklaşıyor gibi görünüyor.
Parece estar afastar-se de nós.
Kuzeye doğru uzaklaşıyor, çok da yükseldi.
Ele está bastante longe da bandeira norte e muito alto.
Her gün benden biraz daha uzaklaşıyor.
A cada dia ela se vai um pouco mais.
Akıl ve mantık benden uzaklaşıyor.
A lucidez e a razão tornam-se coisas do passado.
Uzaklaşıyor.
Ele deve estar a afastar-se.
Tanrım aklım senden uzaklaşıyor.
Senhor, os meus pensamentos afastam-se de Ti.
Uzaklaşıyor. Gördün mü?
Está a afastar-se.
Bay Sulu, o uzaylı güneş sisteminden uzaklaşıyor mu?
Sr. Sulu. A nave alienígena ainda está distante daquele sistema solar?
- Uzaklaşıyor.
A mover-se para longe.
- Uzaklaşıyor.
- A afastar-se.
Uzaklaşıyor!
Eles estão a fugir!
Ve her geçen dakika uzaklaşıyor.
E estasse a afastar mais a cada minuto.
Düşman gemisi çok müthiş hızda uzaklaşıyor, efendim.
A nave inimiga está a afastar-se a grande velocidade.
Hood ve Potemkin uzaklaşıyor.
A Hood e a Potemkin estão a dispersar.
Excalibur uzaklaşıyor.
A Excalibur está a afastar-se.
İnanılmaz bir hızla uzaklaşıyor.
Afasta-se a grande velocidade.
ve şimdi de Oja, oradan uzaklaşıyor.
Oja fugindo dele.
Ve her geçen dakika uzaklaşıyor.
E está a afastar-se cada vez mais.
- Onlar gitgide uzaklaşıyor.
Eles estão cada vez mais longe!
Daha hızlı, daha hızlı, uzaklaşıyor.
- Rápido! Rápido! Vamos perdê-lo!
Kamptan uzaklaşıyor.
A afastar-se do acampamento...
Uzaklaşıyor.
Está a ir embora.
Buhardan uzaklaşıyor.
Recua por causa do vapor.
Savaşçı uzaklaşıyor ve 71 hektar uzaklıktaki asteroide dönüyor.
O caça afasta-se e está a virar para asteróide a 0,7 hectares de distância.
Bu galaksi saatte 200 milyon kilometre uzaklaşıyor olmalıydı.
Esta galáxia deve estar a afastar-se a cerca de 200 milhões de quilómetros por hora.
Galaksi ne kadar uzaksa o kadar hızlı uzaklaşıyor görünür.
Quanto mais distante está a galáxia, mais rápido parece estar a mover-se.
Ancak evren genişliyorsa dördüncü bir boyut olsun olmasın galaksilerden görülen kesin durum şu : Galaksiler korkunç bir galaksiler arası sosyal kaos içerisinde birbirinden uzaklaşıyor.
Mas se o universo está em expansão, quer esteja ou não curvado dentro de uma quarta dimensão, os observadores em cada galáxia irão ver precisamente o mesmo, todas as galáxias fugindo apressadamente deles como se tivessem feito alguma tremenda asneira social intergaláctica.
Elips bir galaksi mesela radyo dalgaları içinde parıldayarak uzaklaşıyor.
Uma galáxia elíptica, por exemplo, deixando para trás de si uma longa esteira brilhante em ondas rádio.
Bizden uzaklaşıyor.
Estão a afastar-se,
- Hayır uzaklaşıyor.
- Não, está a afastar-se,
Her seferinde daha yüksek... bir sayı çıkarsa fırtına bizden uzaklaşıyor demektir.
Se demorar mais tempo entre os dois, é porque se está a afastar.
Uzaklaşıyor!
- Escapa-se!
Discovery İo'ya doğru çekiliyor. Ya da Jüpiter'den uzaklaşıyor.
A "Discovery" está a ser atraída por lo ou repelida por Júpiter.
Evet MEL.Son zamanlardaki davranışların profesyonellikten uzaklaşıyor.
Mill, sim. Seu trabalho tem sido abaixo da média.
Bizden uzaklaşıyor.
Estão a afastar-se de nós.
Tam önümüzde, uzaklaşıyor. 2-9-5.
A traçar mais à frente, 2-9-5.
Tam önümüzde, uzaklaşıyor. 2-9-5.
Está à frente, a 295 graus.
Uzaklaşıyor.
Estão a afastar-se.
Temas kıç taraftan uzaklaşıyor.
O contacto está a desaparecer.
Uzaklaşıyor, onu kaybedeceğiz.
- Vamos perdê-lo.
Gerçek şu ki ; iki değer birbirinden uzaklaşıyor.
E de facto, encontra-se isolada entre dois novos valores.
Ama ayak izleri küpten bu yöne doğru uzaklaşıyor.
Mas as pegadas afastam-se do pote... nesta direcção.
- Evet. Torrey'lerden uzaklaşılamıyor, galiba?
Parece que não consigo afastar-me dos Torrey.
Tita, piyanodan uzaklaşınca zaman duygun kalmıyor, canım.
Tita, perdes a noção do tempo quando não estás ao piano.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]