English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ V ] / Ve bende

Ve bende translate Portuguese

2,927 parallel translation
- O gitmedi, ve bende kolundan tutmuştum ki, - o lanet spreyi üstüme boşalttı.
Como ela não saia, agarrei-lhe no braço, e ela pulverizou-me com aquela porcaria.
Son zamanlarda çok dengesizdi, ve bende tamir ettiğimi düşünmüştüm.
Tem andado com falhas ultimamente, e eu pensava que o tinha arranjado.
Bree'nin söylemiş olduğu gibi mutfak çok dumanlıydı. Ve bende dumanı dağıtmak için havlu bulamadım.
Bem, como a Bree já referiu, estava muito fumo na cozinha, e não consegui encontrar uma toalha para o dissipar.
Son zamanlarda çok dengesizdi, ve bende tamir ettiğimi düşünmüştüm. Ama Chuck ve Ben... - şarap seçmek için... kilere gittik...
Tem andado muito errático e pensei que o consertara, mas eu e o Chuck fomos à adega escolher um vinho e, quando acabámos, o meu prato estava a fumegar.
Ben Han Solo ve bende herkes için iş var.
Sou o Han Solo, e tenho trabalhos para todos.
Ve bende bir süper kahraman olmadığımın farkına vardım.
E eu depois disto tudo percebi que não sou um super herói,
Bana Gregory'nin ve Adam Worth'un yerini söyle ve bende belki de biraz daha hoş görülü olurum.
Não imagino porquê. Diga-me onde estão o Gregory e o Adam Worth. E posso... considerar a hipótese de indulgência.
Dinleyin, annem hastaneye kapatılmış paranoid bir şizofren, o yüzden bu hastalığın nasıl olduğunu iyi biliyorum, hatta belki sizden bile iyi. Ve bende bu hastalık yok.
A minha mãe é esquizofrénica paranóica e está internada, por isso sei o que é uma doença mental, talvez melhor que o senhor, e não se trata disso.
Aradan uzun zaman geçti ve bende civardan geçiyordum ve bir uğrayıp seni göreyim dedim.
Bem, sabes, já passaram tantos anos, e como estava a passar pelo bairro, pensei em passar por aqui para dizer olá.
... ve bende hep düşünürdüm Jan ve Benim problemimiz var diye.
E pensei que eu e a Jan é que tínhamos problemas.
Diyelimki saatte 3 kilometre hızla akıyor. ve bende 4 km de yüzebiliyorum.
Imaginemos que está a fluir a 3 km / h e que eu consigo nadar a 4 km / h.
Ve bende Midgard'ı çıkaracağım 9 diyar içinden.
E eu vou separar Midgard dos Nove Reinos.
O ve bende gizlice buluşurduk.
Ela esquece-se como nos encontrávamos às escondidas.
Bill erkenden yattı ve bende biraz huzursuz hissediyordum Daniel'ı aradım ve o da geldi.
- Às 4h45. O Bill adormeceu cedo e eu estava inquieta. Então liguei ao Daniel e ele foi lá a casa.
Bir halkla ilişkiler savaşının içindesin ve bende yaz için iyi hissetmeni sağlayacak şeyim.
Estás numa batalha de relações públicas, e eu sou o boa-pinta do verão.
Ve bende DNA'mı ona enjekte ettim.
Por isso injectei-a com o meu ADN.
Ve bende kendi yoluma gideyim.
E eu seguirei o meu caminho feliz.
Çünkü daha uzun sürer. Ve bende Velocity'i başımızdan atmak istemiştim.
Porque demora mais tempo, e queria apanhar a Velocity desprevenida.
Ve bende dumanı dağıtmak için havlu bulamadım.
Não encontrei uma toalha para o dispersar e por isso usei a camisa.
Bu koltuğa oturduğumda ve oyun açık olduğunda kumanda bende olacak.
Quando me sento nesta cadeira e começa o jogo, O comando é meu.
Fakat geçinmem için hırdavat dükkânımı açmam lazım, ama Çinli çocuk yüzünden tıkandım kaldım. 46 numaralı fiş bende ve bilmek istediğim, diğer kırk beş insan nerde, çünkü bekleme salonunda kimse yok.
Tenho o número 46 e quero saber onde estão os outros 45, porque na sala de espera não está ninguém.
Bu fasulye sırığı bahaneci herif banyosunu önce yapmak için ısrar ediyor, ve rezalet derecede pis, ama bir yandan da sıra bende, ondan sonra su pislenecek, o zaman ben de gidip domuzlarla birlikte yıkansam yeridir!
Este varapau, pobre amostra de homem insiste em ser o primeiro a tomar banho, e ele está tão sujo que, quando eu vou tomar banho, a água está tão negra, que eu bem podia ir tomar banho com os porcos!
Serge, fedailer peşimdeyken ve beni tehdit ettiklerinde, bende böyleydim.
Serge, quando os capangas andaram a ameaçar-me, também é problema meu
Evde ve işte, tüm kontrol bende.
Em casa e no trabalho, tenho tudo sob controle.
Bende yaşadığına dair kanıt ve bir mesaj var.
Pois foi. Tenho uma prova de vida e uma mensagem.
benim şartlarım bunlar : ordunun ve teçhizatlarının bütün gücü bende olmalı.
Eis as minhas condições, eu fico com poder total sobre o exército e as suas provisões.
bende de mühimmat ve malzeme eksikliği var.
Também nos faltam munições e mantimentos.
imparatoriçem, Bende size Fransız Devriminin hikayesini anlatmak istiyorum ama siz ve prenslerle aynı kaderi paylaşmak istemiyorum.
Imperatriz Viúva, contei a história da Revolução Francesa porque não quero que você e os príncipes partilhem o mesmo destino.
Aslında Leonarda Di Caprio ile çıkıyordum ama Hollywood'a taşındı ve ünlü oldu. Bende onu terkettim.
Bem, estava a namorar com o Leonardo DiCaprio, só que ele foi para Hollywood, ficou famoso e então deixei-o.
İlk parçası bende ve kendimi garantiye almak için saklıyorum.
Eu tenho a primeira parte escondida num lugar seguro, a vou ficar com ela como segurança.
Kamera bir haftadır bende ama henüz tek çekebildiğim Maw Maw'ın 5 saat boyunca şarkı söylemesi ve dedenin hüner gösterileri.
Já tenho a câmara há uma semana, e só consegui a Vó a cantar cinco horas, e um monte de partidas do teu avô.
Tüm masa bana dönüyor ve kontrol bende oluyor
Revira a mesa toda, coloca-me no controle.
Burada yetki bende ve... müzeye düşen patlamış mısır fikrini uygulayacağız.
Puseram-me no comando desta reunião. E vamos escolher as pipocas a cair sobre um museu.
Sadece, ee, bak bende bu ısırık ya da şeylerden var ve ben sadece- - lütfen kontrol edebilir miyiz?
Só... vês, tenho estas picadas ou assim, e eu só ia... Podemos só verificar, por favor?
Geri kalanı bende kalacak, ve beni asla bulamayacaksın.
Fico com o resto, e nunca mais me vês.
Sadece bende ve gece bekçisinde.
Somente eu e o supervisor nocturno.
Kendi rahmin bana daha az muhalif olsun diye bebek ilaçları alıyorum bende göz kuruluğu yaratıyor ve gözlerimi kısmak zorunda kalıyorum.
- Estou a tomar medicamentos para tornar o meu útero menos hostil. Mas secam-me os olhos, tenho de os semicerrar para ver.
Ne düşündüğünüzü biliyorum ama karar ağırlığı bende ve ben karar vereceğim.
Sei o que cada um pensa, vou pensar e depois decido.
Bende bolca var. Şu an ihtiyacın olan şey,... dopamin ve serotonin alımını kısıtlayıp oksitoksin ve vazopressin serbestisini tetiklemek.
O que tem de fazer é inibir a recaptação de dopamina e serotonina e activar a libertação de oxitocina e vasopressina.
Şu anda komuta Albay Marks'ta değil, bende ve kaynakları, en çok sayıda hayatı kurtarmak için en yüksek olasılık olan yere yönlendiriyorum.
O coronel não está no comando agora. Estou eu. E estou a colocar os meus recursos onde eles têm a maior hipótese de salvar o maior número de vidas.
Bende çok çok daha tatlı birşey var ve sen tamamını yemek isteyeceksin, koca oğlan.
Eu tenho algo muito, muito melhor e tu vais comer tudo, seu matulão.
Bende ve sakladım.
Eu e vou ficar com ela.
Hala tehlike altındayız, ve hala sorumluluğun bende.
- Olha, continuamos em perigo, e continuo responsável por ti.
Bende kendimi donduracak bir alet yapıp, içine girdim ve beni tam olarak gelecekte Quahog olacak yere gömmeleri için talimat verdim.
Por isso construí uma câmara criogênica e vou-me colocar lá dentro, deixando instruções para ela ser enterrada em coordenadas muito específicas, no que será a futura Quahog.
Bende Brian Piccolo'nun kalbi ve... Bak şu işe.
Oh, sim.
Tabi ki bende görüntüleri gördüm ve onları rahatsız edici buldum.
Obviamente, vi as imagens, e achei-as preocupantes.
Telefonunu açmıyor ve Bende sadece bir çeşit Havaalanı güvenlik hücresinde Tutulduğunu düşünebiliyorum.
Ela não atende o telemóvel, acho que ela está presa nalgum aeroporto.
Bende seni filme çekeceğim ve Yüz ve vücut dili ile ifadelerini, Analiz ederek
E vou apanhar o vídeo e usar a análise de linguagem de micro-expressão na face e no corpo para conseguir os nossos prováveis suspeitos.
Bende çok fazla yedim ve geç yattım.
Comi demais e fui dormir tarde.
Biliyormusun Laura atıldığında, ben - ben onun yanlış birşey yaparken yakalandığını sandım, ve şimdi bende kapı dışarı ediliyorum.
Quando a Laura foi cortada, imaginei que ela tinha sido apanhada a fazer alguma coisa mal, e agora estou aqui, a ser atirada também para fora.
Bende riski aldım ve büyük vurgun yapmaya çalıştım.
Por isso arrisquei e tentei negociar em grande.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]