Yabancı mı translate Portuguese
2,056 parallel translation
Bu genç bayanlar yabancı mı?
E esses jovens senhoras? Estou no estrangeiro?
Bunu yabancılarla paylaşmayacaktım.
Não ia partilhá-lo com totais desconhecidos.
Bay Simpson, buraya 30 sene önce tatile gelen bir yabancıya yardım etmek için her şeyi yaparız.
Sr. Simpson, nós fazemos tudo para ajudar os estranhos que fizeram férias aqui, há 30 anos.
" Ben aranızda konuk ve yabancıyım.
"Estrangeiro e peregrino sou entre vós."
Yaşlı bir yabancıyı ölü gibi göstererek ortamı neşelendirmeye çalıştığım için kusuruma bakmayın.
Tá bom, bem, me desculpem por tentar animar as coisas por aqui fingindo que alguém morreu.
Bilirsin, hakkımızdaki iyi şeylerden biri de yabancıları almak ve zor durumlarında onlara yardım etmektir.
Sabes, uma das coisas boas em relação a nós é que nós gostamos de receber estrangeiros e ajuda-los quando eles estão em baixo.
Bence yapacağımız ilk şey yabancılara vermeyi kesmeliyiz.
Eu sugiro que a primeira coisa a fazer é deixarmos de dar comida a estranhos.
Ne kadar sarhoş olursam olayım, yabancı birinin peşinden gitmem.
Eu não seguiria um estranho até um beco, por mais perdida que estivesse.
On yıldır, ilk yabancı konuklarımız sizsiniz.
Durante uma década, vocês são os nossos primeiros convidados estrangeiros.
Yabancılar sınır dışı mı edilecek?
Os estrangeiros deviam ser expulsos!
- Geç kalmıştım. Adamın teki, bir yabancı Alamo Freeze'in önünde Tyra'ya saldırmış. - Sonra da şey yapmaya çalışmış.
Eu atrasei-me e houve um tipo, um estranho, que atacou a Tyra à porta do Alamo Freezing e tentou...
Sadece, kurbanların yabancı olmasına alışmıştım.
- Sim. Estou habituada a não conhecer as vítimas.
Ve yardım istemekten hoşlanmadığını biliyorum ve yapmak istediğin son şey özel hayatımızla ilgili bir yabancıyla konuşmaktır ama...
E sei que não gostas de pedir ajuda e que a última coisa que queres é falar com um estranho sobre a nossa vida privada, mas...
Camden Yabancı Yemekler lokantasının dağıtım elemanı olmuştum.
Então era o novo moço de entregas do restaurante de comida estrangeira de Camden.
Ben de eskiden Camden Yabancı Yiyecekleri için paket servis yapardım.
Eu costumava ser entregador da "Camdem Comidas Estrangeiras".
Lise birinci sınıftayken performansımı arttırması için yabancı madde kullanmıştım.
Quando era júnior na escola, Tomei umas coisas para me ajudar a jogar. Drogas...
- Chris Keller'i hatırladın mı? - Yabancı gelmedi.
- Lembras-te do Chris Keller?
Yabancı yatırım için çekici vergi olanakları kısıtlayıcı inşaat izni ve muazzam koruma fonu ikramiyeleri.
Oportunidades de taxas atraentes para investimento estrangeiro, restrições para licença de construção e sólidas barreiras a bônus de fundos...
Beni dinle! Bize yardımcı olacak mısın yoksa yabancılar dairesini arayıp ilk Polonya uçağına yer ayırtayım mı?
Ouça, talvez seja melhor atinar e ajudar-nos, senão ligo para a Imigração e metem-na no próximo avião para a Kielbasalândia.
Beni bir yabancıymış gibi hissederken, mükemmel pozumu yakalamak istersen yakın çekimlerim için hazırım o zaman.
Se querias o ângulo perfeito de mim a sentir-me um estranho, estou pronto para o meu plano aproximado.
Tarım işçisi olmak onları otomatik olarak yasadışı yabancı yapmaz.
São agricultores, não quer dizer que sejam emigrantes ilegais.
Buradaki yabancılara kanunen birşey yapamıyorum ancak kanunlarımızı ihlal ettiklerinde alıkoyabiliyorum.
Não posso fazer nada legalmente quando aos que estão cá, a não ser detê-los quando infringem as nossas leis.
Bebeği yabancı biriyle başbaşa mı bıraktın?
Deixou a bébé sozinha com uma estranha?
Asılmaktan elin uyuşursa, yabancı birinden yardım alabilirsin.
Podes lhe pedir a outro que te dá a sua.
Eğer yabancı uyruklu çocuk yoksa, İsveçli çocukta mı yok?
Se não há nenhuma criança estrangeira, que tal uma criança sueca?
Bir kaç vizeye ihtiyacım var. Yabancı ticarete yönelik bir haber hazırlıyorum.
Estou a escrever um artigo sobre comércio estrangeiro.
Yabancı bir ajan üzerine olan çok gizli dosyalardansa... şansımı böyle denemek istiyorum.
Preferia arriscar do que pedir um ficheiro sobre um agente estrangeiro.
Kocası çok kibar bir adam ama ben bir yabancıyla yaşamak için fazla yaşlıyım.
O marido dela é amoroso, mas... Sou demasiado velha para viver com um estranho.
Bana bir takım yabancı madde bulaştırmak ister misin?
Queres introduzir algum corpo estranho dentro de mim?
Hiç arzulamadığım yabancı erkeklerle oluyor üstelik.
Acontece com estranhos que não me atraem.
Yabancıların yardımı ile tıpkı senin gibi kasabamızın bu özelliklerinden kurtulabiliriz.
Com ajuda de estranhos como tu podemos livrar o nosso povo das suas peculiaridades.
Bir yabancıya yardım eder misiniz?
Ajudará um estranho?
Eve gidip Sheldon'la ilgilenmeyi mi yoksa tamamen yabancı birinin korneanı lazerle yakmasını mı istersin?
Preferes ir para casa lidar com o Sheldon, Ou ter um desconhecido a talhar-te as córneas com um raio laser?
- Sormadım. Yabancı biri tesadüfen tuhaf bir şey söyler, onu tam duyamaz yada yanlış anlarsın.
Um estranho, diz uma coisa estranha de passagem, as hipóteses são de o ter ouvido mal ou não o ter entendido.
Ve benim, hayatımın en mahrem şeylerini anlatacak, bir yabancı olmamı bekliyorunuz.
E espera que eu a si, um completo estranho, conte as coisas mais intimas da minha vida.
Umarım sen, cephaneliğe yabancı değilsindir?
Estás familiarizada com o armazém de munições?
Yabancı birinin çıkagelip hakkımızda kararlar vermesinden nefret ediyorum.
Odeio que um estranho qualquer possa entrar cá em casa e tomar decisões acerca de nós.
Haneye tecavüz eden bu yabancıyı evimden uzaklaştırır mısınız?
Por gentileza poderia tirar este transgressor da minha casa?
Ve sonra onu gördüm, ve beni kucakladı, ve "artık yabancı olmayalım" dedi.
"Não sejamos estranhos"?
Üç mağara adamı mızrakla kendilerine doğru koşan bir yabancı görür biri dövüşür, biri kaçar, biri de gülümser ve adamı fondü yemeğe davet eder.
Três homens das cavernas vêem um estranho a correr para eles com uma lança. Um luta, um foge e o outro sorri e convida-o para um fondue.
Nefret ettim. Adli zeminde, yabancıların olmasından mı?
- Estranhos no nosso território?
Yabancı kişi o zaman mı geldi?
E foi quando o estranho veio?
Ölü yabancı polisler sadece "Elitler" tarafından mı araştırılmalı?
Agentes de Polícia estrangeiros só podem ser investigados pela "elite"?
Kaynaklarımızdan duyduğumuza göre söz konusu yabancı ajan hala Güney Kore'de olup bu zirve ve hayatınız için ciddi tehdit oluşturuyor.
Sim. As nossas fontes nos disseram que o espião estrangeiro em questão ainda está na Coréia do Sul e representa uma séria de ameaça a esta conferência e à sua vida.
Yazarımız yabancı diyarları resmetmiyor o zamanların modasını budalalıklarını değil ;...
O nosso autor não retrata o clima externo. As modas ou as loucuras dos nossos tempos.
Gece kulüplerinden getirdiğin yabancı kadınlarla, farklı bir gezegendeki 200 milyon dolarlık hükümet projesiyle oynamana izin vermiyorlar mı?
- A sério? Não deixam entrar mulheres de boîtes para brincar com projectos governamentais de 200 milhões de dólares em planetas distantes?
Amerika'ya gelen yabancılara uygulanan kısıtlamaları düşündüm. Pasaportları değiştirip tanesini birkaç bin dolara satarım dedim.
Com todas restrições às pessoas virem para os Estados Unidos, imaginei que faria um bocado de grana com essas coisas.
Hayatımıza bir yabancıyı soktum.
Trouxe um estranho para as nossas vidas.
- Bir yabancının ağzından dinleyecekleri böyle bir hikayeye inanacaklar mıdır sence?
- Acreditarias numa história dessas - vinda da boca de um estranho?
Sadece bir yabancı için kıçımı tehlikeye atmak hoşuma gitmiyor.
Eu apenas não gosto de por o meu cú na linha por um intruso.
- Yani böbreğinizi bir yabancıya hiçbir karşılık olmadan mı veriyorsunuz?
- Então, vai doar um rim a um perfeito estranho por nada?