Yirmi dakika translate Portuguese
547 parallel translation
Yemeğe yirmi dakika var.
Vinte minutos para comer.
Bir saat yirmi dakika sonra orada olacağız.
Levamos uma hora e 20 minutos a chegar lá.
Yirmi dakika içinde hava vermeye başlayacağız.
Teremos a ventilação a funcionar daqui a 20 minutos Doutor.
Kanı bulamasanız yirmi dakika içinde ölecek.
Sem ele, morrerás daqui a 20 minutos.
Yirmi dakika bile sürmez.
Em menos de 20 minutos.
Bize yirmi dakika verin, vereceksiniz, değil mi?
- nos dêem 20 minutos. Até mais tarde.
Peredelkino. Trenle yirmi dakika.
Peridelkina, a 20 minutos de comboio.
Son provaya sadece yirmi dakika kaldı.
Só faltam 20 minutos para o último ensaio.
Yirmi dakika kadar sonra oraya dönüp onu aliriz.
Voltamos a buscá-lo daqui a 20 minutos.
Ben de yirmi dakika geç kaldım.
Eu também cheguei 20 minutos atrasada.
Süvari birliği yirmi dakika içinde saldırıya geçecek.
A cavalaria irá atacar dentro de 20 minutos.
Yirmi dakika sonra aynı telefondan.
Vinte minutos depois, do mesmo telefone.
Yirmi dakika önce meyve suyu istemiştim.
Estou? Escute, há 20 minutos que pedi o sumo.
Üç saat yirmi dakika içinde bulut Mantiles'e ulaþacak.
Em tres horas e 20 minutos a nuvem chegará a Mantilles.
Asi üssü olan ay, yirmi dakika içinde menzile girecek.
A lua com a base rebelde estará ao alcance dentro de 30 minutos.
Üzgünüm. Sizin tarifinize uyan bir kazazede yirmi dakika önce öldü.
Sinto muito... mas morreu, há cerca de 20 minutos, uma vítima de um acidente que corresponde à sua descrição.
Yirmi dakika içinde oradayım.
- Certo. Estou lá em 20 minutos.
Yirmi dakika geçti, Harry.
Vinte minutos é muito tempo, Harry.
Yirmi dakika sonra sizi gazeteden alırım.
Apanho-a daqui a vinte minutos na frente do edíficio. É um carrinha castanha.
Yirmi dakika sonra arabadan indiğinde... gariptir, artık bir Çinli değil, beyaz ırktan biridir.
Quando sai do carro, 20 minutos depois... incrivelmente, ele já não é um chinês... mas um caucasiano.
Beni yirmi dakika sonra tekrar ara, olur mu?
Telefona-me daqui a 20 minutos, está bem?
Yirmi dakika...
Daqui a 20 minutos...
Hareket etmemize yirmi dakika var efendim.
Faltam vinte minutos, Tenente.
Yirmi dakika mı?
20 minutos?
Şikâyet etmek istemiyorum ama eminim sonraki yirmi dakika içinde gömleğimi bile kaybederdim.
Não me queixo, aposto que perdia a camisa nos próximos 20 minutos.
Şu halde yirmi dakika sonra kuyumcuda buluşalım mı?
Encontre-me na joalheria Almirante em vinte minutos.
Polisler yirmi dakika önce sahilde bulmuşlar.
A polícia trouxe-o da praia há vinte minutos.
Yirmi dakika içinde Bayan Miggins'in Edebiyat Salonunda olacağım.
Estarei no salão literário da Sra. Miggins em vinte minutos. Leve-me lá o livro.
Bütün üçüncü sınıf alçak yardımcıları kaybettik... ama harika örnekler getiriyorum, yaklaşık yirmi dakika sonra evde olacağım.
Perdemos os todos os trabalhadores de terceira... mas tenho aqui umas boas amostras... Estarei em casa dentro de 20 minutos.
Bakın! Gece yarısına yirmi dakika kaldı!
Olhem, 20 minutos para meia-noite.
Onbeş, belki yirmi dakika, İngilizceyi pek bilmiyor.
15, talvez 20 minutos. Ele mal fala inglês.
Yirmi dakika sonra orada buluşuruz.
Encontramo-nos lá daqui a 20 minutos.
- Yirmi dakika.
- Vinte minutos.
"Yirmi dakika... "... acemi pilotların havada geçirdiği ortalama zamandır. "
"é o tempo médio que os novos pilotos passam no ar."
Hayır, teşekkür ederim. Bir sürü üst seviye cani ile takılıp, yirmi dakika görev yapmaya, günün geri kalanda da Paris'te aylak aylak gezip, litrelerce şampanya içerek, düzinelerce sulu gözlü, pembe, hayli tecrübeli, çıtır Fransız köylü kızlarıyla dört nala geçirmeye, hiç niyetim- -
Não desejo andar com um bando de delinquentes ricaços, fazer vinte minutos de trabalho, e depois passar o resto do dia a vadiar em Paris, a beber litros de champanhe e ter dezenas de húmidas, rosadas,
Kanını hareketlendirirsen iyi edersin çünkü bu pislik yuvasından çıkıyoruz. Hem de bir dakika yirmi saniye içersinde.
É melhor pôr esse sangue azul a circular, porque vamos sair deste buraco dentro de exactamente um minuto e 20 segundos.
Yirmi dört dakika.
Faltam vinte e quatro minutos.
Yirmi dört dakika.
Vinte e quatro minutos.
- Yirmi beş dakika.
- Vinte e cinco minutos.
O zaman fırından alabilirsiniz, yirmi beş dakika. Hayır, hayır yeterli.
Pode tirá-lo. 25 minutos por quilo é suficiente.
- Yirmi, otuz dakika.
- 20 ou 30 minutos.
- Yirmi bir dakika efendim.
- Quanto tempo nos resta?
Mantilles'e uzaklık tam olarak yirmi altı dakika efendim.
Nada mais.
Ondört saat, dokuz dakika ve yirmi saniye kalmış.
Catorze horas, nove minutos e vinte segundos.
Yirmi dakika.
20 minutos.
Yirmi dakika sonra dersim başlıyor.
Tenho aulas daqui a 20 minutos.
Yirmi sekiz dakika.
28 minutos.
Yirmi dakika önce, Paris'le bir telefon görüşmesi yaptım.
Recebi uma chamada de Paris.
Yirmi sekiz derece 39.6 dakika.
28 graus, 39,6 minutos.
- Yirmi beş dakika kadar.
Quanto tempo?
- Yirmi dakika.
- Vinte minutos. - É isso, sir.
dakika 21
yirmi 182
yirmi yedi 16
yirmi altı 18
yirmi iki 34
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi sekiz 22
yirmi üç 29
yirmi dolar 22
yirmi 182
yirmi yedi 16
yirmi altı 18
yirmi iki 34
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi sekiz 22
yirmi üç 29
yirmi dolar 22