English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Y ] / Yirmi bir

Yirmi bir translate Portuguese

887 parallel translation
Yirmi bir bin.
21 mil.
- Yirmi bir gün ne yapacagïm?
- Que vou eu fazer durante 21 dias?
Yirmi bir.
21, mão.
Yirmi bir uçak kalktı, ondokuzu döndü efendim.
Partiram 21 e regressaram 19.
Yirmi bir!
FELIZ 21 º ANIVERSÁRIO
Yirmi bir!
Vinte e uma!
- Bir el Yirmi Bir oynayalım.
- Uma mão de 21.
Yirmi bir saat.
Vinte e uma horas.
- Yirmi bir.
- Vinte e um.
Yirmi bir.
Vinte e um.
Yirmi bir!
Vinte e um!
Yirmi yıldır trolle avlanıyorum Portekizli... insan eli değmedikçe bir ağın böyle dolaştığını hiç görmedim.
Mexo em palangres há 20 anos, portuga, e nunca vi as linhas enrodilharem-se assim, a não ser por mãos humanas.
İyi bir avukat tutarsan, yirmi yıl.
Vinte anos, com um bom advogado.
Bir bardak şaraba yirmi damla, yeterince ılık olsun.
Vinte gotas num copo de vinho tinto, bem quente.
Yirmi altı yıldır bu küçük adamla yaşıyorum ben beni hiç yanıltmadı. Yanlış bir şeyler olmalı.
Levo vinte e seis anos com este anão e jamais me falhou.
- Yirmi. Yirmi yaşında güzel bir kızsın.
- Tem vinte anos e é bonita.
Bu profesyonel bir görüşme ise, ücretim yirmi şilin.
Se se trata de uma consulta, levo 1 guinéu por consulta.
Şimdi, yirmi sekiz yaşındaki bu adam sıradan, kaba saba bir köylü olsaydı keyfi yerindedir derdim.
Se este jovem de vinte e oito anos fosse um comum e simples campónio, eu diria que ele estava a aguentar-se bem.
Bir saat yirmi dakika sonra orada olacağız.
Levamos uma hora e 20 minutos a chegar lá.
Yirmi ton cevher kayalıkta ve şeytanın üzerinde dar bir yoldan kaydı... Seninle 5000 feet'lik bir damla arasında sadece bir dua mı var?
20 toneladas de minério a deslizar por aquele caminho estreito, com apenas uma oração entre você e um penhasco de 1.500 metros?
Hala yirmi yaşında bir kız mı?
Ainda uma menina de 20?
Yirmi asrı aşkın bir süre boyunca dünyanın kavşağı konumundaydı.
Foi uma encruzilhada para o mundo durante mais de vinte séculos.
Yirmi yıl boyunca böyle bir hayatı hayal ettim.
Sonhei com isto durante 20 anos.
Yirmi yıldır yolunda gitmeyen bir şey olmadı zaten.
Há 20 anos que está sempre tudo em ordem.
Bize on dolar daha borçlandın. Belki de yirmi. Ve bir şişe viski.
Calculo que nos deva mais dez dólares, talvez vinte.
Kanını hareketlendirirsen iyi edersin çünkü bu pislik yuvasından çıkıyoruz. Hem de bir dakika yirmi saniye içersinde.
É melhor pôr esse sangue azul a circular, porque vamos sair deste buraco dentro de exactamente um minuto e 20 segundos.
Yirmi yıI önce uzay aracı Belerephon bir grup bilim adamıyla buraya inmişti.
Há vinte anos, a nave Belerephon aterrou aqui...
Son yirmi dört saatte ikinci kez bir erkek bana bunu söylüyor.
É a segunda vez em 24 horas que um homem me diz isso.
Görevinin ne olduğunu hatırlayan bir öğretmen için tezahürat yapmanıza gerek yok ki ona her ay fahiş bir ücret ödüyorum yani yirmi beş pound.
Não há motivo para fazer um espetáculo porque a professora cumpriu sua obrigação pela qual pago a ela o salário mensal exorbitante de vinte e cinco libras.
Benim düşündüklerimi siz de düşündüğünüzde, neler hissettiğimi anlayabilirsiniz, sonraki yirmi yılı aşkın bir süre yüzde 40'a bankada çalışıyor olacağım.
Você consegue entender como eu me senti, se pensar bem nisso. Sem isso no banco, a 4 % ao longo dos próximos 20 anos.
Yirmi yıl sonra tıpatıp aynı görünmek hayret verici bir şey.
Bem impressionante, sabe? 20 anos. E parece igual.
Hele bir yirmi yaşıma geleyim herkes ne kadar yetenekli olduğumu görecek.
Assim que tiver vinte anos vou mostrar a todos o que sei fazer.
Önümüzdeki on yada yirmi yıl, bir hayatta kalma savaşı yaşanacak.
Mas haverá uma luta pela supremacia... nos próximos 10 anos, talvez nos próximos 20.
Ya da ruhunu yirmi yıldır yiyip bitirenin... bir hiç olduğunu mu?
Ou achas que o que te desgastou a alma... durante vinte anos, não foi nada?
Yirmi yıl evvel cahil aptallardan oluşan bir çete laboratuvarımı yıktı.
Há 20 anos, uns bandidos destruíram-me o laboratório.
Yirmi sente bir kutusunu alıp buzdolabına koysan kâra geçersin.
Compra uma caixa, 20 cêntimos, põe-na no frigorífico e estás garantido.
- Bir kilo 20 gram, 190 liret. - O yirmi gramı da ödemek zorunda mıyım?
- Um quilo e 20 gramas, 190 liras.
Yirmi dakikadır tek bir kelime bile konuşmadın.
Não dizes uma palavra já há 20 minutos.
Bir de bakmışsın yirmi yıl geçivermiş.
E quando vai se dar conta, vinte anos se passaram.
Dün yirmi rehineyi bir köprü havaya uçuruldu diye öldürdüler.
Mataram 20 reféns devido à ponte que o Goth destruiu.
Ama bana borç verecek zengin bir arkadaşım... Beş, on, onbeş, yirmi, yirmibeş.
Mas tenho um amigo rico que me vai emprestar 5, 10, 15, 20, 25.
... altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
... seis, sete, oito, nove, dez, onze treze, catorze, quinze, dezasseis, dezassete, dezoito, dezanove, vinte.
Önümüzdeki yirmi dört saat içinde, ne gibi bir gelişme yaşanabilir acaba?
Acha que consegue terminar o trabalho dentro de 24 horas?
Geçici bir eşe ihtiyacım var, on beş yirmi dakikalığına.
Preciso de uma mulher temporariamente, 15 ou 20 minutos.
Yirmi yaş dişime bir radyo vericisi yerleştiriyor.
Ele está a instalar um rádio transmissor em miniatura no meu dente do siso.
Altmış bir zırhlı araç, 45 ton cephane yirmi beş 40 mm.lik top, üç tane otomatik 105'lik.
61 veículos blindados, 45 toneladas de munições, 25 armas de 40mm, três 105s auto-propulsoras.
Sonra saçma sapan bir şey oluyor. Koskoca hayatının yirmi, yirmibeş dakikasında seni hayata bağlayan ipler kopuveriyor.
Logo, ocorre uma bobeira 20 ou 25 minutos de sua vida e tudo aquilo que apoiava sua vida se vai.
Normal bir insan ömrü kadar yaşayabileceği de umut edilebilir, ama yani mesela yirmi iyi bir yaş olurdu.
Torceríamos para que vivesse bastante, mas... Bem no máximo chegaria aos 20 anos.
Telefon falan etti mi? Eğer kastettiğiniz Sir Roger Havesham ise, yirmi yıldır ona çalışıyorum... bir kez olsun onu son prova günü görmedim.
Caso esteja a referir-se a Sir Roger Haversham, eu sou um seu leal empregado há 20 anos e jamais o vi no teatro no dia do ensaio geral.
Yeterince boktan bir grubu ve sadece yirmi şarkıyı toplarsan...
Se eu pegar num grupo falso com doze canções...
Bir... Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir, on iki, on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz ve yirmi.
Um... dois, três, quatro, cinco, seis, sete, oito, nove, dez dezoito, dezanove e vinte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]