Yok mu translate Portuguese
22,341 parallel translation
- Cinsel saldırı da yok mu?
Não houve agressão sexual?
Yok mu?
Não?
Yani "Bok Listen" yok mu?
Não tens "Lista de Merdosos"?
St. Bart's'ta kuzenin yok mu?
Não tens um primo em St. Bart?
Kimse yok mu?
Olá?
- Daha stratejik bir tercih yok mu acaba?
Não acha que há uma escolha mais estratégica?
- Başında yeterince bela yok mu zaten?
Não tens já problemas que cheguem?
Sophie yok mu? Dışarı çıktı.
- A Sophie não está em casa?
Kimse yok mu?
Está aí alguém?
- Bir durum var mı yok mu bilmiyorum.
Ainda não sei se é uma produção.
Hitler'in bu konuda söyleyecek bir sözü yok mu, efendim?
E o que tem Hitler a dizer sobre isso?
Hayvanlarınla ilgili endişeni anlıyorum ama hiç arayabileceğin biri yok mu?
Entendo as suas preocupações sobre os seus animais de estimação, mas há alguém a quem possam ligar?
Ağrın yok mu?
- Já não tens dores? - Não.
Eliza çok hızlı koştuğu için yok mu oldu?
A Eliza evaporou-se por correr muito depressa?
Düşesleriniz ve mücevherleri yok mu?
Vocês, os holandeses e os vossos diamantes.
Cömert teklif yok mu?
Nenhuma oferta generosa?
Uzlaşma teklifi yok mu?
Nenhuma reconciliação?
Miras yok mu?
Nenhum legado?
Kraliyet onayı yok mu?
Não tem selo real?
Önemi yok mu?
Não interessa?
Yani bana ormandaki eski bir karavan ve ağaçlara mıhlanmış bir sürü leş hakkında söyleyebileceğin bir şey yok mu?
Então não me pode dizer nada sobre a rulote no meio da floresta? Sobre as carcaças ensanguentadas pregadas às árvores?
Başka odanız yok mu? Aynı fiyata.
Não há outro quarto pelo mesmo preço?
Özür yok mu?
Sem um pedido de desculpas?
- Haberin yok mu?
- Não sabes?
- Trubel'den haber yok mu?
- Nada da Trubel? - Ainda não.
- Araban yok mu hala?
Ainda não tens carro?
Anlaşma yok mu?
Não há acordo?
Bunun için bir yardımcın yok mu?
Não tens uma assistente para isto?
Kimse yok mu? Biri yardım etsin!
Alguém me ajude!
- Prenses'ten haber yok mu?
- Nenhuma notícia da princesa?
- Kahvaltı bile yok mu?
- Nem sequer pequeno-almoço?
- Yok mu?
- Não?
- Bu çocuğun yaptığı yasal bir şey yok mu?
- O que este miúdo faz é legal?
Midesinin parçası yok mu diyorsun yani?
Achas que lhe falta parte do estômago?
Benim özgürlüğümden başka düşünecek işin yok mu senin? vaaayy tamam.
Não tens coisas melhores para fazer do que discutir a minha liberdade.
Bahsettiğiniz kütükler yok mu?
- O quão interessante seria? - Sabes aquelas vigas?
Arabanı almamın sakıncası yok mu?
Não te importas que a leve no teu o carro?
O'na bakacak ailesinden başkası yok mu?
Será que ele não tem uma família para cuidar dele?
Allah'tan korkun yok mu?
Você não tem medo de Deus.
Bu sefer mine çiçeği yok mu?
Não há verbena desta vez?
Benden duymanın bir önemi yok mu?
Não valorizas que te esteja a contar?
Beni rahat bırak artık! Kimse yok mu!
Deixa-me em paz! Alguém!
Kimse yok mu?
Alguém me ajuda?
Aklın yok mu senin?
Você não tem sentido?
- Suyu boşaltmanın yolu yok mu?
Com nenhuma maneira de se esgotar.
- Sırtta yok mu? - Hayır.
Não, quatro no peito, duas na garganta, que parecem feitos depois, talvez quando estava no chão.
- Sevgilisi yok mu?
- Ela saiu sozinha?
Kabul etmeme şansın yok. Duydun mu?
Não precisas de dizer nada, estás a ouvir?
- Avukatın yok mu?
- Sem advogado?
- Hala yok mu birşey?
Ainda nada?
Keira? Kimse yok mu?
Está aí alguém?
murphy 190
munson 22
murray 151
mutlu yıllar 555
mullet 22
müsait misin 44
mükemmel 2580
musashi 31
mullen 21
murph 40
munson 22
murray 151
mutlu yıllar 555
mullet 22
müsait misin 44
mükemmel 2580
musashi 31
mullen 21
murph 40
murdock 227
murdoch 26
mueller 30
mutluluklar dilerim 16
muhteşem 1010
muriel 143
mutlu ol 66
müdür 145
mutlu günler 26
müthiş 502
murdoch 26
mueller 30
mutluluklar dilerim 16
muhteşem 1010
muriel 143
mutlu ol 66
müdür 145
mutlu günler 26
müthiş 502