Yıldırım translate Portuguese
5,031 parallel translation
Raiden, Yıldırım Tanrısı.
Sou Raiden, o Deus do Trovão.
Belki de ikizler Yıldırım Atar'ın peşinden gitmişlerdir.
Talvez os gémeos tenham seguido o Skrill.
Yıldırım Atar yıldırıma duyarlı.
O Skrill é atraído por raios.
Belki de Yıldırım Atar'ı bulduğumuzda Ruff ve Tuff'ı da bulacağız.
Talvez se encontrarmos o Skrill, possamos encontrar o Ruffnut e a Tuffnut.
Gronckle demiri ve yıldırım.
Ferro de Gronkel e raios.
Tek bildiğim o Yıldırım Atar ile büyük bir şeyler yapmayı planladığı.
Só sei que está a planear uma coisa grande que envolve aquele Skrill.
Alvin'in elinde Yıldırım Atar mı var?
O Alvin tem o Skrill? !
Alvin Yıldırım Atar'ı sudan çıkardı.
O Alvin tirou o Skrill da água.
Yıldırım Atar'la beraber?
Com o Skrill? Não é mesmo bom.
Yıldırım Atar, halkımın ejderhası.
O Skrill, o Dragão do meu povo.
Yıldırım Atar daha senin değil Dagur.
O Skrill ainda não é teu, Dagur.
Yıldırım Atar hakkındaki bilgisi ve donanmasının büyüklüğü.
Pelo seu conhecimento do Skrill e pelo tamanho da frota dele.
Benim donanmam muhteşem Yıldırım Atarla birlikte ejderha eğitim arenasını kuşatacak ve Hiccup ile Gece Hiddetini aciz bırakacaklar.
A minha frota, liderada pelo glorioso Skrill, sitiará a arena de treino de dragões... E vai incapacitar o Hiccup e o Night Fury dele.
Ancak ve ancak ondan sonra Yıldırım Atar'ı alabilirsin.
E só depois tu ficas com o Skrill.
Çünkü o Yıldırım Atar'ı istiyoruz.
Porque queremos aquele Skrill.
Onu havaya uçurmak çok eğlenceli olurdu, sonra bir Yıldırım Atar ile bize vahşi savaşçı nasıl olur gösterirdin.
Fazê-lo explodir ia deixar-me emocionado, e então podias usar o teu Skrill. E mostrar-nos como ser... Um bom Berserker.
Bir Yıldırım Atar'la mı giderdim?
Eu... Podia... Usar o meu Skrill?
İki donanma ve bir Yıldırım Atar'ı yenmek oldukça zor olacak.
Duas frotas e um Skrill vão ser muito difíceis de derrotar.
Dagur, Berk yok edilinceye kadar Yıldırım Atar'ı alamayacak.
Dagur não fica com o Skrill até depois de destruírem Berk.
Hayır, dedin ki "Dagur saldırıdan önce Yıldırım Atar'ı alamayacak."
Não, disseste que o Dagur não fica com o Skrill até depois do ataque.
Yıldırım Atar yoksa anlaşma da yok.
Se não houver Skrill, não há aliança.
Toothless ve ben o Yıldırım Atar'ı serbest bırakacağız.
O Toothless e eu vamos libertar aquele Skrill.
Evet. Eğer Yıldırım Atar sende değilse, bende de değilse o zaman Yıldırım Atar kimde?
Se não estás com o Skrill, e eu não estou com o Skrill, então quem é que está com o Skrill?
Yıldırım Atar gitmiş!
O Skrill desapareceu.
Ben Yıldırım Atar'ı Dagur'dan önce bulmaya çalışacağım.
Vou tentar encontrar o Skrill antes do Dagur.
Bizim Yıldırım Atarımızla olmaz.
Não com o nosso Skrill, de maneira nenhuma.
- Bana Yıldırım Atarımı geri ver.
- Devolve-me o meu Skrill!
- O asla senin Yıldırım Atarın olmadı Alvin.
- Nunca foi o teu Skrill, Alvin.
Ben ve Yıldırım Atar'ım, sen ve senin Gece Hiddeti'ne karşı.
Eu e o meu Skrill contra ti e o teu Night Fury?
Ne Yıldırım Atar'dan ne de ejderha sürücülerinden bir iz yok.
Não há sinal do Skrill ou dos cavaleiros de dragões.
Tempo yıldırım gibi, beklentiler yüksektir.
O ritmo é alucinante, as expectativas são altas.
İndirdiği korkunç hızlı kılıcının kaçınılmaz yıldırımı vardı.
"Ele soltou o relâmpago fatal da sua justa tempestade,"
Perslere, Atinalıların yıldırım savaşını tattırdı.
Ele submete os persas a um brutal ataque surpresa ateniense.
Üstünde tek çizik olmasın dediler ama sanki yıldırım aynı yere iki kez mi çarpacak değil mi?
Disseram para não o riscar, mas não me parece que me vá acontecer o mesmo.
Senin kaderini yıldırım çarparak belirlendi.
Vais ser atingido por um relâmpago.
Ve Yıldırım Atar nerede?
E onde é que está o Skrill?
33 yıldır buradayım, doktor.
Estou cá há 33 anos, doutor.
Değişimi aynen son 10 yıldır yaptığım gibi yapıyorum.
Tenho feito a troca da mesma maneira que a fiz nos últimos 10 anos.
Son on yıldır Bally's'in afişinde adım yer aldı.
Fui cabeça de cartaz no Bally's, nos últimos dez anos.
Hayatım boyunca çok adi orospu çocuklarıyla tanıştım Rock yıldızları, profesyonel atletler, çete üyeleri cidden de çok adi orospu çocuklarıdır bunlar.
Já convivi com muitos cabrões na minha vida. Estou a falar de músicos, atletas profissionais, mafiosos...
Yüzlerce yıldır ceset topluyorum. Hepsi cehennemden çağıracağım şeytani ruh birliklerini konuk edecekler.
Há séculos que reúno cadáveres humanos, hospedeiros para as legiões de espíritos demoníacos que irei invocar dos infernos!
Ben de son 67 yıldır bir lezbiyenle birlikte olmadım.
Eu não estou com uma lésbica à 67 anos.
Herkes seni bir ejderhanın yediğini... 20 yıldır burada mısın?
Todos pensam que foste comida por... É aqui que tens estado estes 20 anos?
Amit Rohan Hindistan'a geri döndü ve beyzbol öğretiyor. Üç yıldır kaybetmeyen bir takımın başında.Güzel atış.
Amit Rohan voltou para a Índia onde ensina basebol e treina uma equipa que não perde há 3 anos.
Bunca yıldır ejderha atımı saklı tutuyordum.
Tenho este cavalo dragão há muitos anos.
Bunca yıldır onunla uğraştım.
Esfalfámo-nos juntos durante anos!
Bu adamlar 20 yıldır aynı sahnede birlikte yer almadılar ve tekrar bir arada olmak için bundan iyi bir sahne var mı?
Já lá vão 20 anos desde que estes tipos subiram ao palco juntos, e haverá melhor palco do que este para um reencontro?
En son bir kaç bardak bira içtiğimizden beri, yaklaşık 8 yıldır Martin'le konuşmadım.
Não falava com o Marty, há séculos.
Ben üç yıldır buradayım!
Eu estou cá há três anos!
- Diğer belgeselim üzerinde yaklaşık 8 yıldır çalışıyorum... Sanırım üstünde en çok çalıştığım projem.
Estou a trabalhar noutro há uns oito anos, mas acho que estou quase a terminá-lo.
- 21 yıldır hayatımı karartıyorum, dostum.
Dou cabo da minha vida desde há 21 anos para cá.