English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Insanın

Insanın translate Portuguese

42 parallel translation
Sence yapabileceğim tek şey bir iınsanın hayatını mahvetmek midir?
Achas que eu só estrago a vida às pessoas?
Çoğu ınsanın elıne telafı şansı geçmıyor.
Nem todas as pessoas têm uma segunda hipótese, uma hipótese de redenção.
Swede'yi tek başına almaya kalkışacak kadar çılgınsan bu işi dolu bir mide ile yapmaya hakkın var tabii.
Se é tão louco que queira levar o Sueco sózinho, tem direito a fazê-lo de barriga cheia!
Şimdi de kadın, eğer gerçekten bir kadınsan şayet.
Ah, Edmundo.
Eğer bir elektrik hattına yakınsanız, lütfen, derhal oradan uzaklaşın.
Se estiver próximo de cabos de força, por favor saia de perto rápido.
Senin pantalonunu aşağı indirdikten sonra, "eğer kadınsan" elini ya da parmaklarını içine sokmadığına inanamıyorum.
Não acredito que lhe tenha tirado as cuecas e sendo você mulher, não lhe tenha metido a mão ou o dedo.
Eğer ona kızgınsan, bunun acısını benden çıkarma.
Se estás zangada com ele, não despejes em cima de mim.
Eğer baygınsan, düşmanın silahını alması için kolunu kesmesini istemezsin.
Faz sentido, se você desmaiar na batalha Não vai querer o inimigo arrancando seu braço para pegar a arma
Kazın ne kadar oynak? Sam, eğer bana kızgınsan bunu göstermek için çok uygunsuz bir yol bu.
Sam, de estás zangado comigo, esta é uma forma muito desagradável de o mostrar.
Eğer Manhattan'da 30'lu yaşlarında bir kadınsanız ve cinsel olarak aktifseniz kaçınılmaz olarak partnerlerinizin sayısı fazlalaşıyordu.
Uma mulher de 30 e tal anos, que viva em Manhattan e seja sexualmente activa, acumula, inevitavelmente, uma série de parceiros.
Eğer bana kızgınsan, o zaman kızgın sesinle konuş.
Se estás zangada comigo, bem, então usa a tua voz maluca.
Eğer bana kızgınsan kızgın gibi davran.
Se estás zangado, mostra-te zangado.
Umut. ınsanın vazgeçemediği illüzyon.
Esperança.
Biraz ısınsan mutlu olmaz mısın?
Não te darei o prazer de te chamar sensual!
Eğer hala kızgınsan bunda haklısın.
Se ainda estás zangada, tens todo o direito.
Clark ve ben bu kararı birlikte aldık, yani eğer kızgınsanız, ikimize birden kızın.
O Clark e eu tomamos esta decisão juntos então se... Estiverem zangados, deveriam estar zangados com os dois.
Yani bence kadın hazzından anlayan bir kadınsanız ve bunu bir kadının bakış açısından anlıyorsanız alışılmadık bir bölgeye giriyorsunuz demektir.
Então acho que se és uma mulher que entende o prazer feminino e o entende na perspectiva da mulher provavelmente estás a entrar em território pouco familiar.
Derler ki, birine kızgınsan, insanların çıplak resimlerini yapmak iyi gelir.
Dizem que quando estamos nervosos, devemos imaginar a pessoa nua.
Kıçının havada olmasına alışkınsan fark etmemiş olabilirsin ama burada taklaya gelen sensin, güzelim.
Se calhar estás tão habituada a levantar as pernas que ainda não percebeste, mas estás de pernas para o ar, menina.
- İşte. Kıçının havada olmasına alışkınsan fark etmemiş olabilirsin ama burada taklaya gelen sensin, güzelim.
Se calhar estás tão habituada a levantar as pernas que ainda não percebeste, mas estás de pernas para o ar!
Dişlerini sakınsan iyi olur. Dişlerini gösterme, amcık. Kırdıracaksın onları şimdi.
Cuidado com teus dentes,... protege os teus dentes, filho da puta,... podes apanhar uma bofetada.
Hatta şöyle bir şakamız var : ... şakır şakır başın kanayarak oraya gidersin ama eğer kadınsan sana gebelik testi yaptırırlar.
Temos uma piada que se formos lá a sangrar muito da cabeça, sendo uma mulher, dão-nos um teste de gravidez.
Eğer Silver'a kırgınsan, ondan seni anlatmadan seni anlamasını bekleme.
Se estás chateado com a Silver, não podes esperar que ela saiba.
Eğer kızgınsan, işçilere hemen durmalarını söyleyebilirim.
- O quê?
Eğer babanıza söylediğiniz kadar yakınsanız içten içe neler yapabileceğini biliyor olmalıydınız.
Se é tão próximo do seu pai como diz que é, lá no fundo devia saber do que era capaz.
Foster'ın her zaman dediği gibi, birine duygusal olarak ne kadar yakınsan gerçekleri görmek o kadar zorlaşıyor.
Quanto maior for a nossa ligação emocional a alguém, torna-se mais difícil conseguirmos decifrar algo.
Ne kadar yakınsanız en özel anlarında hattın öteki ucunda olmak o derecede kötüdür.
Quanto mais chegado, pior é a sensação de ouvi-los nos seus momentos particulares.
Yapacağını biliyorum ama arkadaştan daha yakınsanız benim için sorun yok.
Eu sei que fazias. E olha, está tudo bem se os dois forem mais que amigos.
Arkadaşlarını ele alalım mesela. Aniden gay olmak konusunda aşırı savunucu bir tavır içine girsen ya da aniden feminen tavırlar takınsan ya da sürekli Rim yapmaktan bahsetsen...
Imagina os teus amigos se tu de repente começasses a tornar-te mesmo político acerca de seres gay ou te tornasses de repente efeminado ou lhes falasse do acto de enfiar a língua no cu.
Eğer bana kızgınsan Damon, bunu atlatmalısın.
Se estás zangado comigo, tens de ultrapassar isso.
- Silahını alınsanıza lan şunun!
Alguém lhe tire o raio da arma! - Por amor de...
Kaynağa ne kadar yakınsan malının değeri o kadar artar. "Anayasayı koruyacağıma..."
Quanto mais perto estivermos da fonte, maior será o valor.
Çünkü yaralanma anına ne kadar yakınsanız yardım etme şansınız da o kadar yüksektir.
Quanto mais perto do momento da lesão, maior é a hipótese que têm em ajudar.
Evet, uzun lafın kısası aklımızdan acaba buradan taşınsan, nasıl olurdu diye geçiyordu.
Basicamente estávamos a pensar, e se tu te mudasses? Percebes, como seria?
Bakın, bana karşı bu kabalığımdan dolayı kızgınsanız sizi tamamen anlayabiliyorum ve olanların gerçekten benimle bir ilgisi yoktu, bu yüzden beni bir saniye dinleyin.
Olhe, eu entenderia completamente se voce estivesse furioso comigo por ser tão rude E não queria ter nada haver comigo, Mas por favor ouça-me.
Güçlü bir kadın ve eğer güçlü bir kadınsan insanlar seni duygusuz ve kalpsiz sürtük olarak görürler ama ben boşanmanın ona neler yaptığını gördüm.
Ela é uma mulher muito forte, e quando se é forte, chamam-te insensível, puta sem coração, mas vi o que o divórcio fez com ela.
Fakat kadınsanız sakın ha bir okul konserini unutmayın ya da düğünü veya diş perisi olmayı.
Deus nos livre de nos esquecermos de um recital lá na escola... Ou de um casamento... Ou de não fingir que somos a fada dos dentes!
Eğer sınıra yakınsanız ve fırlatmayla kurtulacağınızı düşünüyorsanız olur.
Mas se acharem que podem ejectar-se e escapar, se estiverem perto de uma fronteira, muito bem.
Ama sen hâlâ kızgınsan ben de kızgınım. Ben daha çok kızgınım.
Se ainda estás zangada, eu também estou e muito.
Kızgınsan ve beni cezalandırıyorsan kazandın.
Se estás zangada e me estás a castigar, ganhaste.
Eğer kadınsanız yalnız başınıza dışarı çıkmayın.
Como é que ele pode fazer isto?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]