Insanlar var translate Portuguese
4,864 parallel translation
Silahlarınızı indirin! Burada yardıma ihtiyacı olan insanlar var.
Abaixem as armas, tenho pessoas aqui que precisam de ajuda.
Burada seni diyabetik komaya sokacak kadar tatlılıkta insanlar var.
Há muitas mulheres giras aqui, para deixar-te doido.
Görünen o ki, bugünü bayram günü sayan bazı insanlar var.
Aparentemente, há pessoas que consideram que hoje é um dia de festa.
Bizi öldürmek isteyen insanlar var ve sen piknik getirmişsin.
Andam pessoas a tentar matar-nos, e tu trouxeste um picnic?
Çünkü ölen insanlar var.
- Porque há pessoas mortas.
Televizyon izlemek yerine yemek yerken birbirlerine gülümseyen insanlar var mı?
Há pessoas que jantam e sorriem umas para as outras em vez de verem televisão?
Hâlâ bizim gibi insanlar var, Beth.
Ainda há pessoas como nós, Beth.
Dünyayı ayakta tutmaya ve düzeltmeye çalışan insanlar var.
A tentar manter o mundo vivo para o reparar.
Hala terörist olduğumu düşünen insanlar var.
As pessoas continuam a pensar que sou um terrorista.
Tatlım, sen takımın bir parçasısın ve sana bel bağlayan insanlar var. Böylece ortadan kaybolman biraz şey olabilir...
Querida, tu fazes parte de uma equipa e há quem dependa de ti, portanto quando desapareces desta forma como que...
Ama orada insanlar var ve tamamıyla farklı şeyler görüyorlar.
Mas existem pessoas que olham e vêem outra coisa.
Aşağımızda insanlar var.
Temos inimigos por baixo de nós.
Arkasında güçlü insanlar var dostum.
E é de auto nível, meu.
Onunla yaşayan insanlar var.
Há pessoas que vivem com isso.
Gretchen'ı mahkemeye çıkartamıyorsak elimizde onu seven insanlar var.
Como a Gretchen não testemunha, temos as pessoas que a amam.
Orada yaşayıp cennete gittiğini sanan insanlar var, çok komik.
É curioso que as pessoas que ali vivem pensam que estão no céu.
Farklı şeyler için farklı insanlar var.
Pessoas diferentes para coisas diferentes.
Burada tedaviye ihtiyacı olmayan insanlar var.
Havia pessoas aqui que não precisavam de tratamento.
Taraf falan yok, sadece yardım eden ve etmeyen insanlar var. Öyle mi?
Não há lados, apenas pessoas que te ajudam e pessoas que não.
Ama bu insanların nasıl niyetleri var bilmeliyim.
Mas tenho que me questionar... que intenções sombrias aguardam.
Onun sayesinde insanların uzun süredir ilk kez umudu var.
Por causa dela, o povo tem esperança, pela primeira vez desde há muito tempo.
Etrafımızdaki insanların ağzı var dili yok.
Eles aqui são tão pouco faladores.
Bu insanların kendilerine ne olacakları ile ilgili bir şeyler söylemeye hakkı var.
Estas pessoas têm o direito de decidir o seu destino.
Bu insanların hissiyattan konuşmaya değil yönetilmeye ihtiyaçları var.
Estas pessoas não precisam de falar sobre os seus sentimento. Precisam de uma liderança.
Çok fazla yan etkisi var ama insanlar yine de deli gibi istiyor.
Vem com mais avisos do que medicamentos de emagrecimento e as pessoas ainda querem.
Hala insanlarını kurtarmak için şansın var Sidao.
Ainda tens poder para salvar o teu povo, Sidao.
Bahse varım o insanların interneti araştırmasını istemesinin asıl nedeni senin çıplak selfielerini bulmaktı.
Aposto que ele pôs aquelas pessoas foi a procurar selfies tua, nua.
Bence sende insanların duymak istedikleri şeyleri anlamak gibi bir özelliğin var ama ne olduğunu bildiğini sanmıyorum.
Acho que tens faro... para descobrir o que as pessoas gostam de ouvir... mas acho que não sabes o que és.
İnsanların sana açılması sana güvenmesi konusunda yeteneklisin ama bir sorun var o da bu yeteneğini onlara yardım etmek için mi yoksa onları idare etmek için mi kullanacağın.
És hábil a fazer com que as pessoas se abram contigo, que confiem em ti, a questão é saber se usas essa habilidade para ajudar as pessoas ou para as manipular.
Yani seni tanımıyorum. O zaman neden tanımadığın insanların var olmayan bir teknedeki fotoğraflarını çekiyorsun?
Então, porque é que tiraste fotografias de pessoas que não conheces num navio que não existe?
James, bu insanlar gerçekten hasta ve gerçek bir doktor tavsiyesine ihtiyaçları var.
James, estes pacientes estão mesmo doentes e precisam de falar com médicos verdadeiros.
Bazı insanlar Dünyada var olmasa bile inanmaya devam eder- -
Algumas pessoas preferem pensar que o mal não existe.
- Varlıklı insanlar arasında, ve onlardan birkaç tane var.
Entre os abastados e há muito poucos abastados.
Cadılar falan yok, sadece benim gibi zavallı insanlar, avlanan ve taciz edilen, işkence edilen ve katledilen, bunun da tek bir sebebi var, sizden olmamaları!
Não existem bruxas. Apenas pessoas pobres como eu, caçadas e atormentadas, torturadas e assassinadas e apenas porque não são como vocês!
Büyük ayinimiz yakında günahkâr insanların var ettiği bu toprakları temizleyecek, bu toprakları var eden insanlar da, tıpkı İncil çağındaki Büyük Tufan gibi, yeni dünyamıza yer yaratacak.
Em breve, o nosso Ritual Supremo vai limpar esta terra do mal dos homens e dos homens que o praticam, tal como o grande dilúvio biblíco, dando lugar a um novo mundo.
Düz insanlar için de öyle bir uygulama var mı?
Há disso para heterossexuais?
Anladığı bir şey var ama. İnsanlar hayatlarını nasıl yaşayacaklarının söylenmesinden bıktı.
O que ele não entende, é que o povo está cansado de ser obrigado a fazer isto ou aquilo.
Dünyanın sürüyle elektrikçiye ihtiyacı var, çoğu da mutlu insanlar.
O mundo precisa de bastantes electricistas e muitos deles são felizes.
Gördüm ki şehirde kırmızı şimşeğe benzer bir şey için ihbarlar var. Soyguncuları durduran, yanan binadaki insanları kurtaran biri için.
Parece que tem havido relatos de um clarão vermelho pela cidade, a travar ladrões, a salvar pessoas de edifícios em chamas.
Şöyle üzücü bir durum var ki Dedektif, çok para kazandığınızda kazanmayan insanlar sizin paranızı alabileceğini düşünüyor.
É um facto infeliz da vida, mas quando se ganha muito dinheiro, as pessoas que não o têm, pensam que podem roubá-lo.
Ve hâlâ bunlarla başa çıkman için insanların yardımına ihtiyacın var.
E continuamos a precisar de pessoas para nos ajudar com isso.
Şu bakışın var ya, partine gelmeden önce insanların yemek yeme sebebi.
É por causa desse olhar, que as pessoas comem antes de irem às tuas festas.
İnsanların ne istediklerini bilmek gibi bir yeteneği var.
Ela tem o dom de saber o que é que as pessoas querem. O que precisam.
İnsanların vahşice öldürüldüğü yerlerde ortaya çıkmak gibi bir alışkanlığın mı var?
Apenas o hábito incomum de aparecer em lugares onde pessoas foram brutalmente assassinadas?
Yani kızdırma konusunda o kadar tecrübem var ki insanlar başka bir şeye kızgın olduklarında anlıyorum.
Eu sei quando as pessoas estão chateadas comigo, ou quando estão chateadas com alguma coisa a mais.
Söylemeye çalıştığım şey, insanların yönlendirmeye ihtiyacı var.
Os homens precisam de orientação, estão a ir devagar.
Yaraları ve sorunları olan hamuru bozuk insanlar. Hepsinin de çok ilginç kusurları var.
Pessoas deformadas com pequenas fissuras nos seus revestimentos... por onde as impurezas mais esquisitas se infiltram.
İnsanların bana oy vermesini istiyoruz. Bu yüzden bir şeyler inşa ettirmek için paraya ihtiyacımız var.
Agora, queremos que o povo vote em mim... então, precisamos de dinheiro para construir coisas.
Avatar'ı kaçırmaya teşebbüs eden insanlar hakkında bir bilginiz var mı?
Sabes alguma coisa sobre quem tentou raptar a Avatar?
Avatar'ı kaçırmaya çalışan insanlar... -... hakkında herhangi bir bilginiz var mı?
Sabes alguma coisa sobre quem tentou raptar a Avatar?
Bize destek verecek subaylar var mı? Güvendiğin insanlar?
Tens oficiais que possas recrutar... homens em quem confies?
var mısın yok musun 30
vardık 38
varsa 36
varenka 16
varşova 132
var tabii 24
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
vardık 38
varsa 36
varenka 16
varşova 132
var tabii 24
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
insan 293
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlık 30
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan 293
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlık 30
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18