English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ F ] / Fark ettim

Fark ettim translate Russian

4,668 parallel translation
O şarkıyı neden hatırladığımı fark ettim.
. Знаешь, я знаю почему помню эту песню.
- Lenslerini seni görür görmez fark ettim.
Я заметила, ваши контактные линзы огда вы только прибыли.
Az önce bir şey fark ettim.
Я сейчас кое-что понял.
Evet, fark ettim.
Да, я заметил.
- Evet, fark ettim.
- Да, я заметил.
Seni aradım çünkü sana hiç veda edemediğimi fark ettim.
Я звоню лишь потому... что понял, что так и не попрощался с тобой.
- Şunu fark ettim...
Я понял, что... Что?
Onu aldığımda boğazındaki şişliğin gittiğini ama tümüyle kan içinde olduğunu fark ettim.
Я поднял его и заметил, что опухоль в его горле сдулась и была покрыта кровью.
Mucizevi bir şekilde oldu. Sonra bunun faydalarının olabileceğini de fark ettim.
Это произошло невероятным образом, и я понял, что это будет просто сказка.
Gerçi nasıl organize edileceği hakkında en ufak bir bilgim olmadığını fark ettim. Birileri biliyordur illaki.
Я понимаю, что ничего не знаю о логистике организации подпольного танцевального турнира, но кто-нибудь точно подскажет.
Seher Yıldızı projesini aldığımızda Ann'in eski evinin üstünden dozerle geçeceğimizi fark ettim.
Когда моя компания начала постройку "Утренней звезды" и я понял, что это повлечёт снос старого дома Энн, я сохранил её входную дверь.
Fakat zamanla anlattığı hikayelerin yalan olduğunu fark ettim.
но со временем я поняла, что все её рассказы пропитаны ложью.
Ona güveniyordu ama Camille Klaus'a karşı kullanabileceğim bir bilgiye sahip değildi. Ancak yakın zamanda kardeşimle konuşup bir sır sakladığını fark ettim. Saklamaya çok uğraştığı bir sır.
Он доверился ей, но она не знала ничего, что бы я мог использовать против него, и все же недавно мне посчастливилось разговаривать со своим братом, и я понял, что у него есть секрет, который он отчаянно желает скрыть,
Ama o akşam kitap okumaya çalışırken, o ana dek en sevdiğim aktiviteydi dikkatimin dağıldığını fark ettim.
Мы ничем не лучше... Джорджа Буша.
O iki yerimi de oldukça beğeniyorum, yeni fark ettim.
Ты знаешь, я сейчас поняла, что меня устраивает и то, и другое.
- Hiç arkadaşın olmadığını fark ettim.
Я заметил, что у тебя здесь нет друзей.
Biliyor musun, biraz düşününce fark ettim sen ve Amiral bildiğin aynısınız.
Знаешь, я никогда не думала, но у тебя с Адмиралом и правда есть общие черты.
- Buraya geldim çünkü tek arkadaşımın sen olabileceğini fark ettim.
Я здесь... потому что поняла, что ты, похоже, мой единственный друг.
Tam bu sırada ödülün kaybolduğunu fark ettim.
Именно тогда я понял, что трофей исчез.
Senin eşyalarını tanımadığımı fark ettim.
Я только что осознал, что не знаю твоих увлечений.
Fark ettim ki ihtiyacımız olan Washington'a rakip değil güvenini kazanmış olan bir dost.
Я понял, что мне нужен не соперник Вашингтона, а тот, кто добьется его доверия и дружбы.
Az daha panikliyordum ki aniden onu duyabildiğimi fark ettim.
У меня начиналась дикая паника, но пока она не ударила, я вдруг услышала её.
Ayrıca bu cesur davranışım sonucu şu an benim için işlerin gayet tıkırında olduğunu fark ettim.
Знаешь что? Совершив этот храбрый поступок, я понял, что всё у меня сложилось хорошо.
Frank de benim kocam. Ama bugün şunu fark ettim. Ben senin üvey annenim.
Но сегодня я поняла, что я твоя мачеха.
Kalacaktım da Penny'yle konuştuktan sonra bir şey fark ettim.
Да, так и было, но после разговора с Пенни Я понял кое-что.
Leonard, hep sevgimi kazanmanı sağladım fakat bugün fark ettim de çocuk yetiştirmek için birden fazla yöntem varmış.
Леонард, я всё время заставляла тебя заслужить мою любовь, но сегодня я поняла, что есть ещё один способ воспитать ребёнка.
Şimdi fark ettim de nikah yüzüğü almadık biz. Sorun değil.
Я только что вспомнил, что у нас нет обручальных колец.
Ancak geçen son birkaç yıldır kendime yalan söylediğimi fark ettim.
Я понял, что последние несколько лет врал себе.
Sonunda fark ettim ki otuzlu yaşlarımı bitirmek üzereyim etrafa bakıp dünyayı olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi görmenin ne kadar cesaret gerektirdiğini anladım.
Но я ошибалась по поводу трусости. И наконец сейчас, когда мне под сорок, я поняла, что нужно обладать большим мужеством, чтобы оглянуться и увидеть мир не таким, какой он есть, а каким должен быть.
Savını dinlediğimde başka bir şey daha fark ettim.
Когда я слушал ваши аргументы, я также услышал кое-что еще.
Ama fark ettim ki o bu huya sahipti, uh... ne zaman önemli bir noktaya değinse başını eğiyordu.
Но я заметил, что у него была привычка - наклонять голову, когда он говорил что-то важное.
Fark ettim de biraz gergin görünüyorsunuz.
Я просто заметил, что вы как-то напряжены.
Biliyor musun Hood, epeydir birlikte çalışıyoruz ve fark ettim ki hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Знаешь, Худ, мы какое-то время проработали вместе и я осознал, что ничего о тебе не знаю.
Görür görmez fark ettim.
Я узнал его сразу, как только увидел.
Bunları cumartesi günü de yapabileceğimi fark ettim.
Да. Думаю, я наверстаю упущенное за субботу.
Bu sabah fark ettim de ben bu iş için doğmuşum ya.
Утром я осознал, что я рожден для этого.
Evet, ne kadar berbat bir şey olduğunu az önce fark ettim.
Да, а я только что понял, насколько это жутко.
İzleyeceğimiz filme karar veremeyince şimdiye kadarki en iyi dramı görmediğini fark ettim.
Когда мы не могли определиться с фильмом, я понял, что ты еще не видела многие отличные драмы в принципе. Они в видеоиграх.
- Fark ettim tatlım.
Я знаю, милая.
Seninle fazla yakınlaşmak istemiyorum. Ayrıca o kadar da sevilebilir biri olmadığımı fark ettim.
Я не хочу чтобы ты стал близким и понял, что на самом деле я не такой милый.
Bu gün yaptığım şeyi yapmaya devam edemeyeceğimi fark ettim.
Я сегодня понял, что больше так не могу.
Öldürüldükten sonra bunun saçma olduğunu fark ettim.
Когда его убили, Я понял, что это чушь.
Ama bir noktadan sonra, ne için çalıştığım ve ne için yaşadığım arasında devasa bir fark olduğunu fark ettim.
Но в какой-то момент, я поняла разницу между тем, для чего мы работаем и для чего живем.
Ve fark ettim ki tüm bunlar için Bill'e ihtiyacım yok.
И я поняла, что я не жду от Билла всего.
O an, proje nedeniyle mutsuz olduğumu düşünüyordum ama aslında sadece kendimle mutsuz olduğumu fark ettim.
Тогда я считал, что недоволен самим проектом, но, оглядываясь назад, я понимаю, что был недоволен самим собой.
Sonra bunu yazanlardan birinin tanıdıklarımdan biri olduğunu fark ettim. Dr. Masters, uzun yıllar öncesinden biri.
И я поняла, что знала одного из авторов, доктора Мастерса, когда-то очень давно.
Ama bazı yarım kalmış işleri halletmeden bunu yapacağımı fark ettim.
Но я поняла, что не могу отдыхать, пока не завершу все дела.
Ve benim için hayatlarındaki bir çok şeyden vazgeçtiklerini fark ettim.
Очевидно, основой послужило моё воспитание, но эти парни так восхитительны.
- Tamam, tüm bunların mantıklı bir açıklaması var ve ben bunu çözeceğim. - Evet, fark ettim.
- Точно, мне тоже так показалось.
- Sonra hayal kırıklığına uğrayanın kendim olduğunu ve gelmeni ne kadar istediğimi fark ettim. - Olamaz.
Блин.
Bunun bir işaret olabileceğini fark ettim.
Меня осенило – это знак.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]