English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ K ] / Kaldır

Kaldır translate Russian

15,005 parallel translation
Kamerayı kaldırın!
Уберите камеры.
Hadi, dizlerini kaldır! İşte böyle!
Давай, колени выше.
- Her şeyi kaldırıyor musunuz?
Что? Вы уже собираетесь?
Beni sevmeyebilirsin, Conwayler'i sevmeyebilirsin ama bizi, Başkan Underwood'la bir başka dört yıla nazaran daha rahat kaldırırsın.
Может, вам не нравлюсь я или Конуэи, но я хочу верить, что вы перенесете нас лучше, чем еще четыре года президентства Андервуда.
Rafinerileri ortadan kaldırırsak gelir kaynaklarını yok etmiş oluruz.
Уничтожив перерабатывающие заводы, мы лишим их доходов.
- Anonim olmanın rahatlığını kaldırır.
Снимет уверенность в анонимности.
Dünyadaki ağır bütün roketleri kaldırma gücü olan bir motor.
Двигатели, которые используются во всех тяжелых ракетах в мире.
Ben sadece bana söyledikleri şeyi kaldırıp taşıyorum.
Я лишь несу, когда мне прикажут и что прикажут.
Ve oyuncakları da kaldırın!
И уберите прочь эти игрушки!
Şunu yerinden kaldır mesela.
Перемести это.
Lütfen şu iğrenç fotoğrafı kaldır.
Сейчас, пожалуйста, убери эту ужасную фотографию.
Bacağını kaldırır mısın?
Попробуй поднять ногу.
Elinizi kaldırın.
Поднимайте руки.
Çünkü, Robyn'in kaldırıldığı hastaneye ulaştık ve moda açısında biraz karışık bir durum söz konusu.
Мы связались с больницей, куда привезли Робин, и, судя по ее записям о ее приеме, обнаруживается кое-какое несоответствие.
Kaldırımda titremelerinden daha iyidir. Bana hak vereceğinize eminim.
Согласитесь, это лучше, чем холодная, грязная канава.
Temel harcamalardan ziyâde, birahaneyi, bir bira işletmesine dönüştürmek... taşıma bedelini ortadan kaldıracaktır.
Если отойти от первоначального плана, и переместить солодовню туда, где и пивоварня, мы сэкономим на перевозке.
Annenin ellerini sen de gökyüzü üstümüze düşmesin diye ellerinle yukarı kaldırıyorsun gibi.
Я вижу руки твоей матери. Ведь как и она, ты держишь этими руками небо, чтобы оно не рухнуло нам на головы.
Oraları kaldırırsan, adına tebessüm denilen şeyi yaparsın.
Если их поднять, получится нечто под названием "улыбка".
Kafanı kaldır.
Поднимите голову.
Biz konuşurken kitabımı raflardan kaldırıyorlar.
Ну, мою книгу снимают с продажи.
Kaldır beni.
Помоги мне.
Bu bir şüpheliyi ortadan kaldırıyor olabilir fakat hala Henry'nin nöbetçi öğretmeninin babası olduğunu iddia eden biri tarafından kandırılmasını açıklamıyor.
Они вне подозрения, но это не объясняет, как куратора Генри обдурил кто-то, назвавшись отцом Генри.
O tabloyu ortadan kaldırırsın umarım?
Я надеюсь, ты уничтожишь картину.
Sen epey iyi kaldırıyorsun ama.
Хотя, ты вот, вроде, в порядке.
Ömür boyu bu iştesin orospu çocuğu. Kıçını kaldır ve yarın sabah orada ol.
Ты в этой игре на всю жизнь, мудила, так что тащи свою задницу на точку завтра с утра.
- Kaldır!
— Вверх!
Göster. Kaldır!
Вверх!
Ellerini kaldır!
Руки! Быстро!
C - kolu kaldırın.
Так, убирайте оттуда инструмент.
Bana mektubu getir kefaleti kaldırıyım.
Принесите заявление, и его отпустят без залога.
Ama Harvey yarın işe gelecek... ve eğer sen o telefonu Charles Forstman'ı aramak için kaldırırsan, o zaman bende telefonu kaldırırım ve davacıya bizden bahsederim.
Но Харви возвращается завтра утром, и если ты решишь позвонить Чарльзу Форстману, то я позвоню прокурору и всё расскажу о нас с тобой.
Kısa bir süreliğine kağıt dolu akciğeriyle hastaneye kaldırıldı.
Скоро он попал в больницу с отравлением кожУрками.
Dua etmekten fazlasını yapmak mı istiyorsun, o zaman Harvey Mike'ın beraat etmesini sağlasın sen de kaldır kıçını Harvard'a git ve Sheila'nın o duruşmaya çıkmamasını sağla.
Если не хочешь полагаться на молитвы о том, чтобы Харви отмазал Майка, отправляйся обратно в Гарвард и позаботься, чтобы Шейла не появилась в суде.
O zaman sen de kıçını kaldırıp, Harvard'a geri dön ve Shelia'nın duruşmaya çıkmayacağından emin ol.
Тогда отправляйся обратно в Гарвард и позаботься, чтобы Шейла не появилась в суде.
Lütfen sağ elinizi kaldırın.
Поднимите правую руку.
- Yemeğini kaldır caddenin bitişindeki adliye restoranına git ve jüri hangi masaya oturursa oraya otur ve iki saat kahve içerek muhabbet et.
Сворачивай свой обед, иди вниз по улице до кафе в здании суда и подсядь за столик к любому присяжному, когда они выйдут на перерыв через два часа.
Klempi kaldırın.
Зажим Эдсона.
Tabii şirket iflas edince proje de rafa kaldırıldı.
В общем, компания обанкротилась и проект забросили.
Ama bana öyle geliyor ki Jane'in tedbiri kendi isteğiyle Müdür Yardımcısı Mayfair tarafından kaldırılmış.
Мне казалось, что её охрану официально сняли приказом заместителя директора Мэйфер по просьбе Джейн.
Yani tedbiri kaldırılmadan önce hiç dışarı çıkmadı mı?
А до этого она без охраны никуда не выходила?
Ellerini kaldır.
Покажи руки.
Kaldırımdan gidin.
Давайте на тротуар.
Dışarıda sendelersiniz ve herkes üstünüze basıp geçer. Ama burada sadece elinizden tutarız ve sizi kaldırırız. Çünkü bozukluklarımız sadece insan olduğumuzun birer hatırlatıcısıdır.
Оступишься там, и все будут вытирать об тебя ноги, но здесь мы просто дадим тебе руку и поможем встать, потому что все наши падения лишь напоминают нам, что все мы люди.
Kaldı ki onlar patronların en az çabayla çok kazandıkları insanlardır.
Какие покровители дадут больше денег за минимум усилий?
"köylüleri kaldır çünkü bir enkaz geliyor ve yetkililer gelmeden hemen soymalıyız".
Нет, сэр, я никогда такого не говорил, даже и не думал.
Haftalardır bu odaya tıkıldı kaldı!
Она неделями торчит в этой палате и в этой кровати.
Jane Doe projesini rafa kaldırıyorum.
Я закрываю проект Джейн Доу.
Fotoğrafı kaldırın.
Быстро и свежО?
Çünkü bana karşı tavır takınması için bir jüriyi bile ikna edemedin kaldı ki 12 jüriyi ikna edeceğini nerenden uydurdun?
Ведь вы не смогли убедить даже одного судью отстранить меня, с чего вы взяли что сможете убедить 12 присяжных?
- Hayır diğer tarafta kaldı.
Нет, если меня там будешь ждать ты.
Ben arabada kaldım, Akbar onlarla anlaşma yaparken arabayı hazır halde tuttum. Hiçbir şey duymadım.
Я сижу в машине, езжу в "Акбарс", когда они заключают сделки.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]