Pış translate Russian
19,128 parallel translation
İnternette tanışıp yemeğe davet ettin değil mi?
Познакомились в интернете, и ты позвал её на ужин?
Bo, bu soruşturmaya kızıp hıncını Hudson'dan almış olabilir mi?
Есть вероятность, что его разозлило ваше расследование, и он сорвался на Хадсоне?
Ve bağırıp çağıran bir sesli mesaj bırakmış. İşte burada. Amanın.
И... и оставила мне это голосовое сообщение с криками а вот она вот блин
Ben hesabımı ödediğim sırada seni Drew'la konuşurken bırakıp çıktı.
Он ушёл, пока вы с Дрю разговаривали
Peygamberin izinden gidenleri yıldırmaya, öldürmeye çalışıp sonra da evinize kaçarak cezadan kurtulamazsınız.
Вы не сможете терроризировать и убивать тех, что следует Пророку, и избежать наказания, спрятавшись дома
Hayır, perşembe günü polise yapılan kayıp ihbarında kaybolduğu sırada giydiği söylenen kıyafetlerden bulduk.
Нет.. по одежде Такая же была на пропавшем, судя по одному из заявлений, поданных в прошлый вторник
Kalıcı olarak yerleşebileceği bir yer ve yardım edecek kimse olmadan nasıl aynı anda hem çalışıp hem çocuğa bakacak?
И как она она сможет работать и одновременно заботиться о ребёнке без помощи и постоянного жилья
Patronum söz verdi gündüzleri masalara bakıp geceleri mutfakta çalışırsam muhtemelen hızla yükselirmişim.
Мой босс сказал, что я подаю надежды... сказал, что если я днём буду работать в зале, а ночью на кухне, я быстро продвинусь
- Kurban hem yakılıp hem parçalanmış mı?
Жертву сожгли и порезали?
Takipçi sayısı artıyor. Herkes Los Angeles'ta çektirdiği bir fotoğrafı paylaşıp Tayland seyahatinden olduğunu söyleyebilir. Fotoğrafın kenarlarının ötesini göremiyoruz.
у него тьма фолловеров можно постить фотки из ЛА и говорить, что они из Таиланда мы не можем заглянуть за границы фотографии
- Bilgisayarlarınızı inceledik. Adrian'ın halkla ilişkiler ekibine otomatik e-posta ve fotoğraflar yollayan botlarınız var. Biri bilgisayarımıza sızıp, o şeyden yüklemiş olmalı, neydi adı?
мы добрались до ваших компьютеров ваш бот посылает автоматические письма и фото в пиар-контору Эдриана кто-то, наверное, нас взломал и установил.. этот.. как вы сказали?
Sistemleri o kadar zayıf ki herhangi biri sızıp bir bot yüklemiş olabilir.
Их система настолько незащищена, что кто угодно мог туда проникнуть и установить бот
Bu kısım normal bir takas işlemi gibi görünüyor. Adam çekilen arabasını geri almak için para vermeye çalışıyor. Görevli bilgisayara bir şeyler yazıp duruyor.
Эта часть выглядит довольно обыденно — он пытается заплатить за эвакуированный автомобиль, работник что-то набирает в компьютере
İşin yarısı kas yapıp formda kalmak.
Нужно всегда быть в форме
Maalesef ona aslında hak ettiği muameleyi göstermemiz yasak. Ama bir bölge savcısı çağırıp anlaşma önermeye hazırız. Bize tüm bu afyonlu ilaçları kimlere yazdığını söylerse tabii.
К сожалению, нам запрещено обращаться с ней так, как она того заслуживает но мы можем позвать прокурора и попросить смягчения, если она скажет нам, кому прописывала все эти опиаты
İnternet sitesini hala bulamadığımız Bayan Kampüs Bebeği 101 gece yarısı civarı odayı terk ediyor, arkadan dolaşıp koridora çıkıyor.
Куколка из колледжа 101, сайт которой мы до сих пор не нашли, уходит около полуночи, - Проходит обратно через холл отеля.
Işıkları her kapatışımdan beş dakika sonra yataktan kalkıp televizyonu açtı.
Каждый раз, когда я выключал свет, пять минут спустя, он вылазил из постели и включал телевизор.
Hai Sun, Memur Simms'le bağlantısını bulduğumuz adliye kâtibi dün işten erken ayrılmakla kalmayıp bugün hiç gelmemiş ve evini aradık, orada da yoktu.
В дополнение к тому, что она рано ушла вчера, Хай Сан, секретарь, имевшая связь с Симмсом, не появилась на работе сегодня И её нет дома, мы проверяли
Üç gün önce Bauer Tıp Merkezi'nde çalışan bir arkadaşım telefon etti. Seattle'ın dışında askeri bir tesis.
Три дня назад мне позвонил коллега из Бауэра, это военный объект недалеко от Сиэтла.
O zaman yakışıklı çocukla çıkıp ilişkiyi yürütemeyen kadın olacağım.
Я женщина, которая встречалась с симпатичным парнишкой, и у них не сложилось.
Sıkışıp kalmıştık.
Мы застряли там.
İkisi arasında sıkışıp kaldım.
И я в ловушке между ними.
Bu gece burda kalırdım ama... Gecenin bir yarısı kalkıp... yıllar önce yapmam gereken bu pisliği... öldürmekten korkuyorum.
Я бы остался переночевать, но не слишком-то себе доверяю, боюсь проснуться среди ночи и решить, что пришла пора наконец-то позаботиться о серьёзной проблеме с мусором, с которой следовало разобраться много лет назад!
Tamamıyla sıçıp batırdığımı düşünüyorum.
Мне кажется, я всё просрал.
Dişinin kayıp parçasını ve bir saç bulduk. Hızlıca DNA'sına bakalım.
Мы нашли недостающую часть зуба и волос, нужно побыстрее проверить ДНК.
Evet ve vücudun yapısı kayıp düşmekle tutarlı ve ilk yara aşağı düşerken tırabzanlara çarpma kaynaklı, ama kesin diyemem.
Да, положение тела соответствует тому, что она упала, первоначальная рана вызвана ударом об перила, но сейчас не могу сказать наверняка.
Ama adli tıp 20 yıl önce kızın başının basamaklara ne kadar sert vurulduğunu atlamış.
Но двадцать лет назад медэксперт упустил силу удара головы.
Gece ışıkları açık bırakıp çıktığın oldu mu?
Ты когда-нибудь оставлял свет включенным на ночь?
Adli Tıp Şefi, ölüm sebebi olarak "yağ bombası" yazmayacak. Yağdan yapılmış.
Ну, офис главного судмедэксперта не собирается указывать "жировую бомбу", как причину смерти.
Aptal, küçük bir ağaca tırmanıp, zorlukla bir kuşu tutmaya çalışıyordu.
Она взбиралась на маленькое, дурацкое дерево, которое... и птичку бы не выдержало.
Yani hırsız kutuyu açıp kesme tahtasını çaldığında, kutuyu bırakmış olmalı.
Хорошо, это значит, что вор оставил его на коробке, когда открывал ее, чтобы украсть разделочную доску.
Herhangi bir nedenle, karısı eve gidip, belgeleri alıp, polise veremez mi?
Разве есть причина, по которой его жена не может войти в дом, взять документы и передать их полиции?
Yani başkası için kocalık işlerini bırakıp şu baba şeyiyle sıkışıp kalacağımı düşündüm.
Похоже, я просто поступаю, как отец, позволяя кому-то другому быть мужем.
Her biri geçtiğimiz birkaç ayda kaybolmuş ama hiçbiri için kayıp raporu doldurulmamış.
Каждая из них исчезла за последние несколько месяцев, но никто не подавал заявления о пропаже ни об одном из них.
Neyin izlenebileceğini söyleyen bir telefon uygulamam var ve sonra teleskobumu alıp kendi başıma bulmaya çalışırım.
Я загрузил в телефон приложение, которое говорит, что наверху, а потом, я просто пользуюсь моим прекрасным телескопом, чтобы всё найти самому.
Müvekkilinin toplu davanın dışında kaldığını kanıtlayıp olayı kapatacaktın.
Доказать, что его клиент – не участник иска, и замять эту тему навсегда.
Aman tanrım, ilkelerine birkaç gün daha sadık kalıp adamın dediğini yapar mısın, lütfen?
- Можешь хотя бы несколько дней подержать свое мнение при себе и просто делать то, что он просит?
Evet ama onu köşesinden çıkarıp sınıfta tutmayı sen başardın.
- Но ты не дал ему скатиться по наклонной.
Bırakıp gidip siktimin bataklıklarında saklanmalısın.
Давай-ка бросай спорт и живи себе на своих болотах.
Ama sorgulanabilir kuvvetin ve sikik tavırların her cumartesi çıkıp da hayatı buna bağlıymış gibi top oynayacak birininki gibi durmuyor.
Но твой жим лежа или твой характер, – все это ничего не говорит о человеке, который выходит на поле и играет так, будто от этого зависит его жизнь.
Her yerde kan vardı. İkisine de kurşun sıkıp, tırın içinde bıraktık.
Мы в каждого из них выстрелили и закрыли в грузовике.
Baypas için hazırlıkların tamamlanıp tamamlanmadığına bakar mısın? Kan bankasına altı ünite kanı hazırda bekletmelerini söyle.
Проследи, чтобы аппарат искусственного кровообращения был наготове, и дай знать в банк крови, что нам надо 6 пакетов.
Önümüzdeki yıl bu zamanlarda uyanıp ayağa kalkmış olabilir.
Возможно, в следующем году в этот день она уже будет ходить.
İskan kurulu sıkıştırıp duruyor.
Комиссия по районированию задолбала.
Evsizin biri ısınmak için mutfakta ateş yakıp binanın yarısını yakmıştı.
Бомж залез на кухню и начал греться, сжёг половину здания.
Burada sıkışıp kalmak istememen.
Про нежелание застрять.
Bu eleman bir kadının cüzdanını çalmış, ve bu eleman da onu kovalayıp cüzdanı geri almış.
Этот парень стянул у дамы сумочку, а этот догнал его и вернул пропажу.
Benji genellikle dergiyle ilgili, övgüler yapıp duruyordu... ama 2007'de Gece Yarısı Koruyucusu baştan aşağı değiştirildi.
Бенджи большей частью восхвалял этот комикс, но в 2007 году Полуночник был наделён новыми качествами.
İşlerinize karışıyormuş, hatta bir keresinde polisi bile aramış, siz de kaçıp gitmek zorunda kalmışsınız.
Лез в ваши дела, даже по случаю полицию вызывал, вынуждая вас к бегству.
Sokakta yaşayıp, çöp kutularından beslenip yoksulluk sınırının altında yaşamanın ne olduğunu öğrenince.
Живя на улице и питаясь с помойки только для того, чтобы узнать о нищем существовании.
Sokağın aşağısına gidin yoksa polisi çağırıp sizi nazikçe göndereceğim.
Отойдите от входа или я вызову полицию и вас разгонят.
pislik 707
pişmanlık 23
pisi 116
pişman değilim 29
pislik herif 169
pislikler 122
pişmanım 18
pisi pisi 47
pislik torbası 17
pisliğin tekisin 26
pişmanlık 23
pisi 116
pişman değilim 29
pislik herif 169
pislikler 122
pişmanım 18
pisi pisi 47
pislik torbası 17
pisliğin tekisin 26
pisicik 17
pisliğin teki 18
pislik herifler 18
pişman olmazsın 21
pişman olmayacaksın 52
pişman olacaksın 63
pısırık 20
pişman olursun 16
pişman olmayacaksınız 31
pişman mısın 33
pisliğin teki 18
pislik herifler 18
pişman olmazsın 21
pişman olmayacaksın 52
pişman olacaksın 63
pısırık 20
pişman olursun 16
pişman olmayacaksınız 31
pişman mısın 33
pis herif 76
piskopos 71
pisipisi 27
pis kokuyor 20
pis fahişe 19
pis serseri 20
pis herifler 19
pis domuz 46
piskopos 71
pisipisi 27
pis kokuyor 20
pis fahişe 19
pis serseri 20
pis herifler 19
pis domuz 46