Saçmalıyor translate Russian
401 parallel translation
Küçük ressam saçmalıyor galiba!
- Ой, ладно, художник, тоже мне!
Sanat anlayışınız farklı diye saçmalıyor.
Наплёл мне что-то про разногласия.
- Saçmalıyor. - Hayır saçmalıyorum.
-... что даже не заметил бы! - Заткнись, Пат!
Öyle saçmalıyor ki, karşısında donup kalıyor insan.
- Ты бы не заметил, даже если тебя по голове ударить.
Gördün mü, saçmalıyor, Aubrey.
Смотри, он не раскалывается, Обри.
Bu adam saçmalıyor.
Этот парень сумасшедший. Он действует мне на нервы.
Saçmalıyor.
Он просто смешён.
Saçmalıyor.
Понимаешь?
Okuyunca saçmalıyor.
Он их обязательно обслюнявит.
Saçmalıyor musun, yoksa doğru mu?
Ты убил еще 2-ух парней Дойла? Ты нам дерьмо втираешь, или это правда?
Ne yani, sence Sonny Black saçmalıyor mu?
Думаешь, Санни Чёрный валяет дурака?
Saçmalıyor, siktiklerim.
Это полная хуйня.
Axel saçmalıyor.
- Что?
Annen saçmalıyor.
Твоя мать себя ведет просто смехотворно.
- Saçmalıyor.
- Как он может пороть такую херню?
Ölen insanlar saçmalıyor bazen.
Умирающие требуют от близких невозможного.
Kafası karışmış ve saçmalıyor.
Он был сбит с толку, иррационален.
- O ne saçmalıyor?
- Какого хрена он делает?
"Ah, şimdi hepsi, gün gibi aydınlanıyor." Saçmalık!
"Ясно как божий день."
Saçmalıyor, yalan söylüyor, öldürmekle ilgili şakalar yapıyorsun.
Это не шутки.
- Saçmalık. Bir sürü şey bizi acıtıyor ama yine de onları yapmaya devam ediyoruz.
Мы знаем, что от множества вещей нам будет плохо, и всё раоно их делаем.
Bu saçmalık, Tibs! Yıllardır orada kimse yaşamıyor.
Там же никто не живет уже целую вечность.
Barbara, bütün bunların saçmalık olduğuna inanmıyor musun?
Барбара, ты же не веришь во всё это.
Saçmalıyor Lara.
Слушай мы могли бы уехать... - В Варыкино.
Saçmalıyor.
- Они найдут нас рано или поздно.
Benim için en büyük saçmalık,... doğmuş olduğum gerçeğinde yatıyor.
Наиболее абсурдным для меня является тот факт, что был рожден.
- Saçmalıkla canımı sıkıyor, dert değil.
Пристаёт со всякими глупостями.
- Bunlar ne saçmalıyor böyle?
Так что мы хотим спать с вами.
Bu saçmalıklara sen inanıyor musun?
Ты веришь во всю эту чушь? Я заодно со своим напарником.
Saçmalık! Bir hatırlıyor, bir hatırlamıyor.
- Так не бывает : тут помню - тут не помню!
İnsanlar böyle saçmalıklara inanıyor mu?
Люди верят в это враньё?
Mary, o arabalardan binlerce dolar kazanıyor. - Saçmalık.
- Он получает тысячи долларов.
- Sen bu vudu saçmalığına inanıyor musun, Blair?
- Блэир, ты веришь в эту чушь?
Buralar fazlasıyla saçmalık kaynıyor zaten.
- Как это, простите? Ну, здесь полная неразбериха.
Bir düzine adamımı kaybettim ve kimse bana bu saçmalığı açıklayamıyor.
Я потерял дюжину хороших ребят, а никто не может мне объяснить, что за дерьмо здесь творится.
- Saçmalıyor.
Гусь :
Bu Sovyet saçmalığı belki satrançta işe yarıyordur ama burada işe yaramıyor.
Слушай, хватит с меня этого дерьма. Советское дерьмо отлично, наверное, работает на шахматной доске, но не здесь.
Saçmalık, adam parça bakıyor, dostum.
Чушь! Они будуть искать "запчасти", дружище!
Ve teşkilat bu saçmalığı Başkan Kennedy'den alıyor Ve Başkan Kennedy'de bu saçmalığı Birleşik Devletlerdeki herkesden alıyor.
А командованию впаривает Кеннеди а Кеннеди покупается на то, что впаривают ему все Штаты.
İnsanlar Elvis'i gördüklerini de söylüyorlar. O saçmalıklara da inanıyor musun?
Я скажу, что Элвис жив, и вы мне поверите?
Çok saçmalıyor.
Он тут причем?
Ne saçmalıyor bunlar?
О чем они говорят?
- Neler saçmalıyor?
Что за тарабарщину она произнесла?
Aynı gün içinde Medicaid alma saçmalıklarını hatırlıyor musun? Hepsi yalanmış!
Нас обманули, когда сказали, что мы можем сделать все за один день.
Nereden çıkıyor bu saçmalıklar?
Что это за чертовы клоунские выходки?
Gecenin bu saatinde buralarda bu saçmalıklarla uğraşmak... bize sevap kazandırıyor mudur acaba.
Как думаешь, при свете дня эти трупы смотрятся так же, как ночью?
Bu da en büyük bardağın fiyatı demek oluyor. Bu saçmalık. Lanet olsun o ilanda her boy 69 sent yazıyor.
Поэтому с вас 99 центов плюс налог, в общем - цена большого напитка.
Ama ilk aylara nazaran çok fazla değil. Şu saçmalığı hatırlıyor musunuz?
Но это много о чем не говорит, особенно в сравнении с первыми месяцами.
Şu ölümsüzlük saçmalıklarına inanıyor musun? Düşün bir kere.
Ты веришь в эту чушь про бессмертие?
Bu saçmalıkla bana şantaj yapma Lyla, bu... bu sana yakışmıyor.
Это тебя не достойно.
Hepsi saçmalık. Sol kolum karıncalanıyor.
О, Господи, у меня жутко саднит левая рука.
saçmalıyorsun 156
saçmalıyorum 21
saçmalık 1235
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalama lütfen 25
saçma sapan konuşma 57
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40
saçmalıyorum 21
saçmalık 1235
saçmalama 1352
saçma 804
saçmalama lütfen 25
saçma sapan konuşma 57
saçmalamıyorum 22
saçma sapan konuşuyorsun 17
saçmalamayı bırak 40