Uyandırın translate Russian
476 parallel translation
Uyandırın şunu!
"Разбудите его."
Uyandırın onları!
Разбудите их.
Gösteri başladığında beni uyandırın.
Paзбyдитe мeня, кoгдa пapaд нaчнeтcя.
Kozé Efendi çağırıyor, Mohei'yi uyandırın.
- Приведите Мохея. Господин Кузе здесь. - Да, господин.
Beyefendiyi uyandırın.
- Но месье... - Ответственность я беру на себя.
Uyandırın onu.
Эй! Давай!
Porselenleri uyandırın.
Поднимайте серебро. Будите фаянс.
Beni 5 : 30 da uyandırın.
Разбудите меня в 5.30.
Uyandırın onu önce.
Надо её разбудить.
Kanuna aykırı. Ayrıca herkesi uyandıracaksınız.
Выключите музыку, вы же всех перебудите.
Hayır, uyandırmadın.
Нет, не разбудила.
Hayır, beni uyandırmadın.
Нет, не разбудил.
Rosita eğer onu erken uyandırırsak doğum günü şarkısını bozmuş oluruz.
Если мы разбудим её слишком резко, это испортит праздничную песню.
Yarın sabah uğrayıp saat 10 gibi seni uyandırırım.
Я заскочу утром, разбужу тебя часов в десять.
Bir adamın kendi kafasına demir çubukla vurmuş olması da şüphe uyandırıcı olabilir tabi.
Сомнительно, чтобы человек ударил сам себя кочергой по голове.
Kalın sır perdesi, iki rahibin aynı kişi olduğu kanısını uyandırabilir.
Слишком большая таинственность может привести к заключению, что это был один и тот же священник.
Çocukları uyandırıp karımın ödünü kopardılar.
Разбудили детей и напугали жену до полусмерти.
Sonra, soğuk bir kış sabahı hizmetçi bizi uyandırıp babamın öldüğünü söyledi.
Потом, одним холодным зимним утром, служанка разбудила нас и сказала, что папа мертв.
Asil atına binip uzaklaşır- -... yiğit biri, doğru, dürüst- -... aşkın ilk öpücüğüyle aşkını uyandırmak için gider ve gerçek aşkın her zaman kazandığını ispat eder.
Он поедет на своём благородном скакуне... наш отважный рыцарь... высокий и статный... будить свою любовь... своим первым поцелуем любви... чтобы доказать, что в мире нет преград для настоящей любви.
- Eminim Dr. Dreyfuss'u da uyandırmışsınızdır.
- И я уверена, что вы разбудили доктора Дрейфуса.
Ona senin hasta olduğunu ve beni uyandırmak için kimse olmadığını mumların hazır olmadığını ve Tawny'nin nalsız olduğunu söyleyeceğim.
Я скажу ему, что вы все больны и никто не разбудил меня свечки были не готовы, а Тони был не подкован.
Düşünde genç bir kız görür... ve içini çeker... ve nefesi gece rüzgarını uyandırır.
Ему снится девушка... он вздыхает... и его дыхание становится ночным зефиром.
Skandalların, tartışmaların protesto ve tenkitçi bağırışların ardında heyecan uyandıran fılm gösterime giriyor.
После громких скандалов, волны проклятий и восхищения,.. ... в наш городок привезли сенсационный фильм.
Mahkumların maruz kaldıkları deneyler,.. ... belli ki, uygulayıcıları üzerinde müthiş bir merak uyandırıyordu.
Пленники были объектом для экспериментов, и предметом большого беспокойства, тех, кто их проводили.
Komiser'i uyandırmaya gittiğimde, defalarca mırıldandığını duydum.
Когда я тряс господина комиссара, я слышал, как он отчетливо пробормотал несколько раз : " Мы у Фантомаса.
Tüm bu sıkıntı için üzgünüm... ama geç kalmamızın sebebi telefonla uyandırılmamamız. Canım, çok üzgünüm.
Прошу прощения за эти неудобства, но мы опаздываем из-за того, что нас не разбудили.
Uzun zaman önce, bend e bir anne ile lanetlenmiştim senin annene karşı hissettiğin duyguların aynısını bende uyandırıyordu.
Много лет назад, я был проклят матерью... которая пробудила во мне чувства, которые чувствовала сама
Sonsuz hayatın ürpertilerini uyandırır.
Ты закутываешь своих добровольных рабов В доспехи из золота
Bu ülkenin insanlarının uyandırılması lazım.
Людям этой страны нужно пробудиться от сна.
Adamlarını uyandır!
Поднимайте своих людей!
Eudora Fletcher toplantıya Zelig de katılır diye umut eder.Eğer onu görürse... kendisine beslediği duyguların Zelig'i uyandıracağını düşünür.
Эйдора Флетчер надеется... что там может быть Зелиг, и что если она столкнет его... с большим чувством, которое он всегда испытывал к ней, он проснется.
Sanki odada yanımdaymışsın gibi, beni gece yarısı uyandırıyordu.
Будил в середине ночи точно так же, как если бы ты был со мной в комнате.
Herkes bilmeli ki, hibernasyon sayesinde bugün tedavi edilemeyen hastalar uyutulup hastalıklarının, tedavisinin olduğu başka zamanlarda uyandırılabilecekler.
— ледует понимать, что, благодар € гибернации, многие из тех кто сегодн € неизлечимо болен, могут быть перенесены в то врем €, когда лекарства дл € их болезней уже будут существовать.
Pavel Nikolayevich'i uyandırırsınız.
Вы Пал Николаича разбудите.
Buraya çok hoş bir rüyadan uyandırılıp, çağrıldım. Ya bunu çözeceksin ya da sokaklarda köpek pisliği temizliyor olacaksın.
Понимаешь, Я отрываюсь от восхитительных снов, тащу свою задницу сюда а что мне говорят здесь, Рами, что я должен играть в ночной патруль с твой гавеной палкой...
Bir arkadaşın annesini aşağılamak için yeni ve iğrenç yöntemler bulmak... hep saygı uyandırırdı.
Изобретение новых, предпочтительно наиболее гадких ругательств в адрес матери друга всегда оценивалось по высшему разряду.
Bu adamın yanında olmak müthiş bir huzur hissi uyandırıyordu.
Мир был в жизни этого человека.
Kim var orada? ! Ama bu güç içinde uyandığında, önemli olan bunu nasıl kullanacağını akıllıca seçmektir, bu zaman geldiğinde bunun için hazır olup olmadığını bilmiyor olabilirsin.
Но когда эта сила пробуждается, ты должен выбрать, как ее использовать, когда придет время, даже если ты не будешь готов.
Affedersiniz, efendim. Bu reklamı bir ayı aşkın gösteriyoruz. Ve... yani, müthiş yankı uyandırıyor.
Простите сэр... не сочтите за наглость, но мы уже пару месяцев крутим это шоу, зрителям оно очень нравится.
- Hayır, uyandırmadın. Her zaman işe gitmeden 10 saat önce kalkarım.
- Нет, я всегда просыпаюсь за десять часов до выхода на работу.
Kamyonla gelip onu uyandırırsın.
Потом вернешься на своей машине и разбудишь ее.
Bu, Oppenheimer'ın projedeki konumunda şüphe uyandırıyor.
Это бросает тень сомнения на роль Оппенгеймера в проекте.
Dikkatini verirsen, belki onu uyandırırsın.
Сконцентрируйся, и ты пожалуй призовешь его.
- bana bir tane daha ver - biraz yavaş git çamaşır sepetinde uyandığını hatırlıyor musun?
- Налей мне еще. - Полегче с алкоголем. Помнишь, как ты вырвал в мешок для грязного белья?
- büyükbaba, bölüm altıya gidelim - tamam. ama o sigarayı yok et kutularca içer, asla bebeğin altını değiştirmez uyurken çok garip diş sesleri çıkarır ve uyandığında, korna gibi garip sesler çıkarır ve anahtarları ile kendi kendini kaşıyıp durur.
- Хорошо. Но затуши свою сигару. Он пьет прямо из пакета.
Yattı. Onu uyandırıp da, üzmeyeceksin, anladın mı?
ќн спит. "€ не хочу будить его и сводить его с ума." ы мен € пон € л?
Teresa Banks'ın tırnağından çıkarılan kağıt bende katilin yeniden harekete geçeceği hissini uyandırıyor.
A бyквa, нaйдeннaя пoд нoгтeм y жepтвы... дaeт мнe oщyщeниe тoгo, чтo yбийцa нанесет очередной удар.
Ya da Nimitz'den E-2C gönderin. Yapın bir şey. Başkanı uyandır.
Может послать самолёт и эсминец, сэр?
İnsanlarınızı ben de merak uyandırıcı ve hatta tahrik edici buldum.
Я нахожу ваших людей интересными, будоражащими, как и она.
Git ablalarını uyandır.
Пойди, разбуди своих сестер.
Anlaşılır ve ilgi uyandıran bir sunuş yaptınız, Bay Miller ama telafisi olanaksız zarar olduğunu kanıtladığınızı zannetmiyorum.
Дaвaйтe нe впaдaть в кpaйнocти. Bы пpивeли yбeдитeльныe дoкaзaтeльcтвa, г-н Mиллep.
uyandırın onu 16
uyandım 69
uyandığında 36
uyandı 37
uyandığımda 33
uyandın mı 44
uyandır 16
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30
uyandım 69
uyandığında 36
uyandı 37
uyandığımda 33
uyandın mı 44
uyandır 16
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30