English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Y ] / Yağmur yağıyordu

Yağmur yağıyordu translate Russian

145 parallel translation
Yağmur yağıyordu. Havanın kararmasını seyrettim ve ışıkları bile açmadım.
Вскоре пошёл дождь, и я смотрел, как темнеет, не включая свет.
- Deli gibi yağmur yağıyordu.
Лил ужасный дождь.
Gök gürlüyor, bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.
Гроза, капли дождя стекали по листьям.
Yağmur yağıyordu
Моросил дождь.
Şey, y-y-yağmur yağıyordu.
Да, был дождь и...
Yağmur yağıyordu ve yolun ortasına atladı.
Понимаете, шёл дождь, а она выбежала на дорогу.
Yağmur yağıyordu.
Шел дождь, улица была совсем мокрая.
Yağmur yağıyordu.
Шел дождь.
Bedenlerimiz değiştiği akşam, polis karakolunda....... ve bugün de yağmur yağıyordu.
Ночью на Чеджу, когда мы были в полиции и сегодня шёл дождь!
Yağmur yağıyordu. Binadaki herkes katledilmiş.
Ни одного сотрудника в живых.
Bir gece yağmur yağıyordu.
Однажды ночью был дождь.
Seninle tanıştığım gün de yağmur yağıyordu.
В тот день, когда я встретила тебя, тоже шел дождь.
Yağmur yağıyordu efendim.
Там шел дождь, сэр.
Gece... gece... Kuru bir hava vardı. Buna rağmen yağmur yağıyordu.
Ночью было сухо,... но шел дождь... на... на... на улицах... было мокро,...
Yağmur yağıyordu.
Шёл дождь.
Hava karanlıktı ve yağmur yağıyordu.
Была тёмная дождливая ночь.
- Yağmur yağıyordu.
- Я... Шел дождь, и...
Dışarıda yağmur yağıyordu.
Шёл дождь.
Hatta gece bile yağmur yağıyordu.
Даже по ночам шел дождь.
Hatırlıyorum kısa ve kıvırcıktı... çünkü yağmur yağıyordu.
Короткими. Я помню они были вьющимися.. потому что было дождливо.
Yağmur yağıyordu, fakat dışarıda bekledik... çünkü senin imzanı isteyecekti, Huma.
Шел дождь. Мы вас ждали на улице. Он хотел получить твой автограф, Ума.
Dışarıda çok yağmur yağıyordu Ama inatçı bir güneş ışığı ilk günümzün sabahında yatak odamıza vuruyordu.
На улице шел дождь, но маленький упрямый лучик солнца светил прямо на нашу кровать.
O gece çok yağmur yağıyordu ve yollar kaygandı.
В тот вечер шел сильный дождь и дороги были скользкими.
Yağmur yağıyordu.
И шел дождь.
Yağmur yağıyordu ve gezmeye gittiler.
Шел дождь, а они поехали на машине.
Alicia kaza geçirdiğinde de, yağmur yağıyordu.
Когда Алисия попала в аварию, тоже шёл дождь.
Beni ilk buraya davet ettiğinde anahtarlar arabamda kalmıştı. Yağmur yağıyordu.
Когда ты пригласила меня в первый раз то забыла ключи в машине.
Hayır, yağmur yağıyordu.
Нет, это дождь.
Yağmur yağıyordu ve babama...
Шёл дождь и я сказал отцу...
Yağmur yağıyordu ve... büyük bir su birikintisi vardı.
Шел дождь. Я забиралась в автобус.
- Yağmur yağıyordu!
- Шел дождь.
Yağmur yağıyordu ve ben onu çamurda sürükledim.
Шел дождь, и я бросил ее прямо в грязь.
Yemin ederim sonra bir de baktım ki, 91. Anayol'un kenarındayım. Polis ışıkları suratıma yansıyor, ve yağmur yağıyordu.
Следующее, что я помню, я был на обочине 91-го шоссе, меня освещали полицейские огни, шел дождь...
Sürekli yağmur yağıyordu.
И все время лил дождь.
Sabahtan beri yağmur yağıyordu ve yavru tilkinin, tembel tembel oturmaktan canı sıkılmıştı.
Дождь шел с самого утра. Лисенок бездельничал.
Çünkü yağmur yağıyordu.
Дождь шёл.
Dışarıda yağmur yağıyordu, tam havasıydı.
Шел дождь, как я мог не рассказать об этом?
Yağmur yağıyordu. Görüş mesafesi düşüktü ve arabamı durduramadım.
Шёл дождь, была плохая видимость, мою машину было невозможно остановить.
Ever. Parkta atlıkarıncanın yanındaydık yağmur yağıyordu.
Да, мы были в парке, на каруселях.
asla geri dönmeyeceğim şehir ( çünkü oraya gittiğim gün yağmur yağıyordu )
город, в который я больше не вернусь, потому что в тот день, когда я там был, шел дождь.
Cumartesi öğleden sonraydı ve delicesine yağmur yağıyordu.
В субботу, под проливным дождем.
Dün gece yağmur yağıyordu.
Вчера вечером шел дождь.
O zaman da yağmur yağıyordu.
В тот раз шёл такой же дождь.
Tanıştığımızda yağmur yağıyordu.
Когда мы познакомились, тоже шёл дождь.
Yağmur yağıyordu. Bir bahçedeydik.
Только что прошел дождь, мьi находились в саду, бьiло лето.
Kurşunlar yağmur gibi yağıyordu.
Да сюда пули градом летели.
Yağmur da yağıyordu.
Шел дождь.
Dışarıda yağmur yağıyordu.
Шел дождь.
Yağmur mu yağıyordu?
- Дождь?
Yağmur yağıyordu ve Fiona'nın morali yerindeydi. Ve, benim gününü mahvetmemi istemiyordu.
В отличие от меня.
Arabayı bir başkası kullanıyordu.Kan şekerim düşmüştü benim.Ve yağmur yağıyordu.Veya ağlıyordum ben. Yok. Hayır.
Ни одной зацепки - в тот день не я была за рулем.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]