And actually traducir turco
13,387 traducción paralela
And actually, I have answers.
Aslında, cevabın bende.
Marcel, there's a big difference between having the power and actually using the power to kill somebody.
Marcel, güce sahip olmak ile, o gücü kullanarak birini öldürmek.. .. arasında büyük fark var.
A promise that we made to each other, that we would someday get it together and actually get married...
Birbirimize verdiğimiz bir söz ; bir gün biraraya geleceğiz ve gerçekten evleneceğiz. Evleneğiz.
Well, I do miss drinking, but I have used the time to reconnect with my children and I'm actually thinking about resuming my actuarial practice.
İçmeyi özlüyorum ama bu zamanı çocuklarıma yeniden bağlanmak için kullanıyorum. İşin aslı, aktüeryal işime devam etmeyi düşünüyorum.
- Yes. And then the sound actually develops for when Paul shows up on Dune.
Ve aslına bakarsak sonra Paul Dune'da ortaya çıktığı zaman gelişme oldu.
- It's, you know, the profit margins when you have an electric vehicle are actually pretty good. It's got flexible hours, so I can be with the kids, and it's kind of a mindless job, so I can work on my show, um, with Alex that I'm working on.
Çalışma saatleri esnek, yani çocuklarla da oluyorum bu düşüncesiz bir işte sayılabilir, böylece şovum üzerinde de çalışıyorum Alex'le yapmayı istediğim.
Uh, my name's Anna and I really was just coming to listen, but my good, good friend from college actually founded a crowd-sourcing site that works specifically with nonprofits.
Adım Anna ve sahiden de dinlemek için gelmiştim. fakat benim üniversiteden iyi mi iyi bir dostum aslında kar amacı gütmeyen, çok sayıda insanın çalıştığı bir site kurdu.
That it's actually not really anything to worry too much about and just to keep an eye on it.
O hakkında çok fazla endişelenmenize gerçekten bir şey aslında olmadığını. Ve sadece üzerinde bir göz tutmak için.
I can remember when the two gt40s actually came into our shop, they still had wire wheels on them and were overheating, so Phil went to work on that.
İki gt40'ın gerçekten dükkana geldiğini hatırlıyorum, Üzerinde hala tel tekerlekleri vardı Ve aşırı ısınmıştı, bu yüzden Phil bunun üzerinde çalışmaya başladı.
- Actually... if you will turn your attention towards the loading dock, where you will see the first installation of our arts and humanities-based curriculum.
- Aslında... Eğer dikkatinizi yükleme iskelesine verebilirseniz orada sanatlar ve beşeri bilimler tabanlı eğitim programının ilk kurgusunu görecekseniz.
So when I found out that magic and mystical dimensions were actually real, it gave me hope that someday, I may actually get some answers.
Büyülü ve mistik boyutların varlığını öğrenmem, bir gün cevapları bulmak için, bana umut verdi.
For the longest time, I thought that the truth was dangerous, and it still can be, but... now I'm starting to know that the thing that we think will hurt us may actually save us.
Uzun zamandır, gerçeğin tehlikeli olduğunu düşünüyorum, hala da öyle olabilir, ama... artık anladım ki bizi inciteceğini düşündüğümüz şeyler bizi kurtarabilir.
You'll find that most of the rooms are exactly as Revere left them, virtually untouched, and we've actually been getting more visitors these days.
Çoğu oda Revere'in bıraktığı gibi dokunulmadan duruyor. Bu günlerde bir çok ziyaretçimiz var.
So what have you actually got regarding crime and / or misconduct?
Suç ve / veya suistimal üzerine elinizde ne var?
He actually reminds me of Frank, only he's, uh- -
Hatta bana biraz Frank'i andırıyor. Sadece ondan farklı olarak...
Actually, the hospital will sue you and come after your wages.
Aslında hastane sana dava açıp maaşının peşine düşecek.
But he's actually everywhere, developing properties all over L.A., and his contracts always get rubber-stamped.
Ama aslında her yerde. Los Angeles'taki tüm evleri geliştiriyor ama bu gelişim raporları okunmadan onaylanıyor.
Actually, I may have disguised myself as a radio promoter and chatted up two very attractive - women at PMG. - What?
Aslında, kendimi radyo organizatörü olarak gösterip PMG'den 2 çok çekici hanımla konuştum.
Actually, Maureen called me... and she said that you were spazzing out, like more than normal.
- Aslında beni aradı ve normalden de çok tuhaf davrandığını söyledi.
You actually believe in your own myth you and your brother created.
Aslında sen ve kardeşin kendi yarattığınız efsaneye inanıyorsunuz.
And the man that pretended to be a family friend, but actually hated us for an eternity, has turned himself into some creature.
Ve bir aile dostu olmak gibi davrandı adam, Ama aslında bir sonsuzluk için bizi nefret, Bazı yaratık içine kendini döndü.
Think about it as a way where our world and the spirit world actually meet.
Bunu dünyamızın ve ruhların olduğu yerle.. .. kesişen bir yer gibi düşün.
And sampled quite a bit of your blood, actually.
Ve kanından birazcık örnek aldım aslında.
We actually catch one of'em, and what happens?
Harbiden içlerinden birini yakaladık, sonra ne oldu?
I mean, he may actually, several times a week, go down and spend the day lying next to her in her grave.
Yani haftada birkaç kez gerçekten aşağı inip onun mezarının yanı başında zaman geçirebilir.
All I'm saying is that sometimes maybe you forget details, and then you make up stories that are better than what actually happened.
Demek istediğim bazen detayları unutuyorsun ve aslında ne olduğundan çok daha iyi bir hikaye uyduruyorsun.
Actually, um, sweetie, the reason that we haven't talked to you about this is because we would like for you guys to gather up all the empirical scientific proof and form your own opinion about whether you believe that kitty cat heaven does,
Aslında tatlım bunu hakkında konuşmamamızın sebebi sizin bütün görgül bilimsel kanıtları bilmenizi istiyoruz. Bundan sonrası içinse kediler için cennetin olduğunu inanmak sizin fikriniz.
I make you dinner every night, and I actually exist.
Sana her akşam yemek yapıyorum ve gerçekten de varım.
This time I'm actually gonna obey orders, and babysit your girlfriend.
Bu kez gerçekten emirlere uyacağım ve gidip kız arkadaşına bakıcılık yapacağım.
And that was kind of a crazy meeting because he actually got into the club dressed as the Fist, and my manager was like, "Shut it down." I was like, " What?
Ve çılgın bir buluşma oldu çünkü kulübe Yumruk kılığında gelmişti. Menajerim "Engelle şunu" dedi. " Ne?
And she says it so much that I actually went to an ophthalmologist and got it checked out, and he said, "No, those are just your eyes."
O kadar çok söyledi ki göz doktoruna gittim. "Hayır, senin gözlerin böyle" dedi.
Its goal is to make me look guilty by association, but there are the way things look and the way things actually are.
Burada amaç yardım ve yataklık etmişim gibi göstermektir ama her şey göründüğü gibi değildir.
So, we know that he was a Marine recruit, and we know that he went in as a kid, but there's no evidence that he actually served.
Yani, donanmaya çok gençken girdiğini biliyoruz ancak hizmet ettiğine dair bir kanıt yok.
We're actually quite alike, you and I.
- Aslında birbirimize benziyoruz biz.
And why we might actually have a shot at destroying this thing.
Bu şeyi yok etme şansımız olduğunu da açıklıyor aynı zamanda.
In a moment of weakness, I somehow fell for your hocus-pocus and believed that you actually might be the Devil.
Bir an senin "hokus-pokus" unun gerçekten olduğunu ve senin gerçekten Şeytan olabileceğine inandım.
Actually, shocker, I am busy. And it's really not a good day for... your... Luciferness.
- Şaşırtıcı olacak ama meşgulüm ve bugün Lucifer'lık yapmanı hiç çekemem.
Actually, we do. We have proof of the embezzlement, and that's enough for probable cause.
Elimizde hortumculuğunun kanıtı var, bu da geçerli sebep olmaya yeter.
We've actually been waiting months and months to use it, so, on second thought, please, speed away.
Kullanmayı aylardır bekliyoruz, o yüzden... Tekrar düşündüm de, aracınızdan hızla uzaklaşın.
Yeah, and I didn't know a reaper can actually spawn with a shadow level of 9 or less.
Bir Azrail'in 9 veya daha düşük bir seviye gölge ile doğabildiğini bilmiyordum.
And I actually told Robin, and she was fine with it.
Robin'e de söyledim ama hiçbir şey de demedi.
You know that Nina is actually a very kind and sensible girl.
Biliyorsun, Nina aslında nazik ve duygusal bir kız.
And it's about my partner, actually.
- Ortağımla ilgili bir konu aslında.
We're not the only people in the world to go through this and I don't actually feel you understand... what it meant to me.
Dünyada bunu yaşayanalar sadece bizler degiliz ve bunun benim için ne anlama geldiğini anladığını düşünmüyorum.
And something actually hard, like, not like your roommate ate your yogurt.
Aslında zor olan bir şey, oda arkadaşın senin yoğurtunu yemediği gibi.
And that was actually pretty good.
Ve bu aslında oldukça iyiydi.
And then it's actually...
Ve sonra aslında...
Well, my dad actually bought this old porn theater and we're gonna fix it up, turn it into an improv space.
Şey, babam aslında bu eski porno tiyatrosunu satın aldı. Ve onu tamir edeceğiz, onu bir gelişme alanına çevireceğiz.
The railroads were being funded through these financial schemes that were made possible by not only no regulations, but members of Congress who were actually in on the schemes, being paid off by the corporations and given stocks at discounted rates.
Demiryolları düzenbazlık çevrilerek finanse edilmişti. Üstelik kaynak sağlanması için yönetmeliklerin görmezden gelinmesinin yanında kongre üyeleri de bu düzenbazlığa ortak olmuşlardı. Şirketlerden paranın yanında indirimli hisse senedi almışlardı.
The Wild West Show is one of the few ways that they can actually maintain at least a fragment of traditional culture and demonstrate their skill as horsemen and their skill and bravery as warriors.
Vahşi Batı Şovu, geleneksel kültürlerinin en azından bir parçasını sürdürebilmelerinin at binicisi olarak yeteneklerini sergilemenin ve cesur savaşçılar olduklarını gösterme yollarından biriydi.
At first, you know, I thought maybe they'd actually test me again, and then I figured someone would at least come and try to take my memory again, and then... just waiting.
Başta belki de beni gerçekten yeniden test ederler sandım. Sonra en azından birinin gelip hatıralarımı yeniden almaya çalışacağını düşündüm. Öylece bekledim.
actually 30667
actually i do 31
actually i 20
actually yes 18
actually it is 16
actually no 45
and as far as i'm concerned 49
and a half 160
and apparently 261
and again 457
actually i do 31
actually i 20
actually yes 18
actually it is 16
actually no 45
and as far as i'm concerned 49
and a half 160
and apparently 261
and again 457
and all the time 27
and all 124
and always will be 33
and at the end of the day 45
and all that stuff 21
and also 645
and as a result 91
and another thing 192
and all the while 36
and all of a sudden 204
and all 124
and always will be 33
and at the end of the day 45
and all that stuff 21
and also 645
and as a result 91
and another thing 192
and all the while 36
and all of a sudden 204