And all the while traducir turco
955 traducción paralela
I listened to his crap about your fantasies of death and all the while he was implying my neglect.
O, seni ihmal ettiğimi düşünürken, senin saçma ölüm hayallerini dinlemek zorunda kaldım!
And all the while you've been my friend.
Onca zaman arkadaşım olmana rağmen.
And all the while, her heart's aching, torn with loneliness and uncertainty. Not knowing whether you're dead or alive.
Yüreği sızlarken yaşayıp yaşamadığını bilmeden yalnızlık ve belirsizlik yüzünden perişan.
And all the while, you got her.
Ve her zaman, o senin.
"Dawn follows dawn, and nights grow old, " and all the while, this curious cat " lies crouching on the chinese mat
" Şafaklar birbirini izledi, ve gece yaşlandı, bu sırada Çin halısında parlak gözleri ve altın kaplı bedeniyle bu kedi uzanmaktaydı.
And all the while you suspected she was a British agent.
Oysa siz de İngiliz ajanı olmasından şüphe ediyordunuz.
And all the while he was looking out the window, seeing how they were doing with the big, black limousine.
Ve bu sırada sürekli pencereden dışarıya bakıyor, büyük, siyah limozinle nasıl baş ettiklerini gözlüyordu.
And all the while getting money from home
Üstelik evden de harçlığını alıyor.
You hunt and you search and all the while the answer's right in front of you!
Ararsın, araştırırsın ama tüm bu süreçte cevap tam da önündedir!
While I was in Europe... I was staying at this place that was just crawling with ghosts. I talked to all the ghosts living there, and I got them to leave.
Avrupada'yken hayaletlerle dolu perili bir köşkte yaşarken oradaki tüm hayaletleri gönderdim, tamir ettirip sattım ve büyük kar ettim.
That same year I went on a conference to New Zealand and during that conference I had a chance to sit around some of the mud pools in New Zealand, and when I was looking at them, while I was looking at this bubbling mud, I all of a sudden remembered these structures and said, " Wow! That's it!
Aynı yıl, Yeni Zelanda'da bir konferansa katıldım ve konferans süresince, Yeni Zelanda'daki bazı çamur havuzlarında dolaşma şansım oldu ve onlara bakarken, kaynayan çamura bakarken aniden bu yapıları hatırladım ve " Vay canına!
As they stood side by side at city hall He wondered where she got the gown and all While she wasn't too sure of his name
... dururlarken yan yana Belediyenin önünde adam merak etmişti gelinlik nereden gelme kadın emin bile değildi bu adamın adı ne.
But she played a one-night stand on me and beat it down here... while I was following a chump steer... all the way up to Memphis and back for the last month.
Geçen ay, ben ta Memphis'e kadar yanlış izin peşinde gidip geri dönene kadar o yapacağını yapmış, soluğu çoktan burada almıştı.
I get to stay here with an old housewife while you go out and have all the fun.
Ben burada yaşlı bir ev kadını ile oturayım bu arada siz gidip bütün eğlenceyi tadın.
As long as we have each other and the children to love perhaps in a little while we'll all be happy again.
Birbirimize, ve çocuklarımıza sahip olduğumuz sürece kısa da olsa tekrar mutlu olabiliriz.
All you have to do is go and talk to those men in the front... while I let Baby out the back.
Dinle. Tek yapman gereken ben Bebeği dışarı çıkarırken onlarla ön tarafta konuşmak. İpi bana ver.
It's been my idea to make a few thousands early in the game and then quit for as long as it lasts and try to find out who I am and what goes on now, while I'm young and feel good all the time.
Kariyerimin başında birkaç bin dolar kazanıp... o para tükenene kadar tatil yapmayı, kim olduğumu, dünyada neler olduğunu... öğrenmek istiyorum. Hala gençken, sağlığım yerindeyken.
Today, while the earth shakes beneath the heels of marching troops while a great portion of the world trembles before the threats of acquisitive, power-mad men we of America have little time to remember an astounding era in our own recent history an era which will grow more and more incredible with each passing generation until someday people will say it never could've happened at all.
Bugün dünya, marş eden birliklerin topuklarının altında sarsılıp dünyanın büyük bir kısmı, açgözlü ve kuvvet hırsı olanların önünde titrerken biz Amerikalıların, henüz yeni olmuş geçmişimizi hatırlayacak vaktimiz yok geçen her nesille daha da mükemmelleşecek bir devir ta ki bir gün insanlar bunun asla olamayacağını düşünene kadar.
Will you all leave while Dr. Burgher and I make out the death certificates?
Dr. Burgher ile bizi yalnız bırakır mısınız? Ölüm belgesini hazırlayacağım.
While all this is going on... the Sheriff and his men are holding conferences.
Gergin bekleyiş sürerken, şerif ve adamları da görüşmelerine devam ediyorlar.
During the earlier years of this period while bangs and bustles were having their way with women there were seen men of all ages to whom a hat meant only that rigid tall silk thing known to impudents as a stovepipe.
Bu dönemin ilk yıllarında telli etek ve kâkülleriyle kadınlar kendi tarzlarında giyinirken yaşları ne olursa olsun erkeklerde, edepsizlerin "soba borusu" adını taktığı sert, uzun ve ipekten yapılmış şapkalar vardı.
Besides, if anything did happen, you've got all that government insurance, that'll take care of you and the baby for a long while.
Ayrıca bana bir şey olursa sen ve bebek çok uzun bir süre boyunca hükümetin tam koruması ve gözetimi altında olacaksınız.
Now the opponents are in possession of all three parts of the code and here are we while the Bank of England plates pass into their possession.
Şu anda karşımızdakilerin elinde şifrenin üç parçası da bulunuyor ve bizse Bank of England kalıpları onların eline geçerken burada durmuş bekliyoruz.
If he's arrested, I'll have to live... while he's on trial... while he's being executed... and afterwards, for all the years of my life.
Eğer yakalanırsa mahkemesi boyunca yaşamak zorundayım. Ve cezasının infazı boyunca. Sonra da, tüm hayatım boyunca.
While she was talking, all I could think of was a little girl in brown pigtails and dirty overalls, flying at the boys when they pushed her too far.
Konuştuğu süre boyunca düşünebildiğim tek şey kahverengi örgüleri ve kirli bir tulumu olan küçük bir kızın üzerine çok geldikleri zaman oğlan çocuklarının üzerine yürümesiydi.
Jeannie, you're gonna be a good girl, aren't you and take care of all the strays while I'm gone, hmm?
Jeannie, ben yokken iyi bir kız olup sürüden ayrılanlara bakacaksın, değil mi?
While I'm digging the grave, you get your things together, all the things you want to carry, and then we can clear out of here in a hurry.
Ben mezarı kazarken, taşıyabileceğiniz kadar eşya toplamaya bakın.
Fancy your building the fire and all while I slept.
Ben uyurken ateşi yakabilmen çok güzel.
Looks like this old river got tired of all the running and jumping she did and decided to lay down and rest for a while.
Galiba bu yaşlı nehir delice akmaktan yoruldu ve sonunda biraz dinlenmeye karar verdi.
When I started working on the railways, she had to work, too, and even pawn our possessions, while all the time I was just squandering our money.
Demir yolunda çalışmaya başladığımda o da çalışmak zorunda kaldı, hatta malımızı bile rehin verdik. Bense her zaman paramızı boşa harcıyordum.
But... for a little while, I can forget my cancer, and all the other painful things.
Ama bir süre için kanseri ve diğer acılarımı unutabilirim.
'While the posse had the main street blocked and the alleys covered, we all came in here and picked this grave.'
'Takipçiler ana caddeyi ve ara sokakları kapatırken,... mezarlığa gittik ve bu mezarı seçtik.'
For when the noble Caesar saw him stab, ingratitude, more strong than traitors'arms, quite vanquished him, then burst his mighty heart, and, in his mantle muffling up his face, even at the base of Pompey's statue, which all the while ran blood,
Vurduğunu görünce Brutus'un, nankörlük,.. ... hıyanetin kollarından beter yıktı bitirdi onu, yarıldı aslan yüreği. Kapayıp peleriniyle yüzünü koca Sezar düştü Pompeius heykelinin dibine, kanlarının oluk oluk aktığı yere.
For a while, I thought the German Luftwaffe had shot him down, reindeer, sleigh and all. But no, sir.
Bir süre onu Alman Luftwaffe'nin vurduğunu düşündüm ren geyiği, kızak ve güm...
From 4 : 30 on I want all pedestrian traffic kept off Main Street between Oak and Alder. The state boys will help you if anybody in town squawks while you smooth things over.
Oak'la Alder arasında 16 : 30'dan itibaren bütün yayaları ana caddeden uzak tutun, eyalet polisleri size yardımcı olacak, eğer kasabada birileri şikayetçi olursa, siz yatıştırın.
I guess it was just a coincidence that the mission was open and empty all night while everybody suddenly took off on an all-night crusade.
Herhalde misyonerliğin bütün gece açık bırakılması ve boş kalması bir tesadüftü. Herkes bir anda gece seferine çıktı.
You were getting fat and sloppy while I did all the work.
Ben tüm işleri yaptıkça, sen şişmanlıyor ve kendini salıyordun.
Someone has to stand here while the lights and the cameras are adjusted and all that stuff, see?
Işıklar ve kameralar ayarlanırken ve başka şeyler düzenlenirken birisinin burada durması gerekiyor, görüyor musunuz?
We ran into a bunch of kids and we all drove out to the lake for a while.
Bir gurup gence rastladık ve hep birlikte bir süre göle doğru gittik.
Of all the people who've been born and have died while the trees went on living.
İnsanlar doğup ölürken bu ağaçlar yaşamaya devam ediyor.
While I applaud your independence and admire your combative spirit... I'm afraid I fail to see where defendant herein has transgressed the legal bounds... which are the constitutional right of all citizens.
Bağımsızlığınızı ve savaşçı ruhunuzu takdir etmekle birlikte korkarım davalının, her yurttaşın anayasal hakkı olan yasal sınırları ihlal ettiğini görmekte zorluk çekiyorum.
And I looked and saw the sand all alive, all alive as the new-hatched sea turtles made their dash to the sea while the birds hovered and swooped to attack and hovered and swooped to attack.
Baktım ve capcanlı kumu gördüm, capcanlı yumurtadan yeni çıkmış kaplumbağalar denize doğru hamlelerini yaptığında kuşlar üstlerinde uçup aniden saldırırken üstlerinde uçup aniden saldırdılar.
While the cops staked out the train stations and airports... we could have hung out here for a week until it all blew over.
Polisler tren garı ve havaalanında devriye atarken ortam soğuyuncaya kadar burada bir hafta boyunca takılacaktık.
And we'll keep on with your pay here at the farm, just like you were topping onions all the while.
Ayrıca, çiftlikte soğan toplamak için aldığınız parayı da almaya devam edeceksiniz.
I've seen you shake all over in a cold sweat and held your head while you vomited before you rode off to battle with your horse prancing and the band playing Dixie.
Atını hoplaya zıplaya savaşa sürmeden ve bandonun Dixie'yi çalmasından önce soğuk terler dökerken titremelerini gördüm, kusarken başını tuttum.
Now, ladies and gentlemen, while our mariachis are recuperating from their activities, the Tea House presents that young man whose songs have electrified colleges and enraged campuses all over the nation.
Ve şimdi bayanlar, baylar, mariachi'lerimiz yaptıklarından sonra dinlenirken, Tea House sizlere, şarkıları ülkenin dört bir yanında üniversiteleri ateşleyen ve kampüsleri kasıp kavuran genci sunuyor.
Woe upon you, scribes and Pharisees, you hypocrites that scour the outward part of a cup and dish while all within is running with avarice and incontinence.
Vay halinize din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz,.. ... ama onların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur.
" Tis but a little while and all the Earth shall be turned into a fruitful field.
" Pek yakında tüm dünya... meyve bahçesine dönecek.
You two stare like idiots, while I do all the talking... and now you tell me these stupid things.
Ben konuşmaya çalıştıkça siz iki salak öylece bakıyorsunuz şimdi de bana bu saçmalıklardan bahsediyorsunuz.
- with all propaganda means available today, it is an affordable and practical way to be raised to the Heavens while still alive.
Bu modern propagandanın bazı metodları. Lider daha hayattayken onu eller üzerinde göklere çıkarır.
We'll make a stand and hold them... while you take all the cattle and grain into Khartoum.
Hayvanları ve tahılları Hartum'a götürünceye dek bir süre burada kalacağız.
and all the time 27
and all 124
and all that stuff 21
and all of a sudden 204
and all this time 50
and all that 128
and all of you 28
and all because of you 16
and all that jazz 24
and all of this 18
and all 124
and all that stuff 21
and all of a sudden 204
and all this time 50
and all that 128
and all of you 28
and all because of you 16
and all that jazz 24
and all of this 18
and all this 26
all the while 44
and as far as i'm concerned 49
and a half 160
and apparently 261
and again 457
and always will be 33
and at the end of the day 45
and also 645
and as a result 91
all the while 44
and as far as i'm concerned 49
and a half 160
and apparently 261
and again 457
and always will be 33
and at the end of the day 45
and also 645
and as a result 91