English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And drunk

And drunk traducir turco

5,254 traducción paralela
He says he has eaten and drunk and refuses to pay.
Adam patates yedi ve bira içti ödemeyi yapmıyor dedi.
Now, if you'll excuse me, I am pooped and drunk.
Şimdi izninizle, bitkin ve sarhoş durumdayım.
I listen to their phone calls... see them eat and sleep, see them drunk.
Telefon konuşmalarına kulak misafiri oluyorum yemek yemelerine, uyumalarına, kafayı bulmalarına şahit oluyorum.
It was a show on a street and I was kind of rolling around drunk and singing.
Sokakta bir gösteriydi, sarhoş sarhoş dolanıyor ve şarkı söylüyordum.
We raided your parents'liquor cabinet and got so drunk.
Annenlerin içki dolabını basmıştık ve iyice kafayı bulmuştuk.
Well, I hate to burst your yummy little bubble, but Archie Baxter was a deadbeat drunk, and there was only one thing in that photo that he was after.
Hayallerini yıkmaktan nefret ediyorum ama Archie Baxter avantacı bir sarhoştu. O resimde peşinde olduğu tek şey vardı. Hey, Jonesy.
Put a bit too much rum in, and watch everyone get drunk.
Romu biraz fazla koydun mu herkes kafayı buluyor.
Because he was a drunk and a fool, and I don't trust drunk fools.
Çünkü hem sarhoş hem aptaldı ve ben sarhoş aptallara güvenmem.
"I have drunk and seen the spider!"
"Hem içtim hem de örümceği gördüm!"
He was dismissed from the police and died a broken drunk, in a cheap rooming house in Dorking.
İşinden azledildi ve kalbi kırık bir sarhoş olarak Dorking'de ucuz bir pansiyonda öldü.
She's a cruel drunk and she's also not an intellectual.
O sarhoş bir zalim ve entellektüel biri değil.
He went into the garage and found the groundskeeper sitting in his car, drunk, in a state of shock.
Garaja gidince görevliyi görmüş. Arabada sarhoş bir şekilde şok içinde oturuyormuş.
I went to O'neill's to give you guys privacy, had a few drinks, and when I got back, Donnie was drunk, too, and alone.
Ben sizi biraz yalnız bırakmak için, O'Neill'in yerine gittim,... biraz içtim ve geri döndüğümde Donnie'de sarhoştu,... ve yalnız.
No, I would be really freaked out too if my house started breaking stuff and my reflection stopped reflecting me, even if I was drunk.
- Hayır, eğer evimde durduk yere bir şeyler kırılsa ve yansımam beni artık yansıtmasa gerçekten ödüm patlardı sarhoş olsam bile korkardım.
So Priscilla got bleary-eyed drunk with this man, Mr. Strode, who is literally the last guy left in the bar, and she sloppily made one of the greatest beer-goggle mistakes of all time.
Priscilla barda son kalan bu adamla Bay Strode ile iyice sarhoş oldu. Ve aşırı duygusal bir durumdayken içkinin etkisiyle hayatının en büyük hatalarından birisini yaptı.
I mean, she was drunk and she just screams,
Sarhoştu ve bağırmaya başladı.
Still buying each other rounds, hoping one of you gets drunk enough to suck the other one's dick and then pretend to forget about it in the morning.
Birbirinize içki ısmarlayıp birinizin diğerine sakso çekecek kadar sarhoş olmasını umuyor ve sabaha bunu unutmuş gibi yapmayı diliyorsunuz.
I didn't die when I passed out drunk and set that fire, But I just as easily could have.
Sarhoşken bayılıp, yangını çıkardığımda ölmedim ama bunu kolayca yapabilirdim.
He was drunk and... Angry about me dating Heather.
Sarhoştu ve benim Heather ile ilişkimden dolayı öfkeliydi.
He got her drunk and degraded her.
Onu sarhoş etti ve ondan yararlandı.
A drunk driver plowed across the divider and changed my life forever.
Sarhoş bir sürücü şeritten çıktı ve sonsuza dek hayatımı değiştirdi.
You're drunk. Just release her and we can talk.
Onu birak da konusalim.
And you're not drunk.
- Sen de ayiksin.
I stumbled in late a little drunk. She grabbed it, and whack.
Geç vakitte biraz sarhoş geldim Onu aldı ve geçirdi.
I didn't raise you to come home drunk and upset your wife.
Seni eve sarhoş gel ve karını üz diye yetiştirmedim.
As usual, my little brother was drunk and behaving erratically.
Her zamanki gibi küçük kardeşim sarhoştu ve pervasızca davranıyordu.
Various news outlets have reported that on the night of the Billboard Music Awards she got drunk and fell off the balcony of her luxury hotel in Los Angeles.
Billboard Müzik Ödülleri'gecesinde sarhoş olup lüks otel odasının balkonundan düşeyazan Noni hakkında ortalıkta yeni iddialar dolaşıyor.
Hell, I heard Jean was up here earlier, and my mama said she seemed a little drunk.
Jean'in buraya geldiğini duydum annem biraz sarhoş olduğunu söyledi.
- You're sayin'you were drunk, and you weren't! - What difference does it make?
- Ne fark eder?
I just wanna get sloppy drunk and slutty!
Fena halde sarhoş olup orospuluk yapmak istiyorum!
It might have been funny when you were drunk and you decided to fuck with us, but this is not funny.
Sarhoş olup bize oyun oynamaya karar vermen komik olabilirdi ama hiç komik değil.
She got really drunk, passed out, was extremely jealous - - Then she became violent, and I had enough.
Gerçek bir ayyaştı, öyle ki kendinden geçerdi ve son derece kıskançtı sonra da şiddet eğilimi gösterince benim de canıma tak etti.
He gets drunk - - They drive off the bridge, he and his partner drown.
Sarhoş olur ve arabayla köprüden geçerken düşüp ortağıyla birlikte boğulurlar.
You got drunk at a bar, called me to come and get you.
Bir barda sarhoş olmuşsun, gel beni al dedin.
Don't you want to get drunk, dance, sing and shout?
Sarhoş olup dans etmek, bağıra bağıra şarkı söylemek falan istemiyorsun?
I got so drunk and had to fall asleep at my friend from work's place.
Çok sarhoş oldum ve işten bir arkadaşta kalmak zorunda kaldım.
If at the end of the night, there is absolutely no one left in this bar and I am fall-down drunk and you have somehow shaved off that disgusting beard and changed your entire physical appearance, I will think about maybe going home with you.
Eğer gecenin sonunda, barda kesinlikle kimse kalmazsa ve ben çok fena sarhoş olursam ve sen şu iğrenç sakalını bir şekilde kesersen ve tüm görünüşünü değiştirirsen belki seninle eve gitmeyi düşünebilirim.
Well, you know, I was a little drunk, and I hope that I didn't come across as- -
Sarhoştum ve umarım haddimi aşmadım.
You know how she gets with all her complaining, she'll probably want to talk my ear off until we're both drunk on red wine and pass out.
Ne kadar sızlandığını biliyorsun. Muhtemelen, şaraptan sızıp kalana kadar konuşup başımın etini yiyecektir.
And blood-drunk Aidan. What is it?
Bir de kan sarhoşu Aidan.
I mean, I beat you, starved you, came home drunk, beat you some more, woke up hungover, and, yeah, I beat you.
Seni dövdüm, aç bıraktım eve sarhoş gelip yine dövdüm. Dünden kalmış bir şekilde kalktım ve evet yine dövdüm.
Aunt Rita still call up drunk in the middle of the night - ranting and raving?
Rita teyze halen gecenin bir yarısında sarhoş halde arayıp saçma sapan atıp tutuyor mu?
Who was the most insane? Who got drunk and embarrassed himself?
En çılgın olan kimdi, kim sarhoş olup kendini utandıracak şeyler yaptı?
Got drunk with the wife last night and watched Modern Family.
Karımla geçen gece sarhoş olduk ve Modern Family izledik.
That's terrible, to even think about doing that in the middle of the night when he's drunk and passed out, say, like, on a Friday at 9 : 30, and we had a really, really good alibi.
- Joe. Korkunç bu. Sarhoş ve sızmışken bunu yapmayı düşünmek bile korkunç.
- Drunk and disorderly at duffy's tavern.
Duffy'nin müşterilerinin yarısı öyle.
Does your piss and your cocks roll you joints, get drunk with you, and pass out on your fucking couch, or your patio?
Sidiklerinle penislerin mi sana ot sarıp seninle sarhoş olup koltukta veya verandanda seninle sızacak?
You can't smoke a joint, but you can get drunk as fuck on liquor, smoke cigarettes and shit yourself to death, no problem.
Ot içemezsiniz ama içki içip alkolik olabilir sigara içerek kendinizi öldürebilirsiniz. Bunda hiç problem yok.
Couple arrests for drunk-and-disorderly.
Aşırı alkol ve uygunsuz davranışlarda bulunmaktan ötürü bir kaç kez tutuklanmış.
Jimmy Sue was drunk and disruptive while Carmen was singing. I think it's time we bring her in for a little chat.
Sue, Carmen şarkı söylerken onu kızdırmış olmalı.
He's drunk and he has a shotgun.
Sizi soruyor. Sarhoş ve elinde de tüfek var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]