And you know it traducir turco
28,622 traducción paralela
It's all right with work and, um, could be a good opportunity... you know, for you to clear out your stuff and... not have me around trying to convince you to stay.
Is yeri sorun etmedi ve senin de esyalarini toplaman için iyi bir firsat olabilir. Hazir sen kal diye ugrasmiyorum.
It's the girl that wants to, like, you know, have kids or whatever, and... and he was there, he was at that point.
Çocuk isteyen hep kadindir. Bizde ise buna hazir olan oydu.
would it be at all possible to get you out to LA, maybe, so that they could see you in person, maybe meet you and read you again, you know.
O yüzden seni Los Angeles'a yollamanin bir yolunu bulmaya çalisiyorum. Böylece seni bizzat taniyip yeniden bir seyler okutabilirler.
You know, I used to be really competitive about it, and now I'm just, like... Just enjoying it.
Eskiden çok rekabetçiydim ama simdi sadece keyfini çikariyorum.
I mean, it's much, you know, bigger role and, like, you know, it would help me get a bit more established and... um...
Çok daha büyük bir rol ve kendime bir yer edinmeme yardimi olacak.
And I know you say we're done and... it doesn't feel that way to me.
Her seyin bittigini söylüyorsun ama bana öyle gelmiyor.
It was interesting to sit there with Annie and kind of swipe through people, and, you know, you can, like, chat with them in the moment.
Annie'yle oturup insanlari incelemek ilginçti. Bir de o anda sohbet edebiliyorsun.
I think if we just talked to her, kind of set some boundaries, see how she's really feeling about it, and, you know, we'll... we'll figure out
Bence onunla konusup sinirlari belirleyelim, onun düsüncelerini ögrenelim ve bu isi nasil yapacagimizi
Favoritisms, and, you know, the fundamentals of the game, they done lost it.
İltimas görüyorlar, oyunun temel prensiplerini önemsiz görüyorlar.
Let's do it. No, no, the... You know, I think there's a story, and, uh, I'd like you to try to get inside it and tell the story.
Hayır, bence bundan bir haber çıkar ve olayın aslını öğrenip haberi anlatmanı istiyorum.
It's actually very interesting to me to hear what you're thinking, and I wanna know because I love you and I trust you more than anything, so... [Noelle laughing] Yeah.
Merak ediyorum çünkü seni seviyorum ve herkesten çok sana güveniyorum.
At least it's good to educate yourself and then you can make the decision from there you know.
En azından kendini eğitip farkında olmak güzel, daha sonra kendi adına karar verebilirsin. Çünkü sonuçta tercih senin.
And I think that if we look at it You know what?
Bence bunu bir düşünürsek şöyle deriz,
If she wants you to know what we talk about, she's free to discuss any and all of it with you herself.
Ne hakkında konuştuğumuzu bilmesini istiyorsanız bunu onun özgür iradesiyle konuşup da yapabilirsiniz.
Carl and I will get there ahead of you, do on-sight reconnaissance, find a spot, and once we have it, we'll let you know.
Carl ve ben senden önce oraya varacağız. Keşif yapacağız. Bir yer bulduğumuzda da sana haber vereceğiz.
- And I know what that means because I'm French, but I ask you to repeat it in English, just to be sure.
Fransız olduğum için bunun ne demek olduğunu biliyorum fakat emin olmak için bir kere de İngilizce söylemeni istiyorum.
And the only way for them to do that was to contact you, let you know what type of munitions they used so you can convince the public that it was you.
Bunları yapmalarının tek yolu da sana ulaşıp kullandıkları mühimmatları söylemekti. İnsanları ikna edebilesin diye.
I know, and you had to make it and you will again, a-and the choices will always be impossible.
Biliyorum, mecbur kaldın. Yine kalacaksın. Kararlar hep imkânsız olacak.
Yeah, you know, everything about this, the overkill, trashing the room, going after Austin's prizes, it fights against our profile of mission-oriented organization and impulse control.
Bu cinayetteki aşırılık, odayı dağıtma ve ödülleri parçalama görev odaklı organizasyon ve kontrol profilimize uymuyor.
And I know why you want it.
Ve neden istediğini biliyorum.
See, I know you murdered Reven Wright, and one day, I'm gonna prove it.
Reven Wright'ı öldürdüğünü biliyorum... -... ve bir gün bunu kanıtlayacağım.
Scott, I want you to know that hacking is unlawful, thoroughly immoral and Bunker Hill does not condone it under any circumstances.
Bilgisayar korsanlığının yasadışı olduğunu bilmeni istiyorum Scott. Üstelik ahlaka da aykırı ve Bunker Hill buna hiçbir koşulda göz yummaz.
I'm not one to, you know, put the brakes on a party, but, uh, well, it's early and, uh, you guys can't play or sing, so...
Ben... parti bozanlardan biri değilimdir, ama... biraz erken ve..., siz gençler, çalamıyor ve söyleyemiyorsunuz, yani...
I know the stakes here are high for you and Gabby, but I think I see a way out of it, and I'm gonna put all my resources on it until it's fixed.
Sen ve Gabby için risk çok yüksek biliyorum ama sanırım bir çıkar yol görüyorum ve bu düzelene kadar bütün imkânlarımı kullanacağım.
And we know why you did it.
Ve neden yaptığını da.
And, you know, we did do it 13 times.
Ve biliyorsun, bunu 13 kez yaptık.
The great thing is, it's so easy to get in and out of, you know.
Güzel olan şey, binip inmek çok kolay.
I have got the hotel brochure here, actually, and, do you know, it's got three restaurants, a spa, and a gym, a business centre, tennis court.
Aslında şu an elimde otelin broşürü var..... ve biliyor musun, üç tane restorantı bir spası, bir spor salonu, bir toplantı odası var.
You know, the funny thing is, we had all those pies and I don't think we ever once made it to dessert.
O kadar pasta yapıldığı halde, hiç bir zaman o pastaları yiyemezdik.
I know that you and Thanksgiving have a... somewhat of a spotty past, but, um... I wanted you to know that no matter what happens this year, you're gonna make it to the pie.
Biliyorum sen ve Şükran Günü ile geçmişiniz çok da iyi değil, ama, bilmeni isterim ki, ne olursa olsun bu yılki Şükran Gününde, pastanı yiyeceksin.
You know, maybe I've had an artistic side in me all along and nobody knew to empower it.
Belki de, benim de böyle bir yanım vardı, ama kimse beni bu konuda cesaretlendirmedi.
And at first, you know, I didn't want to wear it,
Ve ilk aşamada, bunu takmayı hiç istememiştim.
I'm a weather trader, which I know can be a little bit hard to explain, and so, um... I wrote you guys a song about it.
Ben hava durumu taciriyim, biliyorum ki anlatması gerçekten çok güç, ve bu yüzden... işim hakkında bir şarkı yazdım.
You know how, in the movies, when somebody's bad at something, but they don't want to be, and so they set their mind to it.
Bilirsin ya, filmlerde, bir kişi bir işte kötüyse, ve aynı zamanda o işte iyi olmak istiyorsa, o işe kanalize olur.
Do you know the feeling that you get when you plant a small seed and it grows into a beautiful bush?
Ektiğiniz tohumun büyüyüp güzel bir ağaç olmasının verdiği duyguyu bilir misiniz?
Trick the FBI into bringing the bomb inside, get as many agents and experts around it as possible, and then you know what.
FBI'ı, bombayı kapalı yere götürmeye teşvik etmek,... mümkün olduğunca ajanı ve uzmanı başına toplamak, ve gerisini biliyorsun.
But if you march back in there and you own it, You let those people know that you're better than them, And you will be a legend.
Ama oraya geri dönüp olanları kabullenirsen o insanlara, onlardan daha iyi olduğunu gösterecek ve bir efsane olacaksın.
! It's called relaxing, and that's all you need to know.
Buna rahatlamak deniyor ve tek bilmen gereken bu.
Why don't you just grab a photo and, you know, trace it?
Neden bir resmini alıp ona bakarak yapmıyorsun?
It's just, you know, I tried to take the subway, right, and then walk, like a New Yorker.
Yani sadece, bilirsiniz ya, metroya binip, yürüdüm, tıpkı bir New York'lu gibi.
Uh, it's just, you know, you're-you're usually the one who... who tells me how great I am, and you're not here.
Uh, ben sadece, bilirsin, sen genelde bana... ne kadar muhteşem olduğumu söylersin ya ama şu an burada değilsin.
As I said, I don't know how you bear it, but we have a job to do, and we can't do it unless you can work with Reddington.
Dediğim gibi, durumunu anlamam imkansız ama bir vazifemiz var... -... ve Reddington'la çalışamazsan başarılı olamayız.
There's something that you're hiding, and, you know, we're not going anywhere until you tell me what it is.
Bir şeyler saklıyorsun. Bana ne olduğunu söyleyene kadar hiçbir yere gitmiyoruz.
But you girls encouraged me, and... I don't know... I just figured it's... y-you know, it's now or never.
Ama siz bana cesaret verdiniz ve ya şimdi ya da hiç dedim.
You know, enjoy us and feel what it's like to be two people in a marriage, newlyweds, before we add to it, right?
Birbirimizin tadını çıkarırız. Yeni evli iki insan oluruz. Çoğalmayı daha sonra düşünürüz.
- And before you argue about how risky it is, let me just say we have very little time, and you should listen to me, because I know all about this stuff.
- Ne kadar riskli olduğunu tartışmaya başlamadan önce zamanımızın kısıtlı olduğunu söylememe izin verin. Beni dinlemelisiniz çünkü bu konuyu çok iyi biliyorum.
Now, I know you both want to share this iconic moment with your son, so I'm gonna leave you two to fight it out, and I'll meet the winner in the car.
İkinizin de bu ikonik anı oğlunuzla paylaşmak istediğini biliyorum. Aranızda savaşmanız için sizi yalnız bırakacak ve kazananla arabada buluşacağım.
You know what, it's not about Demi Lovato, and we were just friends.
Demi Lovato hakkında değil, söyleyeceğim şeyler... ayrıca biz sadece arkadaşız.
You know? And even though it's not very big, the painting, you sort of have to figure that it goes on forever, you know, in each direction.
Ve resmin o kadar da büyük olmadığını bildiğin halde, sonsuz olduğuna kanaat getirebilirsin, her bir manada.
We'll both "LOL" and smiley face each other, and before you know it, everything will be back to normal.
İkimizde LOL yazıp gülen yüzler yollayacağız ve birden her şey normale dönmüş olacak.
You know, you hear about these families that are estranged, and you can't imagine that happening to you, but it is.
Birbirinden ayrılmış aileler olduğunu duyuyorsun kendi başına geleceğini hayal edemiyorsun ama geliyor.
and you 7643
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and you too 176
and your wife 79
and you're next 17
and you didn't tell me 78
and your father 132
and you're here 49
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and you too 176
and your wife 79
and you're next 17
and you didn't tell me 78
and your father 132
and you're here 49