And you too traducir turco
15,425 traducción paralela
When Mom and Dad left you the house, they had to leave this, too?
Bizimkiler evi sana bırakınca bunu neden götürmediler?
We need to go back before it's gets too late and your mother realizes you've kidnapped me.
Çok geç olmadan önce geri gitmeliyiz. Ve annen beni kaçırdığını fark etti.
And I'm gonna do a better job of listening to you, too.
Ve ben de seni dinlemek için daha iyi bir iş yapacağım.
I'm gonna get you Fin Shepard and your little chainsaw, too.
I'm olacak size fin Shepard olsun. Ve küçük testere, çok.
I was taken prisoner, too, but you let me live and I've served you well.
Ben de esir düştüm ama yaşamama müsaade ettiniz, ben de iyi şekilde hizmet ettim.
And you will too, Sara.
Ve sen de olacaksın Sara.
And you'll find affection too.
Ve sevgiyi de.
You're too valuable... and unique.
Çok değerli ve eşsizsin.
He's going to be fine, and you seem fine, too.
O iyi olacak. Sen de iyi görünüyorsun.
You feel me? You know this is my job, and that's all I got, too.
Bu da benim işim biliyorsun ve elimdeki her şey bu.
I mean, if I see you or your guys on our mountain, I'll kill your son and I'll kill Vanessa, too.
Seni ya da adamlarını dağda görürsem oğlunu da Vanessa'yı da öldürürüm.
You're in too deep, and you don't know what to do.
O kadar batmışsın ki ne yaptığını bilmiyorsun.
And you must try and trust me, too.
Sen de bana güvenmeyi denemelisin.
I believed them, too. So then together you gutted and killed her.
Sonra hep beraber kalbini söküp onu öldürdünüz.
You're too smart to need anyone. And it's the smart ones who always survive.
Birine ihtiyaç duymayacak kadar zekisin sen ve zekiler her zaman hayatta kalır.
And if you do not let Parrish in, he will die too.
Parrish'i içeri sokmazsan o da ölecek.
All of you are out here, risking your lives, and it's about time that I do something too.
Hepiniz, hayatlarınızı riske atıyorsunuz ve bu zamanla ilgili Bende bir şeyler yapacağım.
Did your father and I give you too much space?
Babanla ben, seni çok mu fazla rahat bıraktık?
Yeah, and if you want, you can pair it with that beaded bolero unless you think that's too mother-of-the-bride.
Gelin annesi gibi görünürüm diyorsan başka.
You thought the jury would hand down a lighter sentence if I wrote a painful and gripping story which also has all the makings of a great romantic novel if you wanna write that too.
Eğer acı ve sıkıntılı bir hikaye yazarsam jürinin daha hafif bir ceza vereceğini düşündün ki bu romantik bir roman için bütün şartları sağlardı. Eğer onu da yazmak istersen...
And right now, I think you need her, too.
Ve şu an bence senin de ona ihtiyacın var.
It means that it is, um, too hard to be here with you every night and not be with you.
Yani burada her gece zaman geçirmek ve seninle olamamak çok zor.
It is, uh, too hard to be here with you every night and not be with you.
Burada her gece seninle birlikte çalışıp birlikte olamamaya dayanamıyorum.
It's too strong. You always find a way, and you have to find a way now.
- Her zaman bir yolunu bulursun ve şimdi de bulmak zorundasın.
You probably don't recognize Phaedra and Milo now that they're dead, or maybe you were too busy running for your life, but- -
Muhtemelen ölü oldukları için ya da o sırada ölümüne kaçtığın için Phaedra ve Milo'nun yüzünü tanımamışsındır ama -
To hell with that, and if you don't want to help me, to hell with you, too!
Hayır, hayır, o cümlenin canı cehenneme. Ve eğer bana yardım etmek istemiyorsan senin de canın cehenneme!
I-I guess we just got too caught up in your success and forgot that you're just a baby.
Sanırım senin başarına kapılıp, senin daha bir bebek olduğunu unuttuk.
Over the years, I probably have become too dependent on you, and I'm sorry if you've had to put your dreams on hold because of me.
Yıllar geçtikçe muhtemelen sana daha bağımlı bir hâle geldim ve benim yüzümden hayallerini içinde tutman gerektiyse senden özür dilerim.
I do, and I hope I didn't cause you too much trouble.
Biliyorum, ben de umarım ki başına fazla belâ açmamışımdır.
= = sync, corrected by elderman = = @ elder _ man Well, Peter, I'm just happy that you and Brian managed to get that law repealed, and that you're finally friends again. Me, too, Lois.
Peter, Brian ile o yasayı yürürlükten kaldırtmayı başarmanıza ve nihayet yeniden arkadaş olmanıza çok sevindim.
And if that's too big of a sacrifice for you, I suggest you pull up your skirt and run along.
Eğer bu senin için çok büyük bir fedakarlıksa pılını pırtını toplayıp gitmeni öneririm.
You're too special for this place and these people.
Burası için, bu insanlar için fazla özelsin.
The owners and the race team people, they were much less concerned and they would say hey, if you're a driver, you're in a dangerous business and that's too bad.
Ve hey, eğer bir şoförsenseniz tehlikeli bir iştiniz Ve bu çok kötü.
And you need this too.
Senin de ihtiyacın vardı.
and "caf" like you're too fucking busy to finish your goddamn words, but I'm the one with the problem?
Ama sorunu olan ben miyim?
You should be crying, and I want you to really get this too- - if you have this baby,
Ağlamalısın. Şunu da gerçekten iyi anlamanı istiyorum.
- Well, you know, Ken and I have always wanted to get to know you, too. But, you know, you were busy with the kids and work, and rushing out of the car to your house, and rushing from the house to the car.
- Biliyorsun Ken ile olanları hep bilmeni istedik ama bir yandan işlerle bir yandan çocuklarla çok meşguldün arabadan eve evden arabaya koşturarak giderdin.
And here you are. And I'm here, too.
Bak şu işe, ben de buradayım.
I have a husband, too. And frankly, I would say I'm gayer than you.
Benim de bir kocam var ve açıkcası senden daha fazla eşcinsel olduğumu da söyleyebilirim.
And if it happened to you, I promise you that you would need it, too.
Emin ol, tüm bunlar senin başına gelseydi sen de öğrenmek isterdin.
When you see a black dot in the palm of someone's hand, it means, "I need help, and it's too dangerous for me to ask for it."
Birinin avucuna çizilmiş siyah nokta görürsen bunun anlamı "Yardıma ihtiyacım var ve yardım istemek benim için çok tehlikeli."
And you've had one too many.
Ayrıca bir tane içtin zaten.
Assassinated, and you should, too.
Suikast düzenleyeceksiniz. Ayrıca sen de ölmesini istersin.
And to be honest... you're too good to be doing that.
Hem dürüst olmak gerekirse o işi yapmak için fazla iyi yüreklisin.
And if they're over a karat... It's good to see you too.
- Seni görmek de çok güzel.
You feel the blood dripping down, drop by drop, so it doesn't run to your head and you won't die too soon.
Kanının damla damla aktığını hissediyorsun. Çok hızlı ölme diye kafandan akıtıyorlar.
When I saw you walk in here, everybody else was dancing and letting it all hang out, and you're thinking : " I'm too cool for this.
Herkes dans edip keyfine bakarken sen buraya gelip " Bunun için fazla iyiyim.
Fair enough, but you know if you walk into a room and it's too heavy for you, you just leave.
Çok mantıklı ama bir odaya girersen ve orada zorlanırsan, oradan ayrıl.
And something happened to piss you off, too, because you got up and fought the entire Ravens bench.
Seni kızdıracak bir şey de olmuştu çünkü kalkıp tüm Kuzgunlar kulübüyle kavgaya girdin.
Well, I know you don't like to get too involved in things, but just keep your eyes and ears open, and if you feel any heat, especially from Broken River, let me know.
- Ya böyle şeylerin içine girmeyi pek sevmediğini biliyorum ama sen gözlerini ve kulaklarını dört aç ve bir hareketlilik hissedersen, özellikle de Kırık Nehrin oralardan, bana haber ver.
Unfortunately, Elijah is one of your targets and my sire. If you kill him, I die, too.
Ne yazık ki, Elijah senin hedeflerinden birisi ve o benim soyumun başı yani onu öldürürsen, ben de ölürüm.
and you took it 21
and you 7643
and you know it 1023
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and your wife 79
and you're next 17
and you didn't tell me 78
and your father 132
and you 7643
and you know it 1023
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and your wife 79
and you're next 17
and you didn't tell me 78
and your father 132
and you're here 49
and your point is 28
and your friend 42
and your brother 50
and you're right 279
and you're wrong 34
and you're like 53
and yourself 86
and your children 18
and your friends 28
and your point is 28
and your friend 42
and your brother 50
and you're right 279
and you're wrong 34
and you're like 53
and yourself 86
and your children 18
and your friends 28