And your friend traducir turco
4,556 traducción paralela
Why don't you and your friend go play? Okay.
- Neden sen ve arkadaşın gidip oynamıyorsunuz?
And it seems it's that hillside where you and your friend, Mr. Epstein, staked your claim.
Ve anlaşılan senin ve arkadaşın Bay Epstein'ın bulunduğu o tepe de bu görünmez sınırların içerisinde gibi duruyor.
You and your friend have what you call a claim.
Senin ve arkadaşının arazi dediğiniz bir şeyiniz vardı.
You and your friend, Tanabe
Sen ve arkadaşın Tanabe.
You... and your friend had a lot of fun.
Sen ve arkadaşın bayağı bir eğlendiniz.
You, the girl, and your friend, Souliman.
Sen, kız ve arkadaşın Souliman.
You and your friend are standing in your own grave.
Sen ve arkadaşın kendi mezarınızı kazıyorsunuz.
So, what are you and your friend up to later?
Sen ve arkadaşın ne yapacaksınız?
And your friend's great, stepping up for you like that.
Ve arkadaşının senin için böyle bir şey yapması.
You and your friend Griffin.
- Ne? - Senle dostun Griffin diyorum.
Ah, I wish you a great life and good luck with your new friend.
Sana hayatında ve yeni arkadaşınla başarılar.
Yes, it was horrible and it was sad, but it's not like she was your friend or a girlfriend or a relative.
Tamam, üzücü bir olaydı ama Bayan Watson ; arkadaşın sevgilin veya akraban değildi ki!
And your son, his little imaginary friend... that teaches him curse words and gets him crunk on vodka!
Oğlunun küçük hayalî arkadaşı ona küfür öğretiyor ve votka içiriyor!
If we killed your friend and thought you knew, And we now have you here where your screams would be lost
Eğer arkadaşını öldürseydik ve senin bunu öğrendiğini bilseydik şu anda buradasın, çığlıklarının dünyanın geri kalanında kaybolup gideceği yerde.
I petition you under the advisement of your friend Mr. Richard Guthrie to bestow your favor and influence.
"Sizden, iyi niyetinize sığınarak, arkadaşınız Bay Richard Guthrie'nin tavsiyesi üzerine bir ricada bulunmak istiyorum."
Oh, God, I just want to sit Sasha down and be like, " The truth hurts, but as your best friend, get your life together!
Tanrım, Sasha'nın karşısına geçip "Gerçekler acıtır, ama en yakın arkadaşın olarak hayatını düzene sok" demek istiyorum.
I'm a friend, and I just wanted to let you know... that Dakota's horse went lame and Taylor left, so the Sweethearts could sure use your help right now. Hello.
Merhaba.
I consider you a friend. And under normal circumstances, lam not one who would ever doubt your judgment.
Seni bir arkadaş olarak düşünüyorum ve normal şartlar altında kararlarından asla şüphe duymayacak biriyim.
Your father was a... Was a courageous man and a dear friend.
Baban çok cesur bir adamdı ve can dostuydu.
Your friend Mrs. Barlow understood she was responsible for keeping him under lock and key.
Dostun Bayan Barlow da babamı kilit altında tutma sorumluluğunun bilincindeydi.
Oh, yeah, I was comin'up the trail and I ran into your friend here and she invited me over for a chat.
- Evet, patikadan çıkıyordum da bu arkadaşla karşılaştım, o da konuşalım diye çağırdı beni.
We found your car abandoned on the side of the road, do you mind telling me what the hell is going on and why your friend
Arabanı yolun yanında terk edilmiş bulduk.
After the amount of money you guys paid last time to be let go, he feels that, as you are rich, a criminal and valuable to your friend, that you are the perfect specimen.
Geçen seferki parayı öderseniz gidebileceğini söylüyor. Senin zengin, suçlu ve arkadaşın için önemli biri olduğunu düşünüyor. Bu arada.
And that was your friend's wedding from Wisconsin, right?
Wisconsinli arkadaşının düğünüydü, değil mi?
Because your friend likes to drink, and she's taking pills back there.
Arkadaşın içmeyi pek seviyor, arka tarafta da hap alıyordu.
Go in to your lady friend now, and have one of your clever chats, you two.
Hanım arkadaşının yanına git de zekâ dolu muhabbetlerinize devam edin.
And if you're good, can bring your friend.
İstersen arkadaşını da getirebilirsin.
You know, having a friend to hold your hand while life kicks you in the ass and reminds you that that body of yours is just on loan.
Hayat senin ağzına sıçarken elini tutacak bir arkadaşının olması ve sana sahip olduğun bedenin kiralık olduğunu hatırlatması.
There was nobody on the grassy knoll, there are no aliens in Area 51, and the CIA did not assassinate Nicolai Zalesky or your friend.
Çimli tepecikte kimse yoktu,... 51. bölgede uzaylı yok,... ve CIA, Nicolai Zalesky'yi öldürtmedi ya da sizin arkadaşınızı.
I gotta go visit a friend and wondering if I could borrow your car?
Bir arkadaşa uğramam lazım. Arabanı ödünç alabilir miyim?
If you were any friend of your brother's, you would have called me the second he showed up here and sent him straight home.
Onun dostu olsan, buraya geldiği anda beni arardın ve onu doğruca eve gönderirdin.
Your friend's dead and Meryn Trant's not'cause Trant had armour and a big fucking sword.
Arkadaşın öldü ama Meryn Trant ölmedi çünkü Trant'ın zırhı ve büyük bir kılıcı vardı.
In fact, Marcel and I were just chatting about your failed double agent status, and we've surmised that you're likely still in town and in the company of a friend...
Tam da Marcel ile birlikte senin gerçekleştirmiş olduğun başarısız çifte ajan rolünden bahsediyorduk. Yaptığımız çıkarımlara istinaden, hâlâ şehirde olduğunu ve bir arkadaşın misafiri olduğunu düşünmekteyiz.
Now, if I were Klaus, I would rip Josh's head from his neck, feed it to a nightwalker, and that would be the end of your friend...
Eğer Klaus olsaydım şu an Josh'ın kafasını boynundan ayırıp Gececilere yedirirdim bu da arkadaşının sonu olurdu.
And before you throw me again, if I had know anything was gonna happen to your friend, I would have protected him, too.
Tekrar beni fırlatmadan önce söyleyeyim eğer arkadaşının başına bir şey geleceğini bilseydim onu da korurdum.
And if your friend has been abducted by the same monster that I am hunting, it is probably going to be 24 pretty soon.
Ve eğer sizin arkadaşınız benim peşinde olduğum o canavar tarafından kaçırıldıysa çok yakın bir zamanda o sayı 24'e çıkabilir.
- Oh, and I ran into your old friend Dina simac at the grocery store last week.
Ve eski arkadaşın Dina Simac'ı geçen hafta bakkalda gördüm.
As a friend, I'm glad you're all right, and your troubles are over, but...
Bir arkadaş olarak iyi olmana sevindim.
I was a friend and associate of your father.
Babanızın arkadaşı ve iş ortağıydım.
If it weren't for that fact that you have a high GPA, and your mother is head of the PTA and a good friend of mine, I'd put you on permanent suspension.
Yüksek genel not ortalamasına sahip olman, ve annenin aile birliği başkanı ve iyi bir arkadaşım olduğu gerçekleri olmasaydı kalıcı uzaklaştırma verirdim.
You made the choice, and now your friend is dead.
Kararını verdin ve şimdi de arkadaşın öldü.
Then you visit your friend's game, and he's got this awesome candy mansion...
Sonra arkadaşlarının oyunlarını ziyaret ediyorsun ve onun muhteşem şeker şatosunu görüyorsun...
And I'd say that not as your vice president... but as your friend.
ve bunu baskan yardimcisi olarak degi... arkadas olarak soyluyorum.
Move it along, Water Bra, and take your little friend Panty Lines with you.
Uza, su sutyeni, ve çizgili külotlarını da al yanında.
All you have to do is tell me that Luke Capella set the whole thing up, and the D.A will be your new best friend.
Yapmanız gereken tek şey Luke Capella'ya kadar her şeyi nasıl ayarladığınızı bana anlatacak, ve D.A'nın yeni en iyi arkadaşı olacaksınız..
And you didn't even say anything when your friend said that thing about you slumming it.
Arkadaşın varoşlarla takıldığını söylediğinde hiçbir şey söylemedin.
It's just a different flock, and I can't believe you'd be more loyal to a group of strangers you just met in the park than you would be to me, your best friend!
Sadece farklı bir sürü. ve gerçekten parkta tanıştığın yabancılara en iyi arkadaşından daha daha sadık kaldığına inanamıyorum.
You see, technically, the band is your best friend now, and we find that outside friendships tend to get really problematic.
Gördüğün gibi teknik olarak grup senin en iyi arkadaşın. görüyoruz ki bu dışarıdaki arkadaşlıklar soruna eğimli oluyorlar.
Because you and your little brother And your fine, feathered friend And all those secrets
Çünkü sen ve küçük kardeşin tüylü dostunuz ve tüm sırların saklandığı sığınağınız beni durduramaz.
Our lawyer spoke with your friend Eric, and he's gonna confess to all of it.
Avukatımız Eric'le konuşup her şeyi itiraf etmeye ikna etti.
I just sent your name and picture to our friend Eric.
Adını ve fotoğrafını arkadaşımız Eric'e gönderdim.
and your friends 28
and your daughter 42
and your wife 79
and your point is 28
and your father 132
and yourself 86
and your brother 50
and your children 18
and yours 281
and your mother 135
and your daughter 42
and your wife 79
and your point is 28
and your father 132
and yourself 86
and your brother 50
and your children 18
and yours 281
and your mother 135