English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / Big time

Big time traducir turco

4,486 traducción paralela
And based on that, girls want to sleep with you. - Big time.
Bu sebeple de kızlar seninle yatmak istiyor yani.
- Big time.
- Kesinlikle.
Betting big time huh?
Büyük bahis, öyle değil mi?
He had it in for me back then, big time.
Çok fena takmıştı bana.
Big time.
Bildiğin gibi değil.
Oh, yeah, big time.
Hadi, git buradan.
THERE'S NOT ENOUGH LENGTH TO DO THAT, MY RHYTHM IS OFF BIG TIME.
Ve eğer alet yeterince büyük değilse, uzun süre ritmim bozulur.
You screwed yourself big time pursuing your artistic hobby
Sanatsal sapıklığın uğruna kendini ateşe attın orospu çocuğu.
You've hit the big time, sunshine.
Hedefi on ikiden vurdun, güzelim.
I know, and-and I'm sorry, but it's the therapy- - it's a big time commitment.
- Biliyorum, çok özür dilerim, ama bu terapi işi, büyük bir sorumluluk.
Oh, big time.
- Büyük zaman.
You'd better start being a cat person, because you cosy up to Felix, and Cynthia WILL cosy up to you big time.
Kedileri sevmeye başlasan iyi olur çünkü sen Felix'i seversen, Cynthia da seni sever Başarı.
Oh, big time. Um...
Tabii ki.
Lin Jing... You owe me, big time
Jing Lin, bana çok şey borçlusun.
- Warrior, big time!
- Bir savaşçı, büyük başarı!
About the other day, I messed up big time.
Geçen gün, çuvalladım.
He's a big time film director.
Ünlü bir sinema yönetmeni.
Big time.
Hem de nasıl.
Big time.
Oldukça.
When will you hit the big time?
Ne zaman yakalayacaksın asıl çıkışını?
All of these codes and intersecting files were planted there as a big time-waster.
Bütün bu kodlar ve birleşen dosyalar zaman kaybı yaşanması için yerleştirilmiş.
You owe me big time.
Bana çok büyük borçlandın.
Big time. ( alarm blaring ) ( gun firing )
Büyük an.
Yes, and she's a big girl, And it's not nearly as important as you and I Finally getting some time away with no distractions.
- Evet, o büyük bir kız ve sonunda seninle biraz kafamız başka yerde olmadan vakit geçirebilmemizden daha önemli değil.
I left him a- - a pretty big trail of breadcrumbs to follow, so- - so I think- - Oh. I think he'll make it in time.
Ona izlemesi için koca koca ekmek kırıntıları bıraktım yani sanırım... sanırım zamanında başaracaktır.
It's time to be a big boy and patch things up... and move back in with my mom.
Adam olup aramızdaki anlaşmazlığı gidermeli ve annemin yanına geri taşınmalıyım.
A big part of my good time is knowing that you're having a good time.
İyi zamanlarımın çoğu, senin iyi zaman geçirip geçirmediğini bilmemekle geçiyor.
Big-time ditto.
Çoğunlukla bende seni.
But the good news is, we can do it laparoscopically, which means no big incisions and very little recovery time.
- Evet. Ama iyi haber şu ; kapalı ameliyat yapabiliriz.
It seems that you need vast expanses of time, but do you need those big gaps from the simple cell to the complex cell, do you need the gap from the complex cell to the evolution of multicellular life?
Anlaşılıyor ki geniş bir zaman aralığına ihtiyaç var, fakat acaba basit hücre ile karmaşık hücre arasındaki ve karmaşık hücre ile çok hücreli yaşamın evrimi arasındaki büyük boşluklara ihtiyaç var mı?
And so for the girls, if they want to fantasize a little bit about what it would be like to be a big star, if it helps them through this hard time, what's the harm?
Kızlara gelince de büyük bir yıldız olmanın nasıl olacağını hayal etmek istiyorlarsa bu zor zamanda onlara yardımcı olacaksa ne zararı olur?
I owed his boss big-time and if I didn't...
Patronuna büyük bir şey borçluydum ve eğer yapmasaydım...
Big-time.
Hayır.
The big deal is I was looking forward to one last song with my best friend and partner of 11 years, one song that shows that even if we never work together again, that time meant something.
Önemli çünkü en yakın arkadaşım ve 11 yıllık ortağımla son bir şarkı söylemeyi çok istiyordum. Bir daha beraber çalışmayacak olsak da geçen zamanın bir anlamı olduğunu gösteren bir şarkı.
Hey, let's not make a big deal out of this the second time, okay?
Bunu ikinci seferinde önemli bir şey hâline getirmeyelim, tamam mı?
Just sounds like such a big bite out of my soap-making time.
Çorba-yapma zamanımın birazından feragat etmek zorundaymışım gibi görünüyor.
But you owe me big-time.
Ama bana acayip borçlandın.
You talk a big game about fighting for this town- - fighting for the staff. But the truth is you sold out to Hollis a long time ago.
Bu kasaba için mücadele etmekten, halkın için savaşmaktan bahsediyorsun ama işin aslı her şeyini uzun zaman önce Hollis'e sattın sen.
And it's not like it's the first time you made a big family decision without consulting me.
Üstelik ilk kez bana sormadan aileyle ilgili büyük bir karar alışın değil bu.
And the last time I checked, big pharmaceuticals don't sell street meth.
Ayrıca bildiğim kadarıyla, büyük ilaç şirketleri sokak uyuşturucusu üretmiyordu.
One big bang. No more Time Lords, no more Daleks.
Tek bir büyük patlama sonrasında, hiç Zaman Lordu kalmayacak,... Dalek kalmayacak.
In the time your wife takes to steal a little money hackers can hack someone's personal account get sexual fantasies, get big secrets and screw someone's entire life.
Karın senin paranı çalıyorsa, korsanlar başkasının hesabını her türlü çalar sırlarını, seks fantezilerini ve herhangi birinin hayatını mahvedebilirler.
Last time, we made a big deal, and the shop didn't do so well.
Heyecan yaptığımız son seferde dükkanın sonu pek iyi olmadı.
This time I'm gonna big up the sponsors, you get me?
Bu gece bize sponsor olan isimleri açıklıyorum.
In fact, most people watching this probably won't know who they are, but at one time they were big names on TV.
Aslında bunu izleyen çoğu izleyici bunların kim olduğunu bilmiyordur. Ama zamanında onlar televizyonun büyük isimleriydi.
So pretending that it wasn't a big deal, did you put on a smile and laugh this entire time?
Yoksa önemli değilmiş gibi gülmeye ve... onu kandırmaya devam mı ediyorsun?
All the time in the world for you, Big Jim.
Butun vaktim senin icin, Buyuk Jim.
I think that's an awful big question for this time of night.
Sanırım gecenin bu saati için yeterince ağır bir soru oldu bu.
It's about time you play with the big boys.
Sonunda büyükler liginde oynuyorsun.
I'm all alone in this big house, and I've got too much time to think about my life.
Bu koca evde yapayalnızım ve tüm bunları düşünebilmek için bol bol zamanım var.
Look, I'm not a big believer in fate and all those things, but we're not a one-time thing.
Bak, kadere falan o kadar inanan biri değilim ama aramızdaki şey bir defaya mahsus değildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]