Blood everywhere traducir turco
489 traducción paralela
There was blood everywhere.
Heryerde kan vardı.
Bang, bang, bang, all over the place? Blood everywhere?
Bam, bam, bam, her yerde kan?
There was blood everywhere.
Her yer kan içindeymiş.
I took her some water and found her lying on the ground, with blood everywhere.
Ona su götürdüm ve yerde yatar buldum. Ağzı, her yeri kan içindeydi.
I feel my body and realize there's blood everywhere.
Vücudumu yokladım ve her yerimin kan olduğunu farkettim.
There was blood everywhere.
Her yerde kan vardı.
There was so much blood everywhere.
Etrafta çok kan vardı.
Blood everywhere and so...
Her tarafta kan vardı.
There's blood everywhere!
Her yerde kan var!
There were splotches of blood everywhere, and his pipe was still lying there, still warm.
Her yerde kan lekeleri vardı, ve piposu hâlâ oradaydı ve hâlâ sıcaktı.
There's blood everywhere in the crypt, now call the police.
Bağırsakları alt kattaki mezarlığın her tarafında. Hemen polisi ara!
I think I should go upstairs and check this out. Maybe the guy's upstairs in a bathtub or something... cracked his head open, there's blood everywhere...
Biliyor musun, ben bir yukarıyı çıkıp orayı kontrol edeyim... belki de adamlar... kafasını uçurup öldürmüşlerdir... ve kanlar etrafa sıçramıştır.
Blood everywhere, and a terrible pain in my insides.
Her yer kana bulanmıştı ve karnımda korkunç bir acı.
I just woke up in that place, and there was blood everywhere.
Orada uyandım ve her yerde kan vardı.
- There's blood everywhere!
- Her yerde kan var!
There's blood everywhere.
Her tarafta kan vardı.
There's blood everywhere!
Her yer kan oldu!
There's blood everywhere
Kanı heryere akmış! yakında Ölebilir!
Blood everywhere.
Her taraf kan oldu.
Blood everywhere.
Her yer kan içinde.
There's gonna be blood everywhere.
Her yerde kan olacak.
There was blood everywhere... and then later...
Her taraf kan içindeydi. Ve sonra,
There is blood everywhere.
Her yerde kan var.
That's the best. It's the bloodiest... blood everywhere, things shooting out, people screaming, stuff getting torn and sewed together.
Her yer kan, havada uçan aletler, yırtılması ve sonra dikilmesi.
Blood everywhere.
Her yer kan gölüne döndü.
Blood everywhere.
Her yerde kan var.
There was blood everywhere.
Her yer kan olmuştu.
Blood everywhere.
Her yer kan olmuştu.
There's blood everywhere.
Her yer kan içerisinde.
Blood everywhere! It's magnificent!
- Bu muhteşem!
Blood everywhere.
Heryerde kan vardı
Blood everywhere.
Her yerde kan vardı.
Blood spurted everywhere.
Her taraf kan içinde kaldı.
We looked everywhere. Not a drop of blood.
Kan lekesi dahi bulamıyoruz.
Blood's splashing everywhere!
Her yere kan sıçrıyor!
Blood's everywhere.
Her taraf kan oldu.
Then I saw that I was covered in blood. It was everywhere.
Sonra baktım ki her tarafım kan içerisinde.
- He has walked on the blood leaving tracks everywhere.
- Her yerde ayak izini bırakarak kana basıp gitmiş.
And the blood sprayed everywhere!
Her yere kanı saçılmıştı!
It was a real butchery : dead people everywhere, with their bowels out and their heads cut off, and blood running on the ground, like a sea of wine.
Basbayağı bir kıyımdı, her yer ölü insanlarla doluydu, bağırsaklar dışarıda, kesik başlar her yerde
There's blood everywhere!
Herkesi öldürüyor!
Blood was everywhere.
Kan her yerdeydi.
"Everywhere was blood, dirty bandages, groans... "... screamed curses of pain. "
"Ortalık kan, kirli bandajlar ve acı içindeki inlemelerden geçilmiyordu."
Now, there are going to be bodies everywhere... just gushing blood and... their faces will be pulled off of their heads and... armpits will be hanging from trees.
Her yan ceset ve kan dolacaktır. İnsanların kafaları vücutlarından kopmuş, koltukaltları ağaçlardan sarkıyor, gözleri yerlerinden çıkmış olacaktır.
She's having cramps, and then there's blood gushing everywhere.
Sonra sancısı başladı. Ve her taraf kan oldu.
Bodies laid out all over the ground Blood spattered everywhere
Her yerde cansız beden Her yerde kan
Blood is everywhere.
Her yerde kan var.
Blood trails everywhere.
Kan izleri her tarafta.
The blood was everywhere and I... He was falling.
Her yerde kan vardı.
Blood and guts and spit and ass was everywhere.
Her yer kan, tükürük ve bağırsak parçalarıyla dolmuştu.
Blood goes flyin'everywhere.
Her tarafa kan sıçradı.
everywhere 595
everywhere you go 35
everywhere i go 42
everywhere i look 39
everywhere you look 25
everywhere we go 16
everywhere i went 16
blood 1038
bloody 177
blooded 155
everywhere you go 35
everywhere i go 42
everywhere i look 39
everywhere you look 25
everywhere we go 16
everywhere i went 16
blood 1038
bloody 177
blooded 155