Born in traducir turco
5,972 traducción paralela
I was born in Mumbai, India.
Hindistan Bombay'da doğdum.
I was born in sheer, terrified agony.
Katıksız ve dehşetli bir ızdırapla doğmuştum.
Born in Marrakech, Morocco. Lives in Kinshasa, Congo.
Kongo'da, Kinşasa'da yaşıyor.
I'm proud to have been born in the same country where athletes like Mary Kom are born
Gurur duyuyorum, bende aynı ülkede doğdum.. .. Mary gibi, harika bir sporcunun doğup büyüdüğü ülkede.
The angel announced that the savior had been born in the town of Bethlehem.
... sürülerini koruyan çobana göründü.
I was born in a huge snowstorm in October, which is weird for Michigan.
Ben Ekim'de büyük bir kar fırtınasında doğdum. Ki bu Michigan için oldukça garip.
If you were me, you'd be a Gazan, born in the refugee camp that's still there today.
Yerimde olsan Gazzeli olurdun bugün de var olan mülteci kampının birinde doğardın.
Born in Friedrich studies in Germany
Doğum yeri Friedrich. Öğrenim gördüğün yer Almanya.
I was born in the wrong time.
Yanlış zamanda doğmuşum.
I was born in this house, and I will protect it and every person in it with my life!
Bu evde doğdum, bu evi ve içinde yaşayan herkesi koruyacağım.
My baby's not gonna be born in the back of a roach coach.
Bebeğim yemek servisi aracının arkasında doğmayacak.
He was born in this house, Father.
O burada doğdu peder.
He was born in this house. He's my son.
O bu evde doğdu, benim oğlum o.
Isaac Newton was born in England on Christmas Day in 1642.
Isaac Newton 1642 yılının bir Noel gününde İngiltere'de dünyaya geldi.
When Isaac Newton was born in this house in 1642, the world was very different.
Isaac Newton 1642'de bu evde doğduğunda, Dünya oldukça farklıydı.
- Or perhaps because I was born in Germany? - I didn't say that.
- Ya da Almanya'da doğduğumdan belki?
I am proud to be born in a state which has such an MLA.
Böyle bir milletvekili olan bir devlette doğmuş olmaktan gurur duyuyorum.
I was born in space.
Ben uzayda doğdum.
I was born in space. I've never felt the sun on my face or breathed real air, or floated in the water. Ripped By mstoll
Güneşin yüzüme vurduğunu hiç hissetmedim veya gerçek havayı soluyup suda yüzmedim.
[ All chanting "go!" ] Jessica was born in a bar on a pool table, which sort of says everything you need to know about Jessica.
Jessica bir barda ki bilardo masasının üstünde doğdu ki, bu Jessica ile ilgili bilmeniz gereken her şeyi açıklıyor.
Born in such a terrible country.
Korkunç bir ülkede doğmuş.
"Boys are born in cabbages, girls are born in flowers."
"Oğlanlar lahanaların içinden, kızlar çiçeklerin içinden, doğarlar"
Guess I was born in a cauliflower.
Tahmin et, ben nereden doğdum? Bir karnabahardan.
Specially for those of us born in the snowy lands.
Özellikle de karlı yerlerde doğmuş bizler için.
I was born in Crete, I'm...
Girit'te doğdum ve...
Yeah, I was gonna say, I'm born in Minnesota, but yes, Chicago.
Evet, aslında ben Minnesota'da doğdum ama evet, Şikago. Artık Şikago kızıyım.
I was born in the Los Angeles district in Lancaster, California.
Lancaster, Kaliforniya'da Los Angeles bölgesinde doğdum.
When Herod hears a a new king is being born in Bethlehem,... he orders the murder of every infant boys.
Yeni kralın Bethlehem'de doğduğu Herod öğrendiğinde, doğan tüm çocukların katlini emretti.
Cal was born in a small town.
Cal küçük bir kasabada doğmuştu.
Kacey was born in the small town right next to Cal's.
Kacey, Cal'unkinin yakınında küçük bir kasabada doğdu.
He understood in that moment, he was an animal born in the body of a man.
O an, bir insanın bedeninde doğan bir hayvan olduğunu anlamıştı.
You weren't born in Florida.
Florida'da doğmadın.
I was born at 4 : 00 in the morning... on the dot.
Tam sabahın 4'ünde doğmuşum.
Nessa Stein was recently made a life peer for her efforts in international reconciliation but her own personal story is far from peaceful Nessa Stein is one of two children born to Eli Stein, the Zionist and worked closely with the IDF Six-Day War, right up to the invasion of Lebanon in 1 982...
O olmaz. Herkes. Hayır, sadece o.
Well, I was born and raised in the UK, my companies are based here, the Stein Group is here, we employ over 3,000 people here with annual exports of over 350 million on which we pay UK tax, both personal and corporate...
Aslında, Birleşik Krallık'ta doğdum, büyüdüm, şirketlerim burada kurulu Stein Grubu burada, 3,000'den fazla kişiye iş veriyoruz ayrıca hem kişisel hem şirket olarak vergi ödemek koşuluyla 350 milyon üzeri yıllık ihracatımız var.
I was born here in the old wing. That's so neat.
- Buranın eski binasında doğmuştum.
Most of us live and die in the same corner where we were born and never get to see any of it.
Çoğumuz doğduğumuz köşede yaşayıp ölüyoruz. Ve dünyayı hiç görmüyoruz.
The court officials arrived in time to see Louis born, ignorant of what had gone before.
Louis doğduğu anda saray memurları geldi önceden gelenden habersiz bir şekilde.
We are born, live and die in a force field- - one that is almost as old as the universe itself.
Doğduğumuz, yaşadığımız ve öldüğümüz yer, bir kuvvet sahası hem de bu saha neredeyse evrenin kendisi kadar yaşlı.
I'm Swedish, you're German, but I was born and lived all my life in Paris.
Ben İsveçli sizse Alman ama doğdum ve hayatım boyunca Paris'te yaşadım.
German born, educated in Berlin, but now, he is more British than any one of us.
Alman, Berlin'de eğitim almış, ancak şu anda bizlerden bile daha İngiliz.
Okay, first of all, when were you interested in anybody born before 1989?
Tamam. Ne zamandan beri 1989'dan önce doğanları okuyorsun?
Since Rachel was born, 16 years ago?
Rachel'in doğumundan beri mi? 16 yıldır önce?
You made me look her in the face that night, when she was born,
O gece onun yüzüne bakmaya zorladın beni, onun doğdugu gece.
Children who are born elsewhere in Italy has more options than here.
İtalya'da bu bölge haricinde doğan çocukların daha fazla seçeneği var.
♪ Born with a sword in my hand. ♪
Elimde kılıçla doğmuşum
Darnell was born my first year in.
Darnell içerideki ilk yılımda doğdu.
After she was born, he asked me to check in on her because he couldn't.
O doğduktan sonra kendi gidemediğinden, benden onu kontrol etmemi istedi.
Madison was not born to the Supremacy. But you, Cordelia, you have royal blood in your veins.
Madison, Yüce olmak için doğmadı ama sen, Cordelia senin damarlarında asil kan dolaşıyor.
Oh, please. When Tonya Harding walked in here, you looked at her like she was born out of an egg.
Yalvarırım yapma, Tonya Harding kılıklı yanına geldiğinde civcive bakar gibi baktın.
I sat in a pub, mostly I drank, but I did learn that his father was a very promiscuous man, and there was gossip that a child was born from it.
Bir bara oturdum, çoğunlukla içerdim ama babasının önüne gelenle yatan biri olduğunu öğrendim ve bir çocuğu olduğu hakkında dedikodu vardı.
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indiana 185
intelligent 217
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769