But what about traducir turco
9,485 traducción paralela
Okay, but what about you?
- Tamam ama sen ne olacaksın?
But what about an embroidered evening coat?
- İşlemeli bir gece kaftanı?
But what about the penicillin allergy?
Penisilin alerjisine ne diyorsun peki?
But what about our little free spirit Stanley?
Peki bizim küçük özgür-ruh Stanley ne olacak?
Okay, but what about that room?
Peki bahsettiğim oda?
I know you're trying to protect me, but what about Jason?
Beni korumaya çalıştığını biliyorum, peki Jason'a ne olacak?
Yeah. Sure. But what about "Icees."
Olabilir ama "Içid" ne olacak.
The conscience maybe, but what about the courage?
Bilinç belki ama ya cesaret? Bana yardım et.
But what about you?
- Peki ya sen?
Okay, but What about my savings?
Peki ya benim birikmiş paralarım?
But what about Dracula?
Peki Drakula'ya ne oldu?
BUT WHAT ABOUT LIVING CREATURES?
Peki ya canlılar?
But what about all your cuddles and your critically acclaimed dramas?
Ama anlattığın o sarılmalar ve iyi eleştiriler almış diziler ne olacak?
But what I don't know, Laurie, and what I need to know... is how you feel about it.
Ama bilmediğim bir şey, Laurie, ve bilmem de gereken... ne hissettiğin.
You pretended like you didn't know what I was talking about. But later that night, you came knocking.
Neden bahsettiğimi bilmiyormuşsun gibi davrandın ama o geceden sonra, gelip kapımı çaldın.
But perhaps we should talk a little bit more about what happened.
Ama belki de biraz daha konuşsak iyi olur.
But what if you're wrong about everything else?
- Fakat ya diğer her şey hakkında yanılıyorsan?
But that's a good thing because every time you think about what you're missing, every time you think you can't bear it anymore, you remember what you had.
Yine de şöyle düşün... Kardeşini her özlediğinde, Artık dayanamıyorum acısına dediğinde, eski günlerini hatırlatır o boşluk sana.
And we're tracking his credit cards, but I can't imagine - he'll be using them. - What about his car?
Kredi kartını da izliyoruz ama kullandığını hiç sanmıyorum.
- But... what about everyone else?
- Vermiştin. - Ama... peki ya diğerleri?
But wait, what about you?
Bekle, peki ya sen?
I appreciate that, but I don't need to talk about what happened.
Çok sağol ama yaşananlar hakkında konuşmak istemiyorum.
But let me tell you what is most interesting about this cafe.
Ama sana bu kafenin en ilginç yanını söyleyeyim.
If I could change just one thing about myself, it'd be that I was born alive. But you know what I realized?
Hayatımdaki tek bir şeyi değiştirebilecek olsam canlı doğmak isterdim derdim ama neyi fark ettim, biliyor musun?
But it actually kind of relates to what I've been thinking about, you know, this whole pain and anxiety that's just been passed down through the generations, and not just the Holocaust, or the pogroms or the Jew shoes, it's just sort of more like, uh... like metaphorical Holocaust.
Fakat bu düşündüğüm şeyler hakkında bağlantı kurmaya çalışıyorum tüm bu acı ve kaygı nesiller boyu aktarılacak, ve sadece soykırım da değil ve Yahudi soykırımı ya da Yahudi ayakkabıları da değil bu daha fazla şey gibi mecazi soykırım gibi.
I know, but that's what I liked about you, you know?
- Biliyorum, ama o sevdiğim yanındı.
I don't know how, but he found out about what happened.
Nasıl bilmiyorum ama olanları öğrenmiş.
But what's so important about a film?
Bir filmin nesi bu kadar önemli?
My father told me... it's not about how you think here but what you know and feel here.
Babamın dediğine göre önemli olan buradan ziyade burada ne hissettiğindir.
I don't think they understand what it is all about, but I couldn't help but mention yesterday that I was hoping to get a statue.
Tüm bu olayların ne için olduğunu anladıklarını pek sanmıyorum ama bahsetmeden geçemeyeceğim ki, dün o heykeli almayı gerçekten istiyordum.
But what did you do about it?
Ama bu konuda ne yaptınız?
They might happen to like their partner as well but, biologically, 22 and fertile is what it's all about.
Sevgilileriyle ortak yönleri budur ama biyolojik açıdan yirmi iki ve doğurgan olmanın sonucu budur işte.
I know we haven't talked about it with each other, but... we both know what's been going on, don't we?
Bunu aramızda konuşmadığımızın farkındayım ama... Neler olup bitiyor ikimiz de biliyoruz, değil mi?
Sometimes she says these things to get a reaction but I've no idea what she's talking about.
Bazen karşısındakini denemek için böyle şeyler söyler. - Ne dediği hakkında hiç bir fikrim yok. - Yalan söylüyor, görüyor musun?
What if these mutations are not about the... survival of one species, but the destruction of another?
Peki ya bu mutasyonlar türün ayakta kalması için değil de diğer türlerin yıkımı içinse?
I know how you feel about him right now, but you must remember what the Oracle said.
Onunla ilgili neler hissettiğini biliyorum ama kahinin söylediklerim unutmamalısın Onunla ilgili neler hissettiğini biliyorum ama kahinin söylediklerim unutmamalısın
But what does the Great Sage care about distance? That's right!
Ama Dasheng için bir şey değil.
But that may be a mistake because taking the time to think about why we are really here could be what makes those daily struggles much easier.
Ama belki de neden buradayız... sorunu hakkında zaman geçirmek... gündelik hayatımızı daha kolay kılıyor olabilir mi?
I've thought about telling Angela, but she has shitty taste in men, and I'm not quite ready to see what comes after this just yet.
- Angela'ya anlatmayı düşündüm ama kötü bir erkek zevki vardı ve ben de bundan sonrakileri görmeye hazır değildim.
And, apparently, my plane is never going to land - but let's see what we're going to do about that.
Görünüşe göre uçağım hiç yere inmeyecekmiş bakalım bu konuda ne yapacağız.
What was she up to? I don't know but he's still lying about something.
Bilmiyorum ama O bu konuda hala yalan söylüyor.
They didn't tell me exactly what happened, but they did say it wasn't about Laura and the kids.
Tam olarak ne olduğunu anlatmadılar ama Laura ve çocuklarla ilgisi olmadığını söylediler.
But what do you know about pearl farming?
- İnci çiftçiliğinden ne anlarsın ki?
But what if you didn't know about it and she didn't have any emotional attachment to the guy?
- Peki ya hiç haberin olmasaydı ve adamla herhangi bir duygusal bağı olmasaydı?
But the prophecy isn't what I'm worried about.
- Ama benim endişelendiğim konu kehanet değil ki.
I just noticed on your phone conversations with them, you never talk about me, but I talk about you with my mom all the time, so what do they know about me?
Onlarla konuşurken benden hiç bahsetmediğini fark ettim. Ben anneme seni anlatıp duruyorum. Benim hakkımda ne biliyorlar?
But anyway, thanks for saying what you said to Brad about the commercial.
Neyse, reklamla ilgili Brad'e söylediklerin için teşekkürler.
But by seeing what someone is willing to give up, you can learn a lot about their true desire.
Ama birilerinin vazgeçmeye istekli olduğunu görerek onların gerçek arzuları hakkında bir çok şey öğrenebilirsin.
Well, if he'd been up-front about this whole thing, we wouldn't be having this conversation, but as it is, Hanna has been locked out, and you and I both know what that means.
Baştan beri bu konuda açık olsaydı bu konuşmayı yapmazdık. Ama şu durumda Hanna dışarıda kaldı. İkimiz de bunun anlamını biliyoruz.
Jakes knows about what happened in the Glades, but, um, he doesn't know about, um, you know...
Jakes Glades'te ne olduğunu biliyor ama şeyi bilmiyor, bilirsin...
Look, I don't know what this is about, but I'm busy right now.
Konunun ne olduğunu bilmiyorum. ama şu anda meşgulüm.
but what about us 26
but what about me 45
but what about you 115
but what 850
but whatever 187
but what can i do 75
but what are you doing here 40
but whatever happens 27
but what are you doing 45
but what can we do 24
but what about me 45
but what about you 115
but what 850
but whatever 187
but what can i do 75
but what are you doing here 40
but whatever happens 27
but what are you doing 45
but what can we do 24