English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Can't help

Can't help traducir turco

13,240 traducción paralela
But I can't help fear that you'll fall into an obligation which everyone near you must oppose.
Ancak, çevrendeki herkesin karşı çıkacağı bir zorunluluk içine, istemeden düşmenden korkmuyor değilim.
Well, he's not stupid and he has a great deal to say, but I can't help but look with a certain contempt on the fancies of a heart so doubting the reasonableness of its own emotions.
Eh, aptal değil, ve hakkında söylenecek iyi çok şey var, ama yine de kendi duygularından bile emin olamayan duygusal hayallare kapılmış birini hor görmekten kendimi alamıyorum.
You can help tuck him in.
onu içeri tıkmaya yardım edebilirsin
If you can't help, just say it.
Bana yardımcı olamayacaksan, sadece söyle.
I can't help it.
Durduramıyorum.
We're distracted by our jobs, by simple survival and Jean-Christophe's playlist but we can't help wondering what's happening back home..
Basit hayatta kalma ve Jean Christophe'un çalışma listesini görevimizi yapıyoruz, ancak evde olup biteni merak etmiyoruz..
I'm so sorry. I can't help you with that.
Üzgünüm Size bu konuda yardım edemem.
But these letters from people asking for your help, I can't spare you those.
Ama yardım isteyen insanlardan gelen mektuplardan seni koruyamam.
Now, I don't suppose you can help me with my grandma.
Şimdi sanırım bana anneannem hakkında yardım etmezsin.
I can't help it.
Kendimi durduramıyorum.
And I can't help but to think that the school district is gonna be jumping up and down saying,
Bu konuyu sınıfa taşıyamazsın.
involuntary response in their amygdala they can't help but be afraid of you.
Aslında amigdalalarındaki istemdışı bir tepkime yüzünden senden korkuyorlar.
I can't help you if you don't talk to me, James.
Benimle konuşmazsan sana yardım edemem, James.
I can't help you with that one.
Bu konuda sana yardım edemem.
And I want to help... but I can't if you don't let me.
Ancak bana izin vermezsen yardım edemem.
You just can't help yourself.
Kendine hakim olamıyorsun.
I'm sorry, I can't help you.
Üzgünüm ama yardımcı olamam.
But I can't stay here and help you bury your father and run you off to someplace better.
Ama burada kalamam, babanı gömmene yardım edemem ve seni daha iyi bir yere götüremem.
I've spent my whole life helping people who can't help themselves and what is there to show for it?
Hayatımı çaresiz insanlara yardım ederek geçirdim, karşılığında elime ne geçti?
Control your language or I can't help you.
Çocuklar bir daha söylemeyeceğim. Cümlelerinize dikkat edin yoksa size yardımcı olamam.
We can help you with tacos, but we can't help you with the Mexicali cartel.
Tacos konusunda size yardımcı olabiliriz, Ancak Mexicali karteline yardım edemiyoruz.
- I don't know, can I help you?
- Bilmiyorum, size yardımcı olabilir miyim?
You can't help her.
Ona yardım edemezsin.
Jess, I don't think I can help her.
Jess, ona yardım edebileceğimi düşünmüyorum.
I can't help it.
Elimde değil ki.
Now, he'll help us if I can find out where he is, I don't know.
Şimdi, eğer onu bulursam bize yardım eder. Ama yerini bilmiyorum.
I can't help that.
- Bu acıyı dindiremem.
I can't help thinking about your poor mother and father, they must be...
Üzdüğüm zavallı anne ve babanı düşünmeden edemiyorum.
I can't help you if you don't tell me what is wrong!
Sorunun ne olduğunu söylemessen yardımcı olamam!
"I'm sorry I can't be there to help you through this, Donald,"
" Bunu atlatabilmen için orada olamadığım için üzgünüm
So you won't help a father... to find his daughter... but atleast you can help a daughter reach her father?
Bir babanın kızını bulmasına yardım etmiyorsun... Bari bir kızın babasını bulmasına yardım et!
You can't help me.
Bana yardım edemezsin.
- No, can't help you, buddy.
- Hayır, yardımcı olamam ahbap.
Sorry, can't help you.
- Kusura bakma yardım edemeyiz.
I... I'd really like to help you, but I just don't see how I can.
Size gerçekten yardım etmek isterdim ama ne yapabilirim bilmiyorum.
- I can't help you.
- Sana yardım edemem.
I guess I can't help you, Sergeant.
Sanırım size yardım edemeyeceğim, Komiser.
I can't help but blaming myself for what happened.
Olanlar için kendimi suçlamadan duramıyorum.
I can't have another guy tell us he's gonna help us.
Bize yardım edeceğini söyleyen başka bir adam istemiyorum.
Listen, I'd love to help you guys out, but I can't.
Yardım etmek isterdim ama yapamam.
I can't help but wonder if I'd be better off...
Yardımcı olamam, ama iyi olmanı dileyebilirim.
Those guns can't help you anymore.
O silahlar artık size yardım edemez.
I can't help you.
- Size yardım edemem.
Can't help but notice you're sloping in towards us.
Bize doğru yaklaştığınızı bildirmem gerek.
I don't know how much I can help.
Nasıl yardımcı olabilirim bilmiyorum.
He loves books and paintings like his own flesh, but he can't help parting with a few.
Kitapları ve tabloları canı kadar seviyormuş ama bazılarını da mecburen satıyormuş.
Why can't you help me out a little bit for once instead of dragging'me to the lawyers and the funeral parlor and the morgue?
Beni avukatların ofisine Cenaze evine ve ya morga götüreceğine Neden bir kerede yardımcı omuyorsun?
I can't help you...
Sana yardım edemem...
- I can't help it.
- Kendime engel olamıyorum.
The truth can go to hell because it doesn't help you.
Doğrunun cehenneme kadar yolu var çünkü sana faydası yok.
However... I can't help feeling she's still rather young to marry, to say nothing of the differences in background and in, uh, religion.
Yine de evlenmek için genç olduğunu düşünmeden edemiyorum kültür ve din farklılıklarını saymıyorum bile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]