Can i go in traducir turco
2,532 traducción paralela
- Can I go in?
- İçeri girebilir miyim?
Oh, Howard, I can't believe Bernadette let you go to a fancy party wearing a dickey.
Howard, Bernadette'in böyle bir partiye bu yakayla gitmene izin vermesine inanamıyorum.
I'm hosting the International Pornography Awards. And I have to go get an insurance physical so I can fly into the arena in a penis-shaped parachute.
Uluslararası pornografi ödüllerini sunacağım ve penis şekilli bir paraşütle arenaya inebilmek için gidip bir sağlık kontrolü yaptırmam gerekiyor.
You just have to go here until I can get in good with the senator and get that promotion.
Ben senatörle anlaşıp terfi edene dek bu okula gideceksin.
I can't go back in the house.
Eve geri dönemem.
We should go in now. I'm pretty sure we can bypass the security system.
Güvenlik sistemini atlatabileceğimizi sanıyorum.
If I can't go in there, I'll have to find someone who can go in for me.
Oraya giremiyorsam başkasının benim yerime girmesini sağlarım.
I can't believe the boys get to go up against heroin pushers and arms traffickers and I'm here stuck in the county clerk's office...
Bizimkiler uyuşturucu satıcıları ve silah tüccarları ile ilgilenmeye gitmişken burada kalıp sicil memurluğunda oyalandığıma inanamıyorum.
I can't let you go in there.
Oraya gitmene izin veremem.
I can't go in wearing this yarmulke?
- Evet. - Yarmulkeyle giremez miyim?
I have noticed that white people revere black people in glasses, go out of their way to do stuff for them.
Fark ettim ki beyazlar gözlük takan siyahlara saygı duyuyor, onlar için bir şeyler yapmak için can atıyorlar.
Well, I'm gonna go see if I can find some sucker to try to take me on in darts.
Peki, ben dartta yenebileceğim biri var mı bakmaya gidiyorum.
It just continues to blow me away that you know, 25 years in, I'm... amping as ever to go snowboard.
25 yıldır bu işin içinde olmama rağmen hâlâ bu işi yaparken çok iyi hissediyorum snowboard yapmak için can atıyorum.
I wish Sakurajima goes ba-boom, rumble-rumble and has a gigantic eruption like there's never been before and we can't live here anymore, so the four of us can go back to living together in Osaka
Ben Sakurajima'nın "bam bam, gruu-gruu" olmasını yani daha önce hiç olmamış şekilde patlamasını artık kimse burada yaşayamayacağı için de ailemin yeniden bir arada Osaka'da yaşamasını diliyorum.
Now, with Chance and Guerrero working the inside, I'm gonna go down to the truck stop, see if I can find some evidence that maybe balls their asses out in case they come up empty-handed. Okay.
Chance ve Guerrero içeriden çalışıyor ben de kamyon durağında gidip onların bir şey bulamama ihtimaline karşın, onları oradan çıkarmak için delil arayacağım.
But I can't just go storming in stirring up a hornet's nest without sufficient evidence.
Ciddi kanıtlar olmadan öylece oraya gidip dağıtamam orayı.
You may enjoy being my hammer out on the street, but don't let it go to your head, because as much as I might hate to do it, I can always put you back in the toolbox.
Sokakta beni temsil etmek hoşuna gidiyor olabilir ama fazla abartma çünkü ne kadar istemesem de seni eski yerine tıkabilirim.
I was just under the impression that a bar is like a church, a place where a guy can go to be left alone and think in peace.
Benim düşünceme göre barlar, kiliselere benzer. Adam, boş bir yer bulur ve sessizce oturur, hiç kimse de onu rahatsız etmez.
Not unless I can go in a dinner coat.
Smokin giymezsem olmaz.
I'm sorry, cutie, you can't go In.
Üzgünüm cici kız, sen giremezsin.
I haven't even smoked weed in two days, and I can go a couple more without any problem.
İki gündür ot kullanmıyorum, ve sorunsuz birkaç gün daha gidebilirim.
If you don't mind, I can't go in. Not yet.
- İzin verirseniz, ben odasına giremiyorum henüz.
So I can go home in the night bus...
Böylece gece otobüsüyle evime gidebilirim...
- I can't go in there.
- Oraya giremem ben.
I mean, he can go from zero to infinity in no second flat.
O hiçbir şey olmamışçasına yaşantısına kaldığı yerden devam edebiliyor.
Ifyou spend the night in jail, I can't go home.
Bu da ne demek oluyor?
- I can't let you go in there.
- İçeri girmene izin veremem.
Where did you go when I was interrogating the witnesses in Can 91?
Can 91'de görgü tanıklarını sorgularken neredeydin?
So what I can do is I can go to the shed and if they see me or if I'm in any trouble, I'll scream.
Yani neyapmalıyız kulubeye gitmeliyim bence Ve eğer beni görürlerse yada başım belaya girerse bagırırım
I realized that I am a problem and that I never should have come so you can just go to New Orleans with everybody else in your posse and just have fun or whatever. I don't even care anymore.
Bir sorun olduğumu ve hiç gelmemem gerektiğini fark ettim böylece ekibindeki herkesle New Orleans'a gidebilirsin eğlenebilirsin ya da ne olursa artık.
You're afraid of what I do because I help people with their problems, but I can't do it unless they admit that they have problems in the first place, and that's just somewhere you won't go!
Yaptığım işlerden korkuyorsun çünkü ben insanlara sorunlarında yardımcı oluyorum. ... ama insanlar en başta sorunları olduğunu kabul etmezlerse onlara yardım edemem ki bu da senin pek yapacağın bir şey değil!
But one can turn into twenty in a heartbeat, so I better go talk to him, tell him why I'm here with a pirate.
Ama bir anda 20 kişi olabilirler. Onunla konuşsam iyi olur. Ona neden bir korsanla geldiğimi anlatayım.
It sounds stupid, but one mil here, one mil there, which is nothing, you go out and you come in and go, "I can't ride it."
Aptalca geliyor ama bir milimlik farklar çok önemsiz gelebilir ama piste çıktığınızda süremezsiniz.
- I can't go in there.
- Oraya giremem.
I can't go to the guest house in this condition, Kush.
Ben bu durumda konuk evine gidemem, Kush.
♪ Just say a prayer that it goin'get done ♪ ♪ Go ahead, go way low ♪ ♪ Where I can do no harm ♪
â ™ ª Just say a prayer that it goin'get done â ™ ª â ™ ª Go ahead, go way low â ™ ª â ™ ª Where I can do no harm â ™ ª â ™ ª Go ahead, go way low in my honey lovin'arms â ™ ª
I've got some ideas. We can go in first and...
Şöyle başlayabiliriz..
I guess what I'm saying is, when in doubt, you can't go wrong with a speaker that looks like a rock.
Yani diyeceğim o ki, kaya şeklindeki bir hoparlör ile hesabınız her daim tutar.
You can fuck around, in which case I kill you ; you can go for that gun on the desk and I kill you ; or you can just give me the diamonds and I'll let you disappear.
... kaçmaya kalabilirsin ki bu durumda öldürürüm seni ; masanın üzerindeki silaha davranabilirsin ve seni öldürürüm ; ya da bana elmasları verirsin ben de seni ortadan kaybederim.
In the beginning, not so much, but after everything I know now, how can I go back to my old life?
çok olmadı başlayalı, sonra her şeyi biliyorum, ben nasıl eski hayatıma dönerim?
Needless to say, given the open-investigation exclusion in the public records law, I can't go much further, but you all can.
Biliyorsunuz, Resmi Kayıtlar Yasası'ndaki açık soruşturma dosyası maddesi yüzünden daha ileri gidemiyorum.
I'll be ready to go as Kelly Bryan, prepped to answer any questions on my background that rech can give me.
Kelly Bryan olarak gitmeye hazır olacağım. Rech'in geçmişimle ilgili her türlü sorusuna hazırım.
If we stay through the weekend, I can go to Nash's party.
Bu hafta sonu kalırsak Nash'in partisine gidebilirim.
Um, I'm gonna go set up, but I'm gonna leave everything here for you, and you can just let yourself in and do your thang. Really hope to see ya, all right.
Gidip yarışmadaki hazırlıkları yapacağım ama gerekli olan her şeyi senin için burada bırakıyorum içeri girip sihrini gerçekleştirebilirsin.
I mean, there's no universe in which you can go after a man's girlfriend when he's lying motionless in a hospital bed.
Yani, bir adam hastanede hareketsiz yatıyorken kız arkadaşına sarkabileceğin bir dünya yok.
I know he's your friend but you can't go in.
Biliyorum arkadaşın ; ama içeri giremezsin.
You know, I know it's a lot to ask... but is there any way that I can go in there for like half a second?
Biliyorum, çok şey istiyorum ama içeri yarım saniyeliğine girip bakmak için şansım var mı?
I can not go there without. Along with my gun in hand
Yoksa bşey yapamam
I can't control what Lacey sees or what she likes any more than I can control you when you go mouthing off to a suspect in a homicide.
Lacey'in neyi gördüğü veya neyi sevdiğini kontrol edemem senin bir cinayette şüpheliye gidip dalaşmanı kontrol edemediğim gibi.
I got two dead bodies in that truck, and I can easily go for the trifecta.
Şu gördüğün kamyonda iki leşim var. Hat-trick yapmaktan da hiç çekinmem.
I want a part of my life where I can say, "I'm in the car, " driving my car where I want to go. " Not sitting and going...
Bir kenarda oturup biriyle bir konu hakkında konuşmak yerine hayatımın bir döneminde kendi arabamı kullanmak istemiştim.
can i ask you something 847
can i help you 3179
can i call you back 206
can i ask you a question 620
can i see you 43
can i go to the bathroom 24
can i come 228
can i come in 862
can i get you something to drink 121
can i come over 34
can i help you 3179
can i call you back 206
can i ask you a question 620
can i see you 43
can i go to the bathroom 24
can i come 228
can i come in 862
can i get you something to drink 121
can i come over 34
can i tell you something 197
can i get you anything 321
can i trust you 126
can i 1769
can i see it 212
can i talk to you 554
can it 278
can i come with you 95
can i go now 288
can i get you something 190
can i get you anything 321
can i trust you 126
can i 1769
can i see it 212
can i talk to you 554
can it 278
can i come with you 95
can i go now 288
can i get you something 190