English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Can you believe it

Can you believe it traducir turco

3,103 traducción paralela
Can you believe it, coach?
İnanabiliyor musun koç?
Can you believe it?
İnanabiliyor musun?
Can you believe it - 17?
İnanabiliyor musun, 17?
Can you believe it?
İnanabiliyor musun.?
Can you believe it?
Buna inanabiliyor musunuz?
Can you believe it?
- Buna inanabiliyor musun?
Can you believe it?
İnanabiliyor musunuz?
Can you believe it's been six years?
Altı yıl geçtiğine inanabiliyor musun?
- Can you believe it? - No!
Temmuz'un 4ünde görüşürüz!
Can you believe it? She's a rocket scientist.
Akıl küpü olduğuna inanabiliyor musun?
Hey, Pete. Can you believe it?
İnanabiliyor musun, Pete?
- CAN YOU BELIEVE IT?
- İnanabiliyor musun?
She tried to hit on me, can you believe it?
Bana asılmaya çalıştı, inanabiliyor musun?
Can you believe it's almost our 2-week anniversary?
İki haftadır çıktığımıza inanabiliyor musun?
come on, go can you believe it?
Hadi gidelim Döndüler.. döndüler Hep seni buluyorlar
I can't believe you did all this. It's amazing.
Tüm bunları ayarladığına inanamıyorum.
It's dumb and I can't believe you guys are supporting it.
Aptalca ve sizin de bunu desteklemenize inanamıyorum.
Oh, my God, I can't believe you're getting it wrong.
Aman Tanrım. Bunu yanlış anladığına inanamıyorum.
It was one of those times where you.. Just can't believe what you see before your eyes.
Gözünüzle görmeden inanamayacağınız anlardan biriydi.
I can't believe it's really you.
Burada olduğuna gerçekten inanamıyorum.
I can't believe you punched it afterwards.
Ben daha sonra yumruklamanı hiç anlamadım.
You know, I still can't believe you bought this thing without clearing it with Molly.
Biliyor musun Molly ile anlaşmadan bunu aldığına inanamıyorum.
I believe you, but I think you know what happened, and I can make a case that you were part of it.
Sana inanıyorum, ama neler olduğunu bildiğini düşünüyorum, senin de bir parçası olduğun bu davada delil olarak göstermek istiyorum.
( Sighs ) I can't believe you made it back here in one piece.
Buraya tek parca halinde dondugume inanamiyorum.
I, uh, ran into Altman, and she told me what you were up to this morning. And I swear, I can't believe it.
Altman'la karşılaştım, bana bu sabah bunu yaptığınızı söyledi de yemin ederim kulaklarıma inanamadım.
I can't believe you didn't bloody mention it.
Bana bundan bahsetmediğine inanamıyorum.
I find it hard to believe that Elyan would think ill of me, but you can't trust anyone.
Elyan'ın beni öldürmeyi düşündüğüne inanmak zor ama hiç kimseye güvenemem.
It's my own fault if you can't believe me now.
Bana şu anda inanmıyorsanız bu benim hatam.
What do you mean you can't believe it?
Ne demek inanamıyorum?
I can't believe you want to return it.
Bunları iade etmek istediğine inanamıyorum.
I can't believe it took you five years to say that.
Bunu söylemenin beş yılını aldığına inanamıyorum.
I'll probably believe it. How can you know?
Nereden biliyorsun?
Can you believe I forgot it?
Unuttum inanır mısın?
The more you keep insisting, the more I can't believe it.
Bunu söyleyip duruyorsun ama sana inanmıyorum.
I can't do anything about it even if you don't believe me, but it's the truth.
Bana inanmasan da, elimden bir şey gelmez ama gerçek bu.
- I can't believe you did it.
- Bunu yaptığına inanamıyorum.
It's so beautiful. I can't believe you wrote that.
O kadar güzel ki Yazmış olduğuna inanamıyorum.
I can't believe it's you.
Sen olduğuna inanamıyorum.
Can't believe I'm having a baby and it's not with you.
Bir bebeğim olacağına inanamıyorum. Üstelik senden değil.
It involves El Niño, if you can believe that.
Bunun nedeni El Nino, inanabiliyor musun?
I find it quite difficult to comprehend, or more to the point, believe, that you believe, sir, that time travel hypnosis therapy can bring world peace and cure cancer.
Şunu anlamakta biraz zorlandım ; veya bu noktada, inanç, sizin inandığınız şey, efendim, bu zaman yolculuğu hipnoz teorisi dünya barışını sağlayabilir ve kanseri yenebilir öyle mi.
Can you believe what's in these pepperonis? It's revolting. Oh, God.
Bu peperoninin içindekilere inanabiliyor musunuz?
- I can't believe it was you!
- Sen olduğuna inanamıyorum!
I still can't believe you ordered Chinese in this place. It's really good.
- Hâlâ buradan Çin yemegi siparisi verdigine inanamiyorum.
I can't believe it's you.
O sana olduğuna inanamıyorum.
I just believe you can make any dream come true if you're willing to work hard enough to get it.
Ben sadece eğer gerçekleştirmek için yeterince çabalarsan, her hayalin gerçekleşebileceğine inanıyorum.
Oh, my God, I can't believe you did it!
Tanrı'm, yaptığına inanamıyorum!
You read it? I can't believe it.
- Sen okudun mu?
No no, if you don't believe me, you can look it up. It's on the internet.
Hayır, bana inanmıyorsan, kendin araştırabilirsin.
I can't believe you made it.
Bunu başardığına inanamıyorum.
If you can believe it, you actually remind me a little bit of myself.
Eğer buna inanabilirsen, bana biraz kendimi hatırlatıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]