English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Can you hear that

Can you hear that traducir turco

1,062 traducción paralela
Can you hear that engine?
Motorun sesini duyuyor musunuz?
Can you hear that?
Bunu duyuyor musun?
Can you hear that?
Duyuyor musun?
Can you hear that ticking?
Sesi duydun mu?
Can you hear that?
Duyuyor musunuz?
Can you hear that?
Duydunuz mu?
Can you hear that?
Duyabiliyor musun?
"Can you hear that?"
Duyabiliyor musun?
- Can you hear that?
- Duyabiliyor musun?
Can you hear that?
Bunu duyuyormusun?
- Can you hear that?
- Bunu duydun mu?
It hurts to hear that when you're sensitive.
Eğer hassas biriyseniz bu sizin canınızı yakar.
They can't hear that we told you or they'll kill us.
Size haber verdiğimizi duymasınlar sonra bizi yaşatmazlar.
This is so that you can hear the bell so you know in a moment when I ring the bell!
Bunu... çaldım, yangın alarmına bastığımda... anlayın diye!
- Tell me you can't hear that.
- Şimdi de duymadığını söyle bakalım.
Tell me that you can hear me.
Bana beni duyabildiğini söyle.
If you ever hear that voice coming out of me can I want you turn this on.
Eğer benden duyduğun sesi yine çıkarırsam kaydedermisin? .
I can't say how happy Mrs. Steensma and I were to hear that you are well and recuperating.
Ben ve Bayan Steensma tekrar sağlığınıza kavuştuğunuzu duyduğumuza ne kadar sevindik, anlatamam.
Can't you hear that applause?
Alkışları duymuyor musunuz?
Tell her that l- - She can hear you.
Ona söyle, ben- -
- How can you hear in that wind?
- Bu rüzgarda nasıl duydun?
Can't trust nobody. Did you hear all that? - Yeah.
Kimseye güvenilmez, dediğini duydunuz mu?
I can make any ship work! You hear that, ship?
Duydun mu, gemi?
He can't see or hear anything beyond that, not even you.
Onun dışında, sen dahil, hiç bir şeyi göremez ya da duyamaz.
Well, that's real good to hear, KITT, because I don't want to hear another peep out of you until I can get a call off to Devon.
İsteklerini reddetmek için programlanmadım. Bunu duymak çok güzel, Kitt. Çünkü Devon arayana kadar çıt çıkarmanı istemiyorum.
Can't you hear that planet?
Şu gezegeni duymuyor musun?
I'm here in the hope that you can hear me.
Beni duyabileceğin ümidiyle buradayım.
I know that you can hear me even if you don't come in.
Cevap vermesen de beni duyduğunu biliyorum.
Now, you can hear the paper rustling and that's in your favor because a 1 5-month-old child doesn't know that sound travels.
Bu iyidir. On beş aylık bir çocuğun, sesin yayılmasından haberi yoktur.
Yell out so that all the cinema can hear you.
Bağırın ki tüm sinema salonu duysun.
That sound... that you can hear is a mating call
Sesi duyuyor musun? Özel birşey anlamında. Çiftleşme çağrısı.
One thing you can be sure of, Daryl, is that, somewhere, somebody is looking for you and we'll hear from them.
Bir şeyden emin olabilirsin Daryl. Bir yerlerde, birileri seni arıyor. Ve onlardan haber alacağız.
Supposing you want to hear Jack Benny, see. But you can't be home at that hour.
Jack Benny'i dinlemek istediğini düşün ama o saatte evde değilsin.
It's wonderful that all you there at home can hear this.
Bunu evlerinde dinleyebilenler için ne büyük mutluluk.
( stammering ) Yeah, well, that's really good to hear, but you guys can't really fight bad guys with us.
Evet, şey bunu duymak gerçekten güzel ama siz bizimle birlikte kötü adamlarla savaşamazsınız.
Listen to me. I don't want to hear that from you. You can.
Dinle beni senden böyle şeyler duymak istemiyorum.Sen Yaptın!
It's an image that only you can see and hear.
Yalnızca senin görüp duyabileceğin bir görüntü.
You hear that Meg? If you don't eat pretty soon, we'll have to stick a needle in your arm and that will hurt.
Eğer hemen yemek yemezsen, koluna bir iğne batıracağız ve bu da canını yakacak.
You know, you really should listen to Clarke sing, or is it that you can only hear your own music?
Ve sen Clarke'ı şarkı söylerken dinlemelisin. Yoksa sadece kendi müziğini mi duyabiliyorsun?
Can't you hear that?
Bunu duymuyor musun?
Then if there's any way... if there's any way in the world that you can hear my right now.
Eğer varsa... şu anda sana sesimi duyurabilmemin bir yolu varsa...
On entertainment channel 3 you can hear music from that group "Gene Ryack and the Redemption!"
Yayınımızın üçüncü kanalında ünlü Rock'n Roll guruplarından "Gene Ryack ve Kurtarma" yı dinleyebilirsiniz.
But that gives you no reason, do you hear me, no reason to tell me that I can't be a mother to my son.
Ama bu sana hiçbir, tekrar ediyorum, hiçbir şekilde oğluma anne olamayacağımı söyleme hakkı vermez.
You don't find that out until the second hour when you can't hear anyone.
Ancak iki saat sonra, kimseyi duyamadığınızda bunun farkına varırsınız.
That's awful. I can barely hear you.
- Seni duyamıyorum, tatlım.
We were wondering whether you aerospace people... might want to lay on a luncheon so that you can hear his views.
Acaba siz uzay endüstrisindekiler fikirlerini duymak için bir yemek vermeyi düşünmez misiniz?
I can hear from that that you wish us Godspeed.
Anladığım kadarıyla çabuk olmamızı istiyorsunuz.
Can you hear that?
Duydun mu? Gail.
I hear that you can fight.
Dövüşebildiğini duydum.
If you find that I can't hear clearly, remind me at once
Eğer benim tam anlamıyla duyamadığımı anlarsanız beni uyarın.
But some of you have rung me and let me know that you loved him, which I know he would have been thrilled to hear.
Ama bazılarınız beni aradı ve onu çok sevdiğinizi söyledi ki bunları duymak için can atacağını biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]