Can you see it traducir turco
6,637 traducción paralela
- Can you see it?
- Görüyor musun?
Can you see it, Mr Banks?
Onu görebiliyor musunuz, Bay Banks?
And farther on, there is a steamer can you see it?
Ve daha ileride, görebiliyor musunuz?
Can you see it?
Hissedebiliyor musun?
I can see you're busy, sir, so I'll just jump right to it and...
Meşgul olduğunuzu görüyorum, bu yüzden doğrudan konuya gireceğim.
When you're in the desert can you see a mirage when it's snowing?
Peki çölde kar yağarken nasıl serap görülür.
You can see it from, like, 30 miles.
48 kilometre civarından görülebiliyormuş.
And I know you can see it.
Bunu görebildiğini biliyorum.
You know what, you can take a last look at this face, because it's the last time you're gonna see it.
Bu surata son kez bak, çünkü son görüşün olacak.
That's just one frame from it, but you can see the whole thing if you want.
Çok kısa bir sahne var ama istersen her şeyi apaçık görebilirsin.
You can't see this, but it's a file from Georgetown Hospital.
Bunu göremezsin ama bu, Georgetown Hastanesinden bir dosya.
Don't see how, if you're the only one who can smell it.
Nasıl oluyor anlamıyorum, kokuyu bir sen alıyorsun.
I can't tell you how good it is to see you all again.
Sizleri yeniden görmek ne kadar güzel anlatamam.
You can't see his face, and it looks like he's walking past the van, yet he never exits frame.
Yüzü gözükmüyor ve görünen o ki, minibüsü geçiyor, ve hiç görüntü vermiyor.
Can you see who it is?
Kim olduğunu görebiliyor musun?
I can guide you through it, but you need to see it the way I do, through my eyes.
Sana önderlik edebilirim ama benim gördüğüm şekilde benim gözlerimden bakmalısın.
Well, you can make it up to me. We'll see about that.
Göreceğiz bakalım.
I can't tell you what a joy it is to see the family gathered around the table like this.
Aileyi böyle masada bir arada görmek ne kadar eğlenceli.
It's almost impossible to hide the history trace. Which means that you can't just change the results without people being able to see that they were changed.
Geçmişin izini saklamak neredeyse imkansız,... bu da değiştirilmiş sonuçları görebilen insanlar olmadan değiştiremezsin demek.
But it's just a page, where it's lists and lists of drone feeds in all these different countries, under all these different code names, and you can just click on which one you want to see.
Bir sayfada, farklı ülkelerde görev yapan İHA videoları listesini görürsün. Ve tüm o farklı kod isimler altında görmek istediğin birine tıklayabilirsin.
That t-shirt is way cool, and if you can't see it, this seminar is so not worth the $ 1,000 I paid.
Bu tişört çok havalı ve siz bunu göremiyorsanız bu seminer ödediğim 1000 dolara değmiyor demektir.
Well, I've been a little focused on magic bubble duty, and as you can see by the lack of magic in Mystic Falls, it's a spectacular fail of a mission, and now you're telling me that this whole time
Ben büyü işlerine odaklanmakla meşguldüm. Mystic Falls üzerindeki büyü yokluğundan da anlaşılacağı üzere inanılmaz bir başarısızlıkla sonuçlandı.
I can see it all over you.
Her halinden belli oluyor.
Evie, if it won't kill you to work faster, there are hundreds of photos in my head that I can mentally see but you're not taking.
Evie, biraz acele etsen diyorum. Zihnimde canlandırabildiğim ama senin çekmediğin yüzlerce fotoğraf var.
If the defendant is okay with it, and you two can be mature in the courtroom, then I see no reason why we can't proceed.
Eğer davalı onaylıyorsa ve sizde mahkeme salonunda adam gibi davranacaksanız böyle devam etmememiz için hiç bir sebep göremiyorum.
After a while, it's all you can see.
Bir süre sonra, görebildiğin tek şey o oluyor.
It's a one-way mirror, so you can see me, but I can't see you.
Bu bir tek taraflı ayna, yani siz beni görebilirsiniz ama ben sizi göremem.
It can't see you?
- Seni göremiyor mu?
You can see it already is having a negative effect.
Hâlâ negatif bir takım etkileri olduğunu görebilirsiniz.
I can see it now... it's not that you don't care, it's that you can't care about anybody and do what you do.
Anlıyorum artık, umursamadığından değil kimseyi umursayamadığından ve işini yaptığından ötürü.
And now Stan is so consumed by the shit by you've been pushing that he can't even see through it!
Ve Stan şu anda, senin bokun yüzünden gerçekleri göremeyecek kadar bitik durumda.
I mean, you can come and go as you please, I suppose, and maybe see what's up with the U.P.S. girl who's always asking if you work out, or - - it's great because we have the rare opportunity
Yani istediği saatte evden çıkıp eve gelebilir. Sürekli spor yapıp yapmadığını soran UPS kızlarından iş çıkar mı görür belki... Harika olmasının sebebi, yeni komşularımızı seçebilme imkânımızın olması.
See if you can pry it open just a little more.
Biraz daha kaldırabilirsen bakıyorum.
Why can't you see it's a good thing?
Neden iyi bir şey olduğunu göremiyorsun?
I can see why you'd like it.
- Senin neden bunu beğendiğini anlayabiliyorum.
See what you can dig up to battle it.
Bununla mücadele etmek için neleri eşeleyebilirsin bir bak.
You can get it, and then you can go. I see my camera.
Kameramı görüyorum.
I can see it. And you know they all love you.
Hepsinin sizi ne kadar sevfiğini biliyorsunuz.
You see a face, you just can't place it?
Bir yüz görürsün, tanıyamazsın.
I can see that you want to kill me... And I'm sure that your reasons are sound, but if I may ask one favor of you, make it quick.
Beni öldürmek istediğini görebiliyorum eminim geçerli sebeplerin de vardır ama yine de senden bir şey istiyorum hızlı olsun.
You can't see past them, and neither will a jury if you don't get it under control.
Kontrol altına almazsan, geçemezsin jüri de geçemez.
No, don't "see what you can do." Do it.
Hayır. Ne yapabileceğine bir bakma. Yap.
Take it to the postal inspection service. See what you can find out.
Posta araştırma servisine götürün de bakalım neler çıkacak altından.
You know, I just don't think it's a good idea to have Haven's most wanted riding shot gun where everyone can see her.
Haven'ın en çok aranan suçlusunun ön koltukta oturmasının iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
You can see what a physical experience it must be - not only the re-entry, which is, you know, ONLY an hour and it probably pulls four or five g, but after living on the space station for six months, to feel Earth's gravity,
Bunun nasıl bir fiziksel tecrübe olabileceğini görebilirsiniz - sadece geri dönüş değil, biliyorsunuz, sadece bir saat oldu ve büyük ihtimalle 4 ya da 5 G yediler, fakat uzayda 6 ay yaşayıp Dünya'nın yerçekimini, bu soğuk havayı tekrar hissetmek, hmmm, bu...
And the skies are so crystal clear here that you can see why they did it.
Gökyüzü burada o kadar belirgin ki bunu neden yaptıklarını anlıyorsunuz.
You see that legacy everywhere - the buildings are spectacular, you can only imagine what it must have been like in its heyday.
Bunun izlerini her yerde görüyorsunuz, binalar tek kelimeyle muhteşem. En parlak döneminde nasıl göründüğünü az çok hayal edebilirsiniz.
In any event, you can see why I find it necessary to circumscribe a razor-sharp cone of silence.
Her durumda neden bir sessizlik çemberi oluşturmam gerektiğini anlayabilirsin.
Stay hidden, I'll see if I can draw it away from you.
- Saklan, sizden uzaklaştırabilir miyim bir bakayım.
- Can you see who it is?
- Kim olduğunu görüyor musun?
But it's hard to grab them when you can't see them.
Ama görmeden onları yakalamak zor.
can you speak english 16
can you swim 39
can you hear me 3134
can you 2490
can you tell me your name 66
can you do me a favor 162
can you talk 121
can you help me 410
can you see 147
can you keep a secret 141
can you swim 39
can you hear me 3134
can you 2490
can you tell me your name 66
can you do me a favor 162
can you talk 121
can you help me 410
can you see 147
can you keep a secret 141