Come in traducir turco
84,201 traducción paralela
Betty hasn't come in tonight, has she?
Betty bu gece gelmedi değil mi?
Can we please come in and talk it over?
Bunu içeri geçip konuşabilir miyiz?
How dare you come in here and spill those lies?
Buraya gelip bu yalanları söylemeye nasıl cüret edersin?
She'd always come in with some Pinterest board.
Hep bir Pinterest tahtasıyla gelirdi.
Okay, so when she did come in, did she ever confide in you?
Tamam, içeri geldiğinde sana güvenmiş miydi?
Somebody called me, told me not to come in.
Birisi beni arayıp gelmememi söyledi.
You don't come in here, start movin all my furniture around, tellin'me how to do my job.
Buraya benim eşyalarımı taşıyıp işimi nasıl yapacağımı söylemeye gelmedin.
Can I come in?
Gelebilir miyim?
Come in.
Gelsene.
Come in.
- İçeri gelsene.
May I come in?
İçeri gelebilir miyim?
- Can I come in?
- Girebilir miyim?
Come in.
Gir.
Come in.
İçeri gel.
Like, if you come into contact with too much, you'll break out in hives.
Sanki, çok fazla temasa girersen, kurdeşen çıkaracakmışsın gibi.
Can I come in?
İçeri girebilir miyim?
Can I come in?
İçeriye girebilir miyim?
Let us come in first, meet Judge sir.
Bırak önce içeri girelim, Hakim beyle görüşelim.
Come in to report his labourer not turned up this morning.
Bu sabah işe gitmeyen bir amele varmış
- Come in.
- İçeri gel.
Yeah? I mean, you think you can just come in here unannounced and rattle some cages, and someone's gonna admit to skimming?
Önceden haber etmeden bir anda çıkagelip gözdağı veriyor ve birimizin para tırtıkladığını itiraf edeceğini mi sanıyorsun?
And who else is gonna come waltzing in?
Başka kimler böyle kolayca gelecekler?
An action that, though none of us knew it at the time, would have terrible consequences in the weeks to come...
O zamanlar bilmesek de, bu hareketin ilerleyen haftalarda korkunç sonuçları olacaktı.
I bought tickets for all the guys at work to come see you in the Variety Show.
Hey, sadece sana haber vermek istedim işte olan tüm çocuklara seni Variety Show'da görmek için bilet aldım.
Oh, we'll come meet you in a second.
Birazdan yanına geleceğiz.
Hey, Dakota, Dylan... come be in love over here.
Dakota, Dylan, gelip burada sevgili olun.
We need to know so we can make a plan in case it doesn't come through.
Burs çıkmaması ihtimaline karşı bir plan yapmak için bilmemiz gerekiyor.
Come on in!
İçeri gir!
Get in there! Come on!
- Gel bakalım, hadi!
I'll come back, see when you's ready to put something in your stomach.
Bir şeyler yemeye hazır mısın diye bakmaya geleceğim.
Come on in.
Gel.
Hey, I thought I saw you come in.
İçeri girdiğini gördüm.
I was just closing up, but come on in.
Tam kapatıyordum ama buyurun gelin.
If this goes well, in the morning, you can come back, keep me company.
Bu iyi giderse sabah gelip yanımda bulunabilirsin.
Come on, they got the new Borns LP in the back.
Hadi, arkada yeni bir plak var.
You know, that's why I asked you to come over here, because I keep checking in on her to make sure that she doesn't hurt herself.
Kendine zarar vermediğinden emin olmak için. Hep onu kontrol ettiğimden buraya gelmeni istedim.
Look, I'm just doing double duty, girlfriending in the day time, vigilante'ing at night, unless I come home from vigilante'ing and I want to do some girlfriending.
Bak, ben sadece çifte görev yapıyorum. .. Gündüz kız arkadaşı...
Come on in.
İçeri gel.
For 12 years, Holden Matthews has laid at county hospital in one of the longest reported comas in history, and today that streak has finally come to an end.
12 yıl boyunca, Holden Matthews devlet hastanesinde yattı, 37 00 : 01 : 43,603 - - 00 : 01 : 45,938 tarihin en uzun süren komalarından birinde. Ve bugün o yol nihayete erdi.
Well, come on in, sleepyhead.
Gel bakalım seni uykucu.
Dearly beloved, we've come together in presence of God to witness and bless the joining of Henry and Jenifer in holy matrimony.
Sevgili dostlar, bugün hep birlikte tanrının huzuruna... Henry ve Jenifer'ın kutsal evlilik bağıyla bağlanmasına şahitlik etmek için geldik.
You come late at night... and always in a hurry in the morning.
Gece geç geldin ve sabah aceleyle çıkıyorsun.
Why didn't you come back with us in the train?
Neden trenle bizimle dönmedin?
What will we do when brother and sister-in-law come here?
Abimm ve yengem buraya gelince ne yapacağız?
I was going to come on to the wireless, or the radio, as we tend to call it nowadays, because one of the people you've been complaining about in fact, you've actually called for his record to be banned from the airwaves,
Ben de o konuya gelecektim kablosuz veya radyo Son günlerde bu çağrıya biz de ilgiliyiz.. .. Çünkü siz bu konudan şikayetçi olan birisisiniz. Nick Wilding'in kaydının radyodan yasaklanması için çağrı yaptınız.
Have you any idea where Nick might have come by this LSD?
Nick'in bu LSD'yi nereden almış olabileceği hakkında bir fikriniz var mı?
So you can understand that we're interested in how come you are still alive then?
Bu yüzden nasıl hâlâ hayatta olduğunu merak etmemizin sebebini anlayabilirsin.
Come on, we can go in here.
Haydi, şuraya girebiliriz.
Yeah. Hey, come on in, meet the Hunkins.
Gel de Hunkinler ile tanış.
You... you can't just have it wired here, and then come by the bank and withdraw it. Not in cash. Whoa, whoa!
Havale ile gönderip sonra da bankaya gelip çekemezsiniz.
Come on, get in.
- Haydi, bin bakalım.
come inside 424
come in please 35
come into my office 36
come in and sit down 23
come in here 216
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
come in please 35
come into my office 36
come in and sit down 23
come in here 216
ines 33
in fact 10253
internet 115
india 252
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
indeed 4544
instant 24
international 47
intel 28
interpol 81
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
intel 28
interpol 81
independence 32
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17