Come on through traducir turco
683 traducción paralela
Come on through here.
Geçin haydi.
Come on, pull them through.
Hadi, çekip çıkarın.
Come on, all the way through.
Haydi, sonuna kadar.
All right, guard, you take it through there. Come on, you follow me.
Sen şurayı kontrol et, sen de beni takip et.
Come on, come through here. I'll take care of you.
Gelin, böyle gelin de ilgileneyim sizinle.
♪ Come on, say we'll never be through ♪
"Hadi Hiç bitirmeyeceğimizi söyle"
Come on, let's get our baggage through the customs. - That's one thing I won't have to worry about...
Haydi, bavullarımızı gümrükten geçirelim.
[Singing] We come home, we come home some of us are gone some of us are lost but we are friends our blood is on the earth together someday, someday we shall meet again farewell and then at quarter to 6 in the morning on november 7th, 1936 18 years later, 500 of us Germans were walking through the Madrid streets on our way to fight the fascist swine along the Manzanares river.
Eve geldik, eve geldik bazılarımız yok bazılarımız kayıp ama bizler dostuz kanımız toprağa birlikte aktı birgün, birgün tekrar kavuşacağız Veda ve sonra 7 Kasım 1936'da sabah saat altıya çeyrek kala 18 yıl sonra, bizim taraftan 500 tane Alman Madrid sokaklarında yolumuzdaki faşist domuzlarla savaşmak için Manzanares Nehri Boyunca yürüyorlar.
I usually come in through the front door, big as life.
Dinle. Genellikle ön kapıdan girmeye alışığım.
Leaving the front reception room we come into the main hall where Doctor Johnson was in the habit of passing through to have his meager meals in the dining room opposite.
Ön kabul odasından ayrıldıktan sonra ana salona geliyoruz. Doktor Johnson'ın adeti karşı taraftaki yemek odasında mütevazi yemeğini yemek üzere buradan geçmekti.
Please come in through the main door.
Lütfen ön kapıdan gir.
Come on, there! Come on, let me through there!
oradan geçeyim!
Come on, now, or you'll get it through a tube.
Ye haydi, yoksa huniyle yedirecekler.
And when I come back it'll be through the front door, Julia.
Ve geri döndüğümde ön kapıdan gireceğim Julia.
Come on! Bailey's just come through!
Bailey gelmek üzeredir.
You sure you want to go through with this? Come on!
Bunu tekrar etmek istediğine emin misin?
Your men will lay down their arms and come through the pass on foot.
Adamların silahlarını bırakacak ve geçitten yaya olarak gelecekler.
The gold they want is on the eastbound stage... but it doesn't come through here until tomorrow.
İstedikleri altın doğuya giden arabada. Ama yarına kadar buradan geçmez.
Come on. We're through fooling with you.
Haydi, bizi brakıp nereye kaçıyrdun.
Come on, we'll get out through here.
Gel şuradan çıkalım.
I'm through with running. Come on, boy.
Kaçmaktan yoruldum, hadi evlat.
If your brother doesn't come through, we keep on hitchhiking.
Eğer kardeşin gelmezse otostop çekmeye devam ederiz.
We go out to the left, and we come back through Post Six on the right.
Sola doğru çıkacağız ve sağdaki 6 nolu mevkiden geri döneceğiz. - 6ncı mevkide her şey yolunda mı?
Come on, over your head, put your arm through.
Haydi, başından aşağıya, kolunu geçir.
Come on R. bring that through now, we've got a suprise for you Joe.
Hadi R. getir bakalım, senin için bir süprizimiz var Joe.
Through the centuries, women, influenced by Cinderella, have waited for their Prince Charmings to come galloping out of the wild blue yonder on white horses to claim their hands in marriage.
Yüzyıllar boyunca Sindirella'dan etkilenen kadınlar, beyaz atı üzerinde ufuklardan prenslerinin gelmesini bekledi. Onlarla evlenmek için.
Come on. Through here, the door on the left.
Gelin size göstereyim, şuradan girin, merdivenlerden inince soldan ilk kapı.
Come on, one more trip and we're through.
Hadi bir tur daha yapıp bitiriyoruz.
Come on, go run through the house!
Hadi, evin her köşesini dolaş!
If he doesn't come through with that question, I'll fall right on my typographical face.
O soruyu sormazsa, fotoğraflık yüz ifademi takınmam gerekecek.
Oh, the next time I come through town on my way from Vegas, if there's a detour and my car breaks down.
Oh, bir dahaki sefere, kasabaya geldiğimde. Vegas'a giderken eğer mecburi istikamet olursa ve arabam bozulursa.
Come on, get through, you bloody Englishman!
Gel haydi, aptal İngiliz!
You could not have come through that door, unless the guard on duty in here let you in.
Muhafız seni içeri bırakmadıysa.. ... o kapıdan elini kolunu sallayarak giremezsin.
You just place the chart here and it will come through on that repeater.
Grafiği buraya koy, şu yineleyici sayesinde ulaşır.
Come up to my office and go out through the front of the house.
Ofisime gel ve ön taraftan çık.
A sniper could be on top of that mountain and blow off the right half of my chest... or a plane could come zooming in through that pass and drop a bomb on my head.
Karşı tepedeki bir keskin nişancı göğsümü paramparça edebilir. Veya şuradan bana kilitlenmiş bir uçak başımın üzerine bombayı bırakabilir.
I'd been through this same Golden Gate when Frances had died... and I'd come home on emergency leave.
Golden Gate'den en son Frances öldüğünde geçmiştim. Eve acil izinle gelmiştim.
I saw him come through the window with a diaper on.
Evet, altında beziyle onu pencereden girerken gördüm.
I will come back to mass again... On the day that I can walk through this churchyard... And spit on the grave of Pablo Cardenas.
Ne zaman ki Kilise bahçesinden geçerken Pablo Cardenas'ın mezarına tüküreceğim....... işte o gün tekrar pazar ayinlerine gelmeye başlayacağım.
- Come on, you pour it through.
- Hadi boşalt.
Come on, out through the window.
Haydi, çıkın. Pencereden.
Hey, come on... pass through...
Gelin bakalım. Geçin şöyle.
He didn't come in through the front door.
Ön kapıdan gelmedi.
Cherepanov, I told you to Let the tanks come through and to stay on your positions.
Cherepanov, sana söyledim, tankların güzergahlarını izleyin ve pozisyonunuzu koruyun.
... like one of your clerks who come through here on whom you stamp!
Ona şey gibi davranıp emrinde çalıştırdığın ve üzerine bastığın adamlarından biri gibi!
Come on, through the window!
Hadi, pencereye doğru!
It is possible to come in through either of two separate entrances, one at the front of the building and a service entrance at the rear.
İki ayrı girişten birinden girmiş olması mümkün, biri binanın ön tarafından ve arkadaki servis girişinden.
Come on, move them through!
Haydi, ilerleyin!
What do I use on the rest of them that come climbing through? Then you'll have to wing it.
Senden geriye kalırsa tabii.
Come on, let him get through!
Geçmesine izin verin millet!
The message has come through on KFAG.
Mesaj KFAG'la geldi.
come on 167938
come on baby 22
come on everybody 23
come on let's go 25
come on man 75
come on guys 95
come on in 3933
come on now 949
come on over 148
come one 123
come on baby 22
come on everybody 23
come on let's go 25
come on man 75
come on guys 95
come on in 3933
come on now 949
come on over 148
come one 123
come on boy 27
come on home 31
come on down 295
come on to my house 24
come on out 472
come on over here 125
come on back here 21
come on up here 105
come on up 363
come on boys 22
come on home 31
come on down 295
come on to my house 24
come on out 472
come on over here 125
come on back here 21
come on up here 105
come on up 363
come on boys 22