Drive the car traducir turco
1,333 traducción paralela
You must look ahead when you drive the car
Araba kullanırken önüne bakmalısın.
Just drive the car
Arabayı sür.
Now, listen. Do not let my dad drive the car.
Arabayı kullanmasına da izin vermeyin.
Would you like me to drive the car for you?
Arabayı benim sürmemi ister misin?
Drive the car!
- Sür! Arabayı sür!
Just drive the car.
Sadece sürmeye devam et.
Just drive the car and nobody will get hurt... you sexy little self.
- Sür arabayı. Kimseye zarar vermeyeceğiz.
If you could drive the car straight upwards, you'd reach space in half an hour.
Şayet arabayı dümdüz yukarı doğru sürebilseydin yarım saaat sonra uzaya ulaşırdın
Drive the car.
Arayabayı sür.
There's no place like Pipeline where you can drive up, park your car, walk down the beach, sit there 50 yards away, watch the best surfers in the world get in the tube.
Pipeline gibi başka bir yer yok, gidip arabanız park edip, plaja gelerek dünyanın en iyi sörfçülerinin dalga tünellerine girmelerini 50 metre gibi bir mesafeden izleyebileceğiniz.
They are following us at the beginning We can't drive this car any longer
Bizi izliyorlar. Bu arabayı daha fazla tutamayız.
We should rent a car and drive to the Hamptons.
Bir araba kiralayıp Hamptons'a gitmeliyiz.
Let's get in my car and drive to New York and jump on the first plane to London.
arabama binip new york'a gidelim. ilk uçağa atlayıp londra'ya dönelim.
Let's just climb in your car... and drive the hell out of here tonight.
Hadi gidip arabana binelim ve bu gece buradan gidelim.
Just put it in the car, drive it to me... and don't let anybody stop you.
Onu alın ve hiç kimse için durmadan bana getirin.
Well, I can't see how you'd think you could keep your car perfect the way you drive anyway.
zaten arabanı mükemmel tutmak için onu kullandığın yolu nasıl düşündüğünü anlayamıyorum.
Twice a week you drive a car to school but then take the subway home at night. And then back the next morning.
Haftada iki kez okula arabanla geliyorsun ama akşam metroyla dönüyorsun sonra sabah yine...
- The best is when Diane Keaton's brother says he's gonna drive into the truck and kill everybody in the car.
En iyisi Diane Keaton'ın kardeşi, kamyona çarpıp arabadaki herkesi öldüreceğim, dediği sahneydi.
So, since you chose F.B.I. training over driver's ed... now you can beat up the car and I can drive it.
FBl'ı düşünürken bir yere toslayıp bizi sakatlama. Bırak ta ben kullanayım.
And I'll let you drive my car all the way to Tesanj.
Söz, Tesanj'a kadar arabayı sen kullanacaksın.
In the middle of the night, we'd all bundle into the car and drive him back downtown.
Gecenin bir yarısı, hepimiz arabaya biner onu yeniden şehre götürürdük.
16, 00 : 15 : 38 : 04, "C'mon, nobody's going to drive this lousy freeway... 04, 00 : 15 : 40 : 16,... when they can take the Red Car for a nickel." My God, it'll be beautiful. "
Ve alabildiğince uzanan.... muhteşem reklam panoları.
So I should just ignore the urge to get back in the car and drive to Boston? - Yes.
- Evet.
I said to her, "We should just get in the car and drive to San Jose, you know... fuck all this."
Ona dedim ki, "Yalnızca arabaya binip, San Jose'ye sürelim, bilirsin... bırakalım tüm bunları."
It was the kind of car that Mickey would drive, all right.
Tam Mickey`nin kullanacağı tür bir arabaydı, güzeldi.
So this is where you study the end of the world. - I want you to get in your car, and drive to New York. - What do you want?
Demek dünyanın sonuna burada hazırlanıyorsun.
The first time they tell you they're going to school and then you follow them, and they get in their car and drive to Wal-Mart.
Sonra Wal-Mart'a giderler.
There are these crazy rumors that if you get in your car and you actually drive east away from the beach, there's some city and other stuff, but personally I don't believe it.
- Saçma bir söylenti var. Güya arabanla doğuya gidersen başka bir şehre varıyormuşsun. Şahsen ben buna inanmıyorum.
Jamie hired a private car to drive us to the prom.
Jamie, bir araba kiraladı. İçeri gireceğiz fotoğraf çektireceğiz.
The only car I ever want to drive. [Sighs] Look.
Sürmek istediğim tek araba.
I don't know, but I'm thinking we'd better be ready to throw him in the car and just drive.
Bilmiyorum ama onu arabaya atıp uzaklara götürmeye hazır olmalıyız bence.
I call for a car, we drive to the South Bank, he sees the clock... comes back and starts to play.
Bir araba çağırdım, South Bank'e gittik, saati gördü geri döndük ve oynamaya başladı. - Ve?
Your car, the one you didn't drive that day, was it a sky-blue Oldsmobile Cutlass sedan?
Araban, o gün kullanmadığın, gökyüzü mavisi bir Oldsmobile Cutlass sedan mıydı?
I don't want to meet girls because of the car I drive... or pick them up at strip clubs or porn parties.
Altımdaki araba sayesinde kızları tavlamak veya... onlara striptiz kulüplerine, porno partilerine götürmek istemiyorum.
I've got a bag in the car and I can drive her down myself tonight.
Arabada bir çanta var ve onu bu gece getirebilirim.
So we'll get the car, we'll drive into town, we'll find a phone, and we'll ditch it.
Arabayı alacağız, şehre ineceğiz, bir telefon bulacağız ve kurtulacağız.
I decided to rent a car... and drive the distance to get closer to Berger.
Bir araba kiralayıp Berger'e daha yakın olmaya karar verdim.
He would put them in his car... drive them to abandoned warehouses in the area... where he would rape and torture them for days.
Onları arabasına tıkıp onlara tecavüz ettiği ve günlerce işkence ettiği etraftaki terk edilmiş depolara götürüyordu.
You'll have to lend me the car or drive me back to Madrid.
Ya arabayı ödünç ver ya da beni Madrid'e bırak.
We just need a car and we'll drive him to the pickup point.
Tek gereken bir araba... -... ve onu götürürüz.
Probably drive the fucking car with the windows down, right?
Herhalde camları sürekli açık tutmuştur, değil mi?
- Miles, don't drive away until they see the car.
- Miles, onlar arabayı görmeden gitme. - Biliyorum!
Walk to the garage get in the car start it drive to the mall...
Garaja yürü, arabaya bin, çalıştır, alışveriş merkezine git...
I told her all and she says you shouldn't drive until the car's been fixed properly.
Herşeyi anlattım, oda Araba doğru dürüst yapılmadan Kullanmasın dedi.
In the'40s and'50s, the audience would expect a character to drive up... you'd show him getting out of the car and he would walk up to the building.
adam kadar çekici olmayabilir... 40'larda ve 50'lerde izleyiciler oyuncunun araba sürmesini beklerdi.. Onun arabadan çıkışını ve binaya doğru yürüdüğünü gösterirdiniz..
Bod thought that the only way he could relieve Jin of her rash was to get a car, so he could drive Jin every day.
Jin'i kurdeşen illetinden kurtarmanın yolunun bir araba edinmekten geçtiğini fark etti Pod. Böylece her gün Jin'i arabayla bırakabilirdi.
Where the only thing that she could really do in the end... was get in her car... and drive off.
Sonucunda müvekkilimin yapabildiği tek şey... arabasına atlayıp... uzaklara sürmekti.
- You get in your car, you drive out to the everglades, looking for desperate young woman who have been busted out from the casino and have nowhere else to go.
- Everglades'e gidip kumarhaneden atılmış, gidecek yeri olmayan, çaresiz kadınlar arıyorsun.
Also from the car, trace evidence in that missing hard drive from luke's computer.
- Ayrıca, arabadan izi sürülecek. delil ve Luke'un bilgisayarında eksik olan sabit disk.
I went for a drive to clear my head, which is why I'm now in the car.
Kafamı dağıtmak için araba sürmeye gittim, bu yüzden de şimdi arabadayım.
Every Friday I'm supposed to pretend that they still live together... and then after we leave... my mother will get in her car and drive back to the hotel?
Ne? Her Cuma hâlâ birlikte yaşıyorlarmış gibi yapacaklar,.. ... sonra biz gidince annem arabasına binip otele mi gidecek?