Everything is traducir turco
30,886 traducción paralela
After another brush with death, it's always great to come back to L.A., where everything is nice, normal... And what the hell?
Ölümle tekrar burun buruna geldikten sonra,... her şeyin iyi ve normal olduğu bir L.A.'a dönmek her zaman harika olmuşt ve o da nesi?
- Everything is fine, A-okay.
- Her şey yolunda.
And everything is changing for you.
Senin adına her şey değişiyor.
And everything is going to feel really heightened and shiny.
Her şey daha fazla ve daha parlak görünecek.
Of course, everything is pre-baby.
Tabi, her şey ilginçti.
Everything is in place.
Her şey yerli yerinde.
Everything is secure.
Her şey güvende.
Again, not everything is a Hometown Buffet.
Yine söylüyorum, burada her şey açık büfe olamaz.
But for now, we just gotta put that control gap in there so that everything is where it needs to be, okay?
Simdilik her sey yerli yerinde olsun diye kontrol araligini koymamiz gerekiyor.
The truth is, the more I've learned about this issue and everything that contributes to the problem, the more I realize how much I don't know. How much I don't know about this issue.
Doğrusu şu ki bu sorun ve ona katkı yapan şeyler hakkında daha çok şey öğrendikçe, aslında sorunla alakalı bilmediğim ne kadar çok şey olduğunun farkına varıyorum.
Except everything he said is real and it's happening right now.
Ama söylediği her şey gerçek ve şu an gerçekleşiyor.
Koch Industries is one of the largest privately held fossil fuel interests in the world. And they are doing everything they can to protect that wealth.
Koch Şirketleri, dünyada fosil yakıttan çıkar sağlayan özel şirketlerin en büyüklerinden biridir ve bu zenginliği korumak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
If palm oil is in almost everything we buy, how are consumers supposed to avoid this?
Palm yağı satın aldığımız her şeyde varsa, tüketiciler bundan nasıl kaçınacak?
Cause that's the big misconception about climate change, is that everything gets warmer.
Çünkü iklim değişikliğine dair büyük bir yanılgı var.
Is everything OK at work?
- İşte her şey yolunda mı?
Is that, uh, is that British for "everything's okay" or what?
"Her şey yolunda" demenin İngiliz versiyonu falan mı?
Territory is everything.
Bölge her şeydir.
Is everything okay with your family?
Ailenle ilgili her şey yolunda mı?
- Is everything okay?
- Her şey yolunda mı?
Everything my team learns gets plugged into a matrix, which allows us to assemble a shadow jury that is scary in its predictive efficiency.
Takımımın öğrendiği her şey bir matrixe bağlı. Bu da bizim gölge jüri oluşturmamıza yardım ediyor. Korkutucu ama etkili bir yöntem.
Everything you need to know is in this book.
Bilmen gereken her şey bu kitapta var.
Is everything okay?
Her şey yolunda mı?
I don't think this is gonna work- - we're gonna have to go through everything on this drive one file at a time.
Bunun işe yarayacağını sanmıyorum. Sürücüdeki her şeyi teker teker gözden geçirmek zorunda kalacağız.
Guys... is everything all right?
Beyler... her şey yolunda mı?
The trick is to let the air out while keeping everything else in.
Olay gerekli her şeyi içerde tutarken,... havanın dışarı çıkmasını sağlamak.
Is everything all right, J'onn?
Her şey yolunda mı J'onn?
Everything we do is under a microscope.
- Tüm dikkatler bizim üzerimizde.
You know, everything is so brand new and exciting.
Her şey çok yeni ve heyecan verici.
- Everything is fine.
- Her şey yolunda.
Okay. Everything we've built is coming down, man.
- Tüm çabalarımız suya düşüyor.
Everything my team learns gets plugged into a matrix, which allows us to assemble a mirror jury that is scary in its predictive efficiency.
Takımımın bulduğu herşey bir matrix'e yükleniyor, bu da bize ayna jüriyi oluşturmada yardımcı oluyor. Bunun etkinliği korkutucu derecede.
So, how is everything going around here?
Ee burada durumlar nasıl?
Is everything okay, Livy?
Her şey yolunda mı Livy?
Is everything all right, Senator?
Her şey yolunda mı Senatör?
♪'Cause everything I talk is dope, type to leave it clean ♪
♪'Cause everything I talk is dope, type to leave it clean ♪
You come back here, and... everything that was familiar is now foreign.
Buraya geliyorsun, ve tanıdık olan herşey artık yabancı geliyor.
- Is everything okay, Luke?
- Her şey yolunda mı Luke?
Hey, if you're gonna hold me to everything I say, this is never gonna work.
Eğer söylediğim her şeyden beni sorumlu tutacaksan, bu iş yürümez.
"Luke, your life is complete, you have everything you've ever wanted."
"Luke, hayatta her şeyin var, daha önce istediğin her şeye sahipsin."
I will be held directly responsible for everything that is bound to go wrong in the days ahead.
Önümüzdeki günlerde yanlış gidecek her şeyden doğrudan sorumlu tutulacağım.
Is everything all right?
Her şey yolunda mı?
Everything she's about to tell you is true, so listen to her.
Sana söylediği her şey doğru, bu yüzden onu dinle.
He worked for Bradley Dynamics, which is one of those companies that has its hands in just about everything.
Her işte eli olan Bradley Dynamics şirketi için çalışmış.
Uh, is everything okay?
Her şey yolunda mı?
Is everything satisfactory?
- Her şey uygun mu?
Point is, everything you said is being recorded and sent to my Homeland account.
Mesele, söylediğiniz her şey kaydedilip İç Güvenlik hesabıma kaydedildi.
He is our all-star, knockout boy who deserves everything that we could possibly give him, even if that means sucking up our own feelings about him having birth parents out there somewhere that might fill this void that he's that feeling.
O bizim yıldızımız, hak ettiği her şeyi, muhtemelen ona vereceğimiz şeker şey. Öyle ki buna, ailesinin bir yerlerde yaşadığı gerçeğinin, içinde oluşturduğu büyük boşluğu, görmezden gelecek kadar, hislerimize onun iyiliği için kulak asmamak da dahil.
- this is everything. Super cute.
Çok şeker.
Is this everything for the exits?
Çıkışlara dair her şey bu kadar mı?
And even if you try to stay in the same place, everything around you is gonna change, and everything you think is cool now isn't gonna be cool in... whenever it's not cool.
Aynı yerde kalmaya çalışsan da etrafındaki her şey değişecek ve şimdi havalı bulduğun her şey bir gün öyle gelmemeye başlayacak.
The chemicals are as addictive as heroin that we don't have four stomachs like a baby calf it is in everything.
Kimyasal maddeler eroin kadar bağımlılık yapıcıdır. Bir buzağı gibi dört midemiz yok ve maalesef her şeyin içinde bunlardan var.
everything is fine 327
everything is awesome 16
everything is good 35
everything is possible 23
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everything is ok 38
everything is great 31
everything is okay 87
everything is alright 24
everything is awesome 16
everything is good 35
everything is possible 23
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everything is ok 38
everything is great 31
everything is okay 87
everything is alright 24