First time traducir turco
28,397 traducción paralela
For the first time I feel so helpless.
İlk defa o kadar çaresiz hissediyorum.
It's not my first time wearing projectile vomit.
Üzerinde kusmuk olan bir şeyi ilk giyişim değil.
Like, the first time we were alive, 14 months.
İlk seferinde 14 ay ayakta kaldık.
And I guarantee you it wasn't her first time.
Ve ilk kezi olmadığına seni temin ederim.
- You always burn people the first time you meet them?
Tanıştığın ilk seferinde insanları hep sigarayla yakar mısın?
= From 80's until now, this is the first time election would be held. =
80'lerden bugüne kadar düzenlenecek ilk seçim bu.
Reminds me of our first time nerding-out together back on the Helicarrier.
Bu bana ilk kez Helicarrier üzerinde ineklik yaptığımız zamanları hatırlattı. İngiliz anahtarı?
- You remember the first time we ever had a real conversation?
Gerçek sohbet ettiğimiz ilk zamanı hatırlıyor musun?
This is the first time I've been here.
Burada ilk kez bulunuyorum.
Yeah, we heard you the first time.
Evet, ilk anlattığında duymuştuk.
That's the first time I've said that out loud, isn't it?
Galiba ilk kez yüksek sesle dedim bunu, değil mi?
For the first time in my life, I feel wanted.
Hayatım boyunca ilk defa isteniyor gibi hissediyorum.
I saw it in your eyes the first time we met.
İlk tanıştığımız gece gözlerinizden okudum bunu.
I'm seeing things clearly... for the very first time.
İlk kez her şeyi gayet net görüyorum.
The first time.
İlk öldürüldüğü geceyi diyorum.
I mean, how far can a celestial being trapped in a feeble human body for the first time get?
Çelimsiz insanların bedenine ilk defa girmiş ilahi bir varlık ne kadar uzaklaşabilir ki?
Detective, for the first time in 16 years, you know who the real killer is.
Dedektif, 16 yıl sonra gerçek katilin kim olduğunu öğrendin.
Not the first time, either.
- Bu ilk değil.
No Internet your first time around.
En son burada olduğunda internet yoktu.
Yeah, wouldn't be the first time.
Evet bu ilk sefer olmaz.
It sounded bonkers to me the first time I heard it, too.
İlk kez duyduğumda bana da saçmalık gibi geldi.
The first time you heard it?
İlk kez duyduğunda mı?
You've got a wife you've got to go home to and meet for the first time.
Bir karın var, eve gidip onunla tanışmalısın.
The historical record said that he died after the first time that he used.
Tarihi kayıtlar ilk kullanımdan sonra öldüğünü yazıyordu.
I felt, for the first time in a long time...
Uzun süredir ilk defa...
Well, this wouldn't be the first time you weren't where you said you were gonna be.
Olacağım dediğin yerde olmayışınız ilk değil.
And watching them do that... was the first time in my life that I felt... something like... defiance.
Onları bunu yaparken izledim... hayatımda ilk kez başkaldırma... gibi bir şey hissettim.
Or... you could have a mother who wants to make amends for not being there the first time you tried to get an education.
Ya da okumak istediğin zaman yanında olmayan ve bunu telafi etmek isteyen annenden yardım alabilirsin.
But I know this isn't the first time you've lied to us, so we're gonna stay here -... until you tell us what's going on. - This isn't an interrogation.
Ama bunun bize ilk yalan söyleyişin olmadığını da biliyorum o yüzden sen bize neler olduğunu anlatana kadar buradayız.
Won't be the first time.
- İlk defa olmayacak.
Certainly the first time anyone's tried to con us,
Kesinlikle ilk defa birisi bizi kandırmaya çalışıyor.
It worked so well the first time...
İlkinde o kadar çok işe yaradı ki...
First time he went online is registered to an HA1 postcode.
İlk çevrimiçi olduğu an HA1 posta koduna kayıtlı.
This was not the first time he put himself in harm's way for his shipmates.
Bu, silah arkadaşlarını korumak için kendini ilk tehlikeye atışı değildi.
First time on a darkened ship?
İlk kez mi karartılmış gemidesin?
Well, this might be the first time we get a fair trial.
Bu ilk kez adil yargılanacağımız durum olabilir.
It's hard the first time.
İlk sefer için zordur.
Long time listener, first time caller.
Uzun zamandır dinleyip, ilk kez arayan.
It's not my first time in prison.
İlk defa hapse girmiyorum.
You were fine with killing him the first time.
İlk seferde öldürmenizde problem yoktu.
First time out, he gets two.
İlk çıkışında iki tane haklıyor.
First time out. It's impressive.
İlk çıkışında.
And not for the first time.
- Bu ilk kez olmuyor.
Every time I'd go on a trip when James was young, I'd get one of these, pin it to his teddy bear first thing in the morning so he'd know I was home.
James küçükken her yolculuğa çıktığımda bunlardan bir tane alırdım ve eve gidince yaptığım ilk iş bunu ayıcığına takmak olurdu.
- Mm-hmm. - When you decide it's time, you let me know first.
Almaya karar verdiğinizde haber verin yeter.
First-time user.
İlk kez kullananlardan.
This isn't the first time that a bounty hunter has apprehended an escapee.
Bu bir kaçağın ödül avcısı tarafından ilk yakalanışı değil.
In this audiobook, we will be dealing with how best to care for a foster child and guide you through the issues you are likely to encounter as a first-time foster parent.
Bu sesli kitapta, ilk kez yaşayacağınız üvey ebeveynlik deneyiminde karşılaşma ihtimaliniz olan sorunlar hakkında konuşacak ve evlatlık bir çocuğa en iyi şekilde bakabilmeniz için size yol göstereceğiz.
I bought a-a small business, and, it's costing way more than I thought it would, and if you have any tips for first-time owners...?
Küçük bir işletme satın aldım ve düşündüğümden çok daha fazla maliyetli. İlk defa işyeri sahibi olanlar için ipuçlarını varsa...
But it's only polite to spend some time with her first, not rush in.
Ama onunla vakit geçirmelisin, acele etmemelisin.
Can I just tell you this was the first peace I've felt in a very long time?
Uzun zamandır ilk defa kendimi huzurlu hissettim.
first time for everything 43
first time here 16
first time ever 17
first time in 16
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
first time here 16
first time ever 17
first time in 16
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is of the essence 71
time is money 74
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is of the essence 71
time is money 74
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18
time's up 595
time to eat 55
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18