For the road traducir turco
1,771 traducción paralela
For the road?
Yol için çek?
Let's go buy some food for the road.
Yol için yiyecek birşeyler almya gidelim mi?
How about one for the road?
Yolda yapmaya ne dersin?
For the road? I thought you had to go home and shag?
Eve gidip sevişmeyecek misin?
You're gonna need them for the road.
Onlara yolda ihtiyacın olacak.
Salih, fix me some food for the road.
Salih abi, bana bir yolluk yap.
For the road.
Yol için.
Oh, let's make this one more for the road, huh?
Haydi yola çıkmadan son olsun.
Can i have a hug for the road, Maybe a big squeezy, chesty one?
Yol için bir kucak alabilirmiyim belkide şöyle sıkı, omuzlusundan....?
- One more for the road?
Son bir tane alır mısın?
The road is not only a danger to us but for everyone who lives under our protection.
Bu yol sadece bizim için değil, korumamız altındaki herkes için tehlikeli.
And the road trips sucked because I was away from Haley and Jamie, but, for me, yeah.
Haley ve Jamie'den uzak kaldığım için yolculuklar tam bir eziyet gibiydi ama şahsım adına, evet.
And then we went straight for about maybe 20 minutes and then we took a left on a gravel road and I thought we were at the Levine farm, but the road felt bumpy all of a sudden.
Yaklaşık 20 dakika kadar düz gittik ve sonra solda çakıllı bir yola saptık Levine Çiftiliği'nde olduğumuzu sandım ama yol birden bozuklaştı.
Well, it'd be easy for us to hit it when it's on road. Hit the transport.
Nakil esnasında yolda saldırmamız daha kolay olur.
Tell him I can make it more easy for him down the road when I'm gone or more difficult, depending upon what I leave for people to find.
Gittiğimde her şeyi kolaylaştırabileceğimi ya da zorlaştırabileceğimi söyle. Evet. İnsanlara ne bırakacağıma bağlı.
I think his car was pushed off the road by Böttker and Lessner - who worked for Kiehlert.
Bence arabası Kiehlert için çalışan Böttker ve Lessner tarafından yoldan çıkarıldı.
The straight road beside the Driveway, is suitable for emergency landings.
Restoran'ın onundeki düz yol acil inişler için birebir.
And we know that when life takes a turn for the unexpected, it is you taking us on a road of devotion.
Ve biliyoruz ki beklenmedik bir şekilde hayatlarımız sona erdiğinde bizleri sadakat yoluna alan sensin.
Take the uniforms off those bastards, look for two clean ones. So we can get through the road blocks.
O şerefsizlerin üniformalarını çıkar, yoldaki barikatı geçebilmemiz için iki tane temiz olanını ayır.
You know, you can always say it was temporary insanity. Have had the opportunity to dream for a moment and now is back on the road. But do not know where you live.
Geçici bir arzuyla burda olacak ve sonra geri dönecek.
The guy won't take "hit the road, Raul" for an answer.
Adam, "yoluna taş koy, Raul" şeklinde bir cevap kabul etmez.
And he may be responsible for driving 15 clowns off the road to their death.
Ve 15 palyaçonun ölümünden sorumlu olabilir.
I'll wait for you down the road.
Yolun sonunda seni beklerim.
How come a load of ska boys on that road all saw you going for a dangle but never clock the getaway car ten minutes later?
Nasıl oldu da sokak gençlerle doluyken hepsi seni görürken asla on dakika sonra kaçan arabayı görmediler?
Planning on staying off the road for a while.
Bir süreliğine yollardan uzak kalmayı planlıyordum.
and risk heading out on the open road While everyone was out Looking for the girls.
Herkes kızları ararken neden yola çıkma riskine girmişler?
I pulled off the main road for one last stop, a small-town utopia where your dad had spent the last four months of his life.
Son bir durak için ana yoldan ayrıldım. Babanın hayatının son dört ayını geçirdiği küçük, ütopik bir kasaba.
She got lost along the way and asked a woman for directions along this road around 12 : 45 a.m.
Yolda giderken yönünü kaybetti ve saat sabah 00 : 45 civarında bu yol üzerindeki bir kadından yolu tarif etmesini istedi.
The studio was out by Gossamer Road, and... he asked me to go for a walk after the class.
Stüdyo otoyolun disindaydi... Dersten sonra bana yürüyüse gitmeyi teklif etti.
Looks like someone wanted to take out the M4 link road for some...
Sanki biri M4'e giden tali yolu uçurdu...
It would also account for the Concrete Cowgirl having matching accelerant on her wheel,'cause she went down that same road.
Evet. Bu durumda Concrete Cowgirl'ün tekerleklerinde de katalizör olması açıklanmış olur. O da o yoldan geçmişti.
The things that make a landscape good for animal movement also make it easy to engineer a road in that location.
Bir yere yol yaparken, hayvanların hareket etmesine uygun olması ve de kolay inşa edilebilir olması gerekir.
How do you know about 13 floor, Forget about 13 floor, I'll handle them, on the opposite road, a car is waiting for you, save your life.
katla ilgili konuyu nereden biliyorsun katın konusunu unut onlarla gideceğim ters istikamette seni bekleyen bir araba var, hayatını kurtar
Oh, and have a nice road trip, and, hey, while you're gone, play for the two of you?
Oh, ayrıca beraber yolculuğa çıkın ve siz yokken size bir şarkı çalayım.
You mean, where you spent the night with some guy, and I stood at the side of the road waiting for Kyle to come back out of the woods and not tell me anything?
Geceyi başka bir çocukla geçirdiğin, benimse Kyle'ın ormandan dönmesini beklediğim yeri mi kastediyorsun?
Destined for a lonely life on the road.
Yolda yalnız bir hayata mahkum olmuş.
Sorry for not looking when I crossed the road.
Yola çıkarken bakmadığım için üzgünüm.
One minute past ten, make yourself turn left, heading for the Chiswick High Road.
10'u 1 geçe sola dön ve Chiswick Otoyolu'na yönel.
THERE IS NO GOOD FOR ANYBODY AT THE END OF THIS ROAD.
Bu yolun sonunda kimse için iyi bir şey yok.
Kenya, I am an excellent driver but you cannot prepare for a naked lady and a hog in the middle of the road.
Kenya, ben mükemmel bir şoförüm, ama yolun ortasında duran bir domuzla çıplak bir kadına hazırlıklı olamazsın.
For the ancient Silk Road traders, the problem was still how to get the valuable silk from the fortress at Jiayuguan through the deserts to the markets of Central Asia and beyond.
İpek Yolu'ndaki antik dönem tüccarları için Jiayuguan'daki değerli ipeği alıp Orta Asya ve ötesindeki pazarlara ulaştırabilmek hala daha önemli bir sorundu.
But in the 5th century, the Silk Road's fortunes took a turn for the worse.
Ancak 5. yüzyılda İpek Yolu'nun talihi tersine dönüvermiş.
Even when Marco Polo passed along the Silk Road in the 13th century, many of these cities had been dead for over 500 years.
13. yy.'da Marco Polo buradan geçtiği sırada bile bu şehirlerden çoğu 5 yüzyıl önce çoktan tarihe karışmıştı.
And speaking of, I was looking at the title records database for the residents here on Moon Road, and I noticed that Edith's not on your title.
Söz açılmışken, burada Moon Yolu'ndaki tapu kayıtlarına bakıyordum da, Edith'in senin tapuna kayıtlı olmadığını fark ettim.
I am, uh, gonna get you to feeling better, and, uh, um... Tomorrow morning, when the prez hits town, and all the unis are rolling west side, we're gonna hit the road. Once and for all.
Şimdi daha iyi hissetmeni sağlayacağım yarın sabah, başkan şehre gelip tüm birimler batı yakasına geçtiğinde,... biz de son kez yollara düşeceğiz.
- For the road.
Yol için.
Not to mention, you're blocking the road for the prime minister.
Başbakanın yolunu kapattığını hiç hesaba katmıyorum.
When the car went off the road, the ice was so thick that it held the vehicle for what must have been two minutes.
Araba yoldan çıktığında buz o kadar kalındı ki aracı iki dakika kadar tutmuştu.
- No, no. Leonard, I'm meant for greater things, like unraveling the mysteries of the universe, not determining when it's safe to pass a stopped school bus on a country road.
Daha yüce şeyler için tasarlandım evrenin gizemini çözmek gibi kırsal yolda okul otobüsünü ne zaman geçmenin güvenli olduğunu bilmek için değil.
Sounds like we're looking for somebody who works the night shift at a back road motel.
Tenha yollarda bir motelde gece vardiyasında çalışan birini arıyoruz gibi.
The road home for us... runs through uzbekistan.
Bizim için eve giden yol.... Özbekistan'dan doğru kaçmaktır.
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31
for the first time ever 57
for the first time in my life 186
for the rest of your life 66
for the millionth time 31
for the first time in a long time 44
for the wedding 31
for the future 34
for the moment 286
for the past three years 18
for the money 49
for the first time in my life 186
for the rest of your life 66
for the millionth time 31
for the first time in a long time 44
for the wedding 31
for the future 34
for the moment 286
for the past three years 18
for the money 49