Get in the front traducir turco
679 traducción paralela
Ryley, you get in the front.
Ryley, sen öne bin.
Around the car. Get in the front seat.
Arabayı dolanıp ön koltuğa bin.
You get in the front.
Sen öne geç.
Come on, get in the front.
Haydi, öne bin.
Get in the front.
Öne geç.
Get over in front of the welfare building.
Welfare binasının önündekine git.
Why don't we climb on the shed, get on the balcony and go in there to save us going in the front?
Niçin sundurmaya çıkıp, balkona geçmiyoruz? Ve oradan ön tarafa geçmiyoruz?
I start to figure maybe they won't take me... and some cold sweat runs down the middle of my back, and my head begins to buzz... and everything in the middle of the room begins to swim... and I get black spots in front of my eyes... and they say I've got high blood pressure again.
Belki de beni hiç almayacaklarını anlamaya başlarım ve sırtımdan aşağı soğuk terler akarken, beynim çınlamaya başlar ve odanın ortasındaki her şey havada yüzerken gözüm kararmaya başlar ve gene tansiyonumun yükseldiğini söylerler.
You like to get out in front open up a lead take a little breather in the backstretch and then come home free.
En başta çıkmayı önderlik etmeyi son düzlükte küçük bir mola verip eve özgürce dönmeyi istersiniz.
When I appear in front of my only judge, do you think I'll tell Him, "I witnessed crimes but I didn't want to interfere and get in trouble with the local institutions - and the judges who allow those crimes"?
Yegane yargıcımın karşısına çıktığımda, ona, "suça şahit oldum ancak buna karışmak ve... bu suçlara müsaade eden yerel kurumlarla ve yargıçlarla başımın derde girmesini... istemedim" diyeceğimi mi düşünüyorsunuz?
Why don't you rest in front of the fire, and you can get a fresh start in the morning.
Şöminenin önünde yatıp dinlenin, sabahleyin dinç bir başlangıç yaparsınız.
The thrill is right there in front of you... but you can't quite get it.
Ne yapardın? Heyecan önünde ama ona ulaşamıyorsun.
The people sit and get fat and fall asleep in front of their TV.
Halk oturup şişmanlar ve TV önünde uyuyakalır.
I didn't want to get blood on it, so I took off my glove, I took the collar out of the basket and put it in the front of my dress.
Üstünde kan bulunmasını istemiyordum, böylece eldivenimi çıkardım, gerdanlığı sepetten aldım ve giysimin önüne koydum.
It's crawl in front of the big dogs if you want to eat, get a job!
Aş ve iş bulmak isteyen, büyük itlerin önünde diz çöker.
We've got to get it to walk in front of the sensor again.
Tekrar ışık hüzmesinin içinden geçmesi lazım.
Once you get beyond the range of those lights you won't be able to see your hand in front of your face.
Etrafta fazla ışık yok. Burnunun ucunu bile zor görürsün.
WOULD YOU TWO GET IN THE FRONT SEAT, PLEASE?
Ön tarafa biner misiniz, lütfen?
I run around the house tryin'to get in... but he done run through the front door just ahead of me!
Evin etrafını dolandım, içeri girmeye uğraşıyordum... fakat ben kapıya varmadan çıktığını gördüm!
When I get married I want a little white house with a tree in the front yard.
Evlendiğim zaman küçük beyaz bir ev istiyorum. Bahçesinde bir ağacı olan.
Follow me, I'll get you a seat in the front.
Benimle gelin, size ön sıradan bir yer ayarlayayım.
Number 17, the Ferrari of Jean-Pierre Sarti, is still in front but he just cannot get away from number 12, Scott Stoddard in the BRM.
17 numaralı Jean-Pierre Sarti Ferrari ile hâlâ önde ancak 12 numaralı BRM pilotu Scott Stoddard'dan bir türlü kurtulamıyor.
Cut her loose, then get shot in the back or the front... if the Mexican by the trough does it.
İplerini çöz ve arkadan vurul, ya da önden... eğer Meksikalı isabet ettirebilirse.
Joe, let me get up in the front.
Joe, dur ön tarafı kaldırayım.
Sometimes I stand in front of the mirror... and my eyes get bigger and bigger.
Bazen aynanın karşısına geçip kendime bakıyorum ve gözlerim büyüdükçe büyüyor.
But the main thing is for you to get as many parachutes out there in front of the stands.
Ama sizin için önemli olan tribünlerin önüne bir sürü paraşüt gibi çıkmak.
Whether I get undressed here in this room in front of you, or on the beach, what's the difference?
Bu odada senin önünde soyunmuşum veya plajda soyunmuşum ne fark eder ki?
Short Grub, you better throw a couple of outriders in front of the point when we get started.
- Short Grab, başladığımız yere bir koruma koysan iyi olacak.
It made us want to leave there as quickly as possible, and join our friends in Wilflecken, head for the Eastern Front, and get it over with.
Onları uygulamaya koyan sizler arasında biraz ortaklık olabileceğini düşündüğünüz için büyük bir hayal kırıklığı olmuş olmalı. Yıkıcı bir şey ve tam bir hayal kırıklığıydı.
I'll get in that window and open the front door.
Şuradaki pencereden girip ön kapıyı açacağım.
I'd walk out of a classroom... and be on my way to lunch and get killed just as easily as in the front line of a barricade in a demonstration
Sınıftan dışarı çıkıp yemek yemeye giderken bile bir eylemde barikatın önündeki kadar kolay öldürülebilirdim.
Never get in front of the machine!
Kesinlikle silah önüne geçmeyin!
It was very, very long and heavy... and he only just managed to get it in position in front of the house.
Merdiven çok çok uzun ve ağırmış. Ve onu zorlukla evin önüne getirmeyi başarmış.
Well, Mr. Durk, when you were maybe in the third or fourth grade, and there was a pretty redheaded girl in the front row, and you couldn't get her attention, um...
Şey, Bay Durk, sen üçüncü ya da dördüncü sınıftayken, ön sırada kızıl saçlı güzel bir kız vardı ve sen onun dikkatini çekemiyordun, em...
And if I get somethin', I'll put it in front of the U.S. Attorney.
Benim elime bir şey geçerse de onu savcının önüne koyarım.
stopping conscientiously in front of every painting, leaning your head to the right, squinting, stepping back to get a better view.
Resim sergilerine gidiyor itinayla her tablonun önünde duruyor, başını sağa yatırıp gözlerini kısıyor daha iyi görebilmek için geri gidiyorsun.
One, I've got some cats parking in front of the house, I can't get...
Birincisi, evimin önünde park edenler var.
Get the pump out of the locker in front of you, will you?
Önündeki dolaptan pompayı al, olur mu?
I had to do me a striptease tonight in front of all those men... in order to get to sing at the Parthenon with Barbara Jean.
Barbara Jean ile Parthenon'da şarkı söyleyebilmek için herkesin ortasında bana striptiz yapmak zorunda kaldım.
Put these packages in the front seat... and I'll get the wheel blocks.
Şu paketleri ön koltuğa koy... ben de tekerlek engellerini çekeceğim.
I'm getting the feeling of coming backstage when I pump up... when I pose out in front of 5,000 people, I get the same feeling.
5,000 kişinin karşısında poz verip sahne arkasına geldiğimde yine aynı şeyleri hissediyorum.
I get him his breakfast, I take it all the way upstairs, I lay it in front of him, hand him his newspaper, I tidy the room, draw the curtains, guess what he says?
Kahvaltısını götürüyorum, taa yukarı çıkıyorum... önüne koyuyorum, gazetesini uzatıyorum... odayı derleyip topluyorum, perdeleri açıyorum ve bil bakalım ne diyor?
Get up there in front of the backdrop.
Perdenin önüne gel.
First, we take the bridge, get our armour behind him, artillery in front of him.
Önce köprüyü alacağız. Zırhlı araçları arkasına göndereceğiz. Topçuları da önüne.
If you get tired of talking here, Mr Elving Patrick there will hand you a subpoena and we'll go talk in front of the grand jury.
Konuşmaktan yorulursanız, Bay Elving Patrick... size bir mahkeme celbi verecek. Siz de bu işi jüri karşısında konuşacaksınız.
Get my picture taken in front of Roseland among the beautiful people.
Roseland'in önünde güzel insanların arasında beni canlandır.
And he get up in front of all those people, and he reads the speech and make those mistakes and I see him getting so angry.
Ve o insanların karşısına çıkar ve yanlışlarla dolu metni okur. Ve ne kadar kızdığını görürüm.
Would you get somebody at the front door to stop the people from piling in?
Kapıya yığılmayı önlemek için birilerini gönderir misin?
How the hell did he get out in front?
- Vay canına nasıl öne geçti?
- Get your ass in front of the gate.
- Kımıldayın, kapıya.
The front gate cannot be the only way to get in. Oh, it isn't.
- Ön kapı tek giriş yolu olmamalı.
get in 2804
get inside 386
get into it 40
get in line 172
get in the car 1242
get in the water 30
get in here 819
get in the game 25
get in there 887
get in my car 17
get inside 386
get into it 40
get in line 172
get in the car 1242
get in the water 30
get in here 819
get in the game 25
get in there 887
get in my car 17