English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Get it in

Get it in traducir turco

15,475 traducción paralela
Okay, so... we can be in Boston in a couple of hours, if you guys can figure out what we do with the flag once we get it.
Tamam... Bir kaç saat içinde Boston'da oluruz. siz de bayrağı bulduğumuzda ne yapmamız gerektiğini araştırın.
You come in and you get a mop and a bucket if you need it.
İhtiyacın olursa paspasla kova da alabilirsin.
Hive didn't just get in your head... he changed it on a fundamental level.
Hive kafanın içine girmekle kalmadı. Seni temelden değiştirdi.
If he can hold it long enough the Banning might get here in time.
Yeterince dayanabilirlerse Banning vaktinde gelebilir.
Oh, I also want to get "Brianna-donna-ding-dong" in there, just so we have it.
Sırf söylendiği için "Brianna-donna-ding-dong" sözünüde buraya eklemeliyim.
I hope it doesn't get in the way of our working together.
Umarım bu işimiz için sorun olmaz.
So we need to get our hands on Dr. Watkins'raw data, see if it matches, and if it doesn't...
O zaman Dr Watkins'in ham verilerine ulaşmamız lazım. - Uyuyor mu diye bakarız.
No, we need to get in there, get our hands on the sample of the drug, get it tested.
- Hayır, oraya girmemiz gerek.
So not only do we have to get her away from the Feds, we have to do it before the Hamlins try to kill her.
Yani tek işimiz onu Federaller'in elinden almak değil bunu Hamlinler onu öldürmeden yapmalıyız.
I, uh... I lost a house key and Luke normally keeps a spare in his desk, so is there any way I can get it?
Evin anahtarını unutmuşum Luke da her zaman masasında bulundururdu yani alabileceğim bir yer var mı?
We have to sneak back in the precinct to get it.
- Karakola gizlice geri girip almamız gerek.
Get a tablet and hide it in her kibble.
Bir tablet çıkarıp yemeğinin içine karıştırın.
- Uh-huh. Turns out, research says that it's, you know, it's super-hard for millennials to get interested in mortgages because of the economy and stuff.
Araştırmalara göre 20-30 yaş grubunun ekonomi vb. şeyler yüzünden ipoteklere merak salmaları çok zormuş.
Because once you realize how much better Rebirth's products are than what you get in the store, it just... It sells itself.
Çünkü Yeniden Doğuş'un ürünlerinin mağazada aldıklarından ne derece daha iyi olduklarını anladığın zaman o şey kendini satmış oluyor.
My ID is in the bag, do you want to get it yourself?
Kimliğim valizimde. Kendiniz almak ister misiniz?
You just gonna walk in there, pull it out, get down to business?
Öylece içeri girip, silahı çıkarıp, sadede mi geleceksin?
Then go on in there, get that shithead, and we'll figure it out together.
Öyleyse içeri girip, şerefsiz herifi alıp ne yapacağımıza karar verelim.
You watched my friend Rachel get shot in the street like a dog.
Arkadaşım Rachel'ın sokakta it gibi vurulduğunu izledin.
I'll read it and I'll get in touch with him.
Okuyunca onu ararım.
It'll be a bother if we get involved in an assault incident.
Bu saldırı olayı öğrenilirse biraz sorun olur.
What you must do is get him on that military base there and keep it locked up in solitary confinement.
O baz almak ve ütü koymak için orada olmalı.
It took me a week to get this in the paper.
Bunu gazeteye çıkarmam bir haftamı almıştı.
He's still probably in her pocket, but... if it works... maybe we expose Reyes and we get the mistrial you've been praying for.
Hala Reyes'in cebindedir muhtemelen ama eğer işe yararsa belki Reyes'i ifşa ederiz ve hayalini kurduğun yanlış yargılama hükmüne kavuşuruz.
But I can tell by that look in your eye that you're not gonna get any rest till you figure it out.
Ama bakışlarından anladığım üzere bu işi çözene kadar gözüne uyku girmeyecek.
When Rip first recruited us, I made it my business to case every square inch of this tub in the event there was something worth stealing. There wasn't. Let's get out of here.
Rip bizi ilk yanına aldığında çalmaya değer bir şey olup olmadığına bakmak için burayı karış karış araştırdım ama çalmaya değecek bir şey yoktu.
As long as you can prove the wings'provenance, you'll get it back in 30 days.
Kanatların sahibi olduğunuzu kanıtlarsanız 30 gün içinde geri alırsınız.
I get it, life in National City.
Anlıyorum, National City'de yaşam böyle.
It will be exciting to see what Stone can get in Chris for this race.
Bu yarışta Chris'i geçen olacak mı merak ediyorum.
And Hickman having been in the church where the Uzi was found means a known perjurer who was accused of planting evidence is available to the defense. It can't get any worse.
Ve Hickman'ın da UZI'nin bulunduğu kilisede olması delil yerleştirmekle suçlanmış, yalancı şahit olduğu bilinen birinin savunmanın da işine yaraması anlamına gelir.
I was just so in it, and I felt, if I don't get this,
Ben de öyle yapıyordum ve hissettim ki,
I just think it's weird that you're the richest one among us and you get checks from the government that we in some way pay for.
Bence aramızda en zengin sen olduğun garip... Ve hükümetten aldığımız çekleri ödedik.
If you get in, we'll figure it out, okay?
Eğer girersen, bir çaresine bakarız.
Nobody told me there's no police in this damn town and that it'd take an hour for them to get here.
Bu lanet yerde polıs olmadığını ve bır saat sonra geleceklerını kımse söylemedı.
We got this jukebox in here and, uh... folks come by and play they songs, that's the music we get in here, and it's...
Burada bir müzik kutumuz var, insanlar gelip şarkılarını çalıyor. İçeride çalan müzik o yani.
So it was in his interest that they do well so he could get repaid.
Ev'in iyi durumda olması kendi çıkarı için gerekliydi. Böylece parasını geri alabilecekti.
How did it get in here?
İçeri nasıl girdi?
- It's, like, this secret Yale, and you have to be able to do magic to even get in.
İçeri girmek için bile büyü yapabiliyor olmak zorundasın.
Get off of it!
İn şundan!
It's not like I'm trying to get in trouble.
Başıma bela açmaya çalışmıyorum ki!
Yeah, I mean, it's not fair the Dominicans get the shaded area in the yard.
Evet, bence bahçede gölgeli alanın Dominikalıların olması haksızlık.
I don't know what happened between you and Ms. Cooper back in China, but I heard you risked your life to get the cure to those who need it most.
Bayan Cooper ile Çin'de aranızda neler yaşandı bilmiyorum. Ama hayatını tedaviye ihtiyaç duyanlar için tehlikeye attığını duydum.
The wife will probably leave the briefcase inside, we'll go in and get it.
Karısı muhtemelen çantayı içeride bırakır, biz de içeri girip alırız.
If that recording surfaces I'll get it excluded, since it's totally illegal, but... once it's played in open court, Tommy's eventually going to jail for doing Ruiz.
Eğer kayıt ortaya çıkarsa kaydı önlerim tamamen yasadışı bir kayıtsa ve bir kere mahkemede dinlenirse Tommy öyle ya da böyle Ruiz'i öldürme suçundan içeri girecek.
Then how will I get it when I'm in Paris?
O zaman Paris'teyken nasıl alacağım ilacı?
There's only way to get in, and it's across this bridge.
Buraya girmenin tek bir yolu var, ve bu da köprünün karşısında.
Well, whatever it is, you get a card like that, it means you're in trouble.
Neyse ne, eğer bu karttan almışsın, başın belada demektir.
Bring in an N.D.A. so he can sign it so I don't get busted again for insider trading.
Gizlilik anlaşmasını getir de imzalasın böylece bir daha yasadışı borsa işlemlerinden baskın yemeyelim.
Ned Roche, do you want to get up here and read it in front of the class?
Ned Roche. Buraya gelip sınıfın önünde okumak ister misin?
Somebody sees something cray in Central City, I get an alert about it.
Birileri Central City'de kaçık birini görürse hemen haberimiz olacak.
I want him in our lives, but let me get him to trust me, then I can do something about it.
İlk önce güvenini kazanmak istiyorum. Sonrasında bu konuda bir şeyler yapabilirim. Tamam.
Maybe you don't get it because democracy is old news in the west.
Belki anlamıyorsunuzdur, çünkü demokrasi Batı için yeni bir şey değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]