English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Go to the car

Go to the car traducir turco

1,098 traducción paralela
Go to the car.
Arabaya gidelim.
Sweetheart, go to the car.
Tatlım, sen arabaya git.
You go to the car, I'll get us something to eat.
Sen arabaya git ben yiyecek alayım.
Go to the car!
Arabaya git!
I gotta go to the car.
Arabama gitmem lazım.
Let's go to the car.
Arabaya dönelim.
Even if we go to the car and they're not there how do we know they're not hiding?
Oraya gittiğimizde, arabanın başında olmasalar bile saklanmadıklarını nereden bileceğiz?
Let's go to the car.
Arabaya gidelim.
Let's go back to the car!
Arabaya dönelim.
You don't go squawking to the cops after you boosted a car.
Araba çalan biri gidip de polislerle konuşmaz.
Hey, I'm going to go put the ashtray in the car.
Küllüğü, arabaya takmaya gidiyorum.
Well, the BMW is a driver's car, but if you should happen to drive into a wall, the Benz has air bags, so, uh... I'd go with the BMW.
BMW sürücü arabası ama herhangi bir duvara çarparsan eğer Benz'lerde hava yastıkları var, yani BMW'yi seçerim.
We have to go back slowly and back to the car.
Biz arabaya yavaş yavaş geri gitmek zorundayız.
take the car and go to the warehouse.
arabayı alın ve depoya gidin.
I can't go to the drive-In, Lynn's got the car.
Arabalı sinemaya gidemem ki, araba Lynn'da.
Okay, kids who wants to go for a ride in the car?
Peki çocuklar, kim yeni arabamıza binmek istiyor?
AND WE'RE ALL GETTING IN CRYSTAL'S BRAND-NEW CAR... AND WE'RE DRIVING UP THIS BEAUTIFUL MOUNTAIN ROAD TO GO TO THE COUNTRYSIDE
Hepimiz Crystal'ın yeni arabasını alıyoruz ve hepimiz arabayla bu güzel dağ yoluna ablamı ahırda ziyaret etmek için kırsal yere gidiyoruz.
Listen, Peggy, can I borrow your car to go to the supermarket?
Dinle Peggy, markete gitmek için arabanı ödünç alabilir miyim?
We'll have to go back to the car in the morning anyway.
Sabah zaten arabaya geri dönmemiz gerekecek.
I go to my old man,'Can I take the car out?
Babama gidip diyorum ki : "Arabayı alıp bir tur atabilir miyim?"
Why do I have to take the car and go down there... and wait for you again at the gate?
Neden arabayı alıp, oraya gidecek ve giriş kapısında bekleyecekmişim? Kaç gündür bekliyorum zaten!
Don't go back to the car.
Arabaya geri dönme.
From the kind of madness that makes people want to put on a hat when they get into a car, to the really extreme madness that prompts people to go to the theatre.
İnsanlarda arabaya binince şapka takma isteği uyandıran delilikten insanları tiyatroya gitmeye ikna eden aşırı deliliğe kadar.
Please, let's pack up the car and go to the lake.
- Hayır, hiçbir şey yapmayacağım.
Go to the highway and flag down a car.
Anayola gidip bir araba çevir.
Get him to the car. Let's go.
Hadi gidelim.
Now, if did be you wanted me to go with you how come you wait till we in the car on the way before you asked me?
Madem sizinle yemeğe gelmemi istiyordunuz neden arabaya binip yola çıkana kadar beklediniz?
Let's go out to the car.
Hadi arabaya gidelim.
Take your money, put it back in your wallet or your pocket, turn around and walk through both sets of doors... The second one sticks sometimes. - go out into the parking lot, get in your car, turn the key, and never, ever speak to me again as long as you live!
Paranı al, cüzdanına koy... geriye dön, kapılardan geç... ikinci kapı bazen takılabilir... otoparka çık, arabana bin, anahtarı çevir... ve bir daha asla hayatın boyunca benimle konuşmaya kalkma!
Get together anything you want to take and go on out to the car.
Yanında götüreceğin ne varsa al ve arabaya git.
The pace car is about to go off. We don't have time to talk.
Hızlanamayan araç yarış dışı kalabilir.Konuşmak için zaman yok tamam mı.
Before it was time to go home, he was pushing me into the car... then pulling me out.
Daha eve gitme vakti gelmeden beni zorla arabaya bindirip sonra da indirmişti.
Now get in the car and go to the house.
Şimdi arabana bin ve evine git.
Now go wheel your brother to the car.
Hadi sen git kardeşini arabaya götür.
Do you remember when you made us go to the Bowler's Hall of Fame so you could see that car shaped like a giant bowling pin? Remember?
bu sayede o arabayı görmüştün dev bir bowling mandalı gibi hatırlamak mı?
I'm going over with my father. Anton has the other car. He'll take you over when you're ready to go.
Babamla gidiyorum Anton, seni götürecek.
It usually tells to follow the car and to go to foot for the office, like you and me.
Genelde arabasını göndertir ve ofise yürüyerek gider. Bizden biri gibi.
Buzz, go out to the car, get that rope.
Buzz, arabaya git, ipi getir.
I'll get in the car go around the block a few times to find him.
Ben arabayla bu civarda dolaşıp onu arayacağım.
So this morning I go down to the garage to check the car out.
Bu sabah garaja gittim ve arabayı kontrol ettim.
Walk'em to the car. My entire reproductive system is about to go up in flames.
Arabaya geri dönün tüm üretken sistemlerim neredeyse alev almak üzere.
Go back to the car. Get the sacks and the rope.
Arabaya gidip iple torbaları getir.
Where'd you go, to France to get the car or something?
Arabamı getirmek için Fransa'ya falan mı gittin sen?
When the car leaves, go to where I took you'sleep sleep and wait there until I get back.
Araba uzaklaştığında, seni'uykucuk uykuya'götürdüğüm yere git ve ben dönene kadar orada bekle.
We go to work each day and right under our noses we see our car and the car in front of us spewing noxious, poisonous gases that are all accumulative poisons.
Her gün işe gidiyoruz, burnumuzun dibinde... arabamızın ve önümüzdeki arabanın zararlı, zehirli gazlar kustuğunu görüyoruz. Bunların hepsi de uzun vadede etkili zehirler.
go out to the car, and I have to go back inside for a second?
arabadan inip... - ve ben bir saniyeliğine içeri girmiştim?
go out to the car...
arabadan inip...
Well, I still say a foreign car is the way to go.
Ben yine de hâlâ yabancı arabanın daha iyi olduğunu iddia ediyorum.
Why don't you go to the motor pool and requisition us a car?
Neden araç bölümüne gidip bir araba istemiyorsun?
If you want to go to the city, my wife can lend you her car.
Şehre gitmek isterseniz, eşim arabasını bırakabilir.
I'm gonna ask you to calmly and quietly move to the other end of the car. Go now, please.
Sizden isteğim sessizce ve sakince aracın diğer tarafına doğru ilerlemenizdir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]