English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Go to them

Go to them traducir turco

6,525 traducción paralela
I could go to them as queen and make a personal appeal.
Kraliçe olarak gidip onlarla konuşacağım.
I want to actually get to know someone and go out with them and not reduce my judgment to a stupid tiny little pho...
Sonra onlarla buluşurdum ve kriterlerimi saçma sapan küçücük bir fotoğrafa indirgemezd...
But I know they'll show their checks to each other, go crazy, and their paranoia will make them work even harder the next year to meet my imaginary standard.
Çeklerini birbirlerine göstereceklerini ve sapıtacaklarını biliyordum ve paranoyları yüzünden seneye benim hayali standartlarıma ulaşmak için daha da çok çalışacaklar.
It's time to let them go.
Artık çıkarmanın zamanı geldi.
I think we go to, like, an abandoned parking lot or something, set up a little handling test, get a feel for them, you know?
Bence boş bir otopark alanına falan gidip ufak bir sürüş testi yapalım da araçlarımızı hissedelim tamam mı?
I need to go over them again and talk to the coroner, but...
Tekrar gidip adli tabiple konuşmam gerek.
If these ladies want to take their dolls in a stroller and go out shopping with them, who cares.
Bu kadınlar oyuncak bebeklerini bir bebek arabasına koyup alışverişe gitmek istiyorlar, kime ne?
I'll do what I can to contain them, but they've got executive branch orders to go through everything.
Onları baskı altında tutmak için elimden geleni yapacağım ama her şeye göz atmak için ellerinde emir var.
And you need to go get them.
Arkadaşlarımız dışarıda ve gidip onları bulmalısın.
- Then tell them to go to hell! - I don't believe so.
- O zaman siktirip gitsinler!
You tell them to go to fucking hell!
Cehenneme gitmelerini söyleyin.
Tell them to go to fucking hell!
Cehenneme gidin deyin onlara.
If we don't hear from them soon, we're gonna have to go back.
Bir süre daha cevap vermezlerse geri dönmemiz gerekecek.
- I'll go talk to them.
Gidip onlarla konuşacağım.
I do not cry but when to the meadow you go between the spring's fledgling birds bind them a wreath put flowers on it with care to honour the fallen.
# Ağlıyorsa benim için ağlamasın bundan böyle # Yürürsen bu temiz ilkbahar havasında # Tomurcuklanan fundalık boyunca
- I'll go talk to them.
- Onlarla ben konuşurum.
Do people really expect them to go?
Gerçekten insanlar gitmelerini mi bekliyor onlardan?
The elliots won't be attending the pre-reception, which means the cameras won't catch them going into the capitol, which means that when the networks do their intros tonight, there will be no b-roll to go along with their stories
Bu demek oluyor ki kameralar onları çekemeyecek Başa dönüyoruz bu da demek oluyor ki Kanallar bu akşam açılışları yaptıklarında
I'll go and tell them. I'll tell them now, I want to get out.
Gidip onlara anlatacağım.Çıkmak istiyorum.
Tell them to go away.
Onlara gitmelerini söyle.
Listen, Alex, you gotta get them to treat him for that at the hospital, and go to the accident site and tape it off or something because it might not be safe, there's no way of knowing how big the spill was or even if it was properly cleaned up.
Bak, Alex, hastanede tedavisi için onları götürmelisin,... ve kazanın gerçekleştiği yere gidip, kayda ya da bir şeylere almalısın çünkü bu güvenli olmayabilir,... sızıntının ne kadar büyük olduğunu ya da düzgünce temizlenip temizlenmediği hayatta bilemeyiz.
You should tell them to go easy on you, you've got a family to support.
Onlara huyuna gitmelerini söylemelisin, destek çıkacak bir ailen var.
We... we see them do this all the time, you know, whether it's drones or wiretapping or whatever, they'll go, "Well according to this law from the 1840s, you know, with X, Y, or Z authority..."
Bunu sürekli yaptıklarını görüyoruz... İHA'lar olsun, telefon dinlemeleri olsun "1840 tarihli filanca yasanın tanıdığı XY ve Z yetkileri" falan derler. Ama bu zaman alır.
We can't hack them, but we can go to the NSA's sources, the back doors.
Onları hackleyemeyiz ama NSA'nın kaynaklarına gidebiliriz, arka kapılara.
Then go find one of them to hang out with.
O halde git onlardan birini bul ve beraber takılın.
And I'd like for them to wear something tight to go along with their song.
Şarkılarında dar bir şeyler giymelerini istiyorum.
Maybe for us to move on, we need to finally let them go.
Devam edebilmek için onları bırakmamız gerekiyordur.
I have to go meet them now.
Şimdi gidip onlarla buluşmam gerek.
You know, tell them you don't want to go and just see how they react.
Yani sadece onlara gitmek istemediğini söyle ve verecekleri tepkiyi bekle.
I want them to let you go first.
Önce seni bıraksınlar.
And if you get to them before I do, I want them to go down hard.
Onları benden önce bulursanız acı çekmeden ölmelerini istemiyorum.
GET ME OUT OF HERE... AND YOU AND I CAN BOTH GO TO THE COPS AND WE CAN EXPLAIN THIS WHOLE THING TO THEM.
Beni buradan çıkarırsan birlikte polise gider ve olan biteni anlatırız.
Don't go talk to them.
Git onlarla konuş.
Anyone who wants to go after them.
Onlardan sonra gitmek isteyen herkes için.
Have them go down and try to force the doors from the inside.
Aşağıya gidip, kapıyı içeriden zorlarlar.
Let's go party. You can teach me how to eat someone without killing them.
Birini öldürmeden nasıl besleneceğimi de öğretirsin.
Well, we better find them soon or I'm going to give up and go to Radio Shack like everyone else who goes to Radio Shack.
Hemen bulsak iyi olur yoksa Radio Shack'a * giden herkes gibi vazgeçip Radio Shack'a gideceğim.
Go talk to them.
Git konuş şunlarla.
So, you want me to go with them?
Yani, benimde onlarla gitmemi mi istiyorsun?
Probably to appease him, so he'd go away peacefully and leave them alone.
Muhtemelen sakinleşip sorunsuzca gitsin ve onları rahat bıraksın diye.
Helen? She used to catch spiders in the kitchen and let them go outside.
Kullandı örümcek yakalamak mutfakta ve onları dışarı çıkalım.
Seeing the gigs go from 50 people to 5,000 people and all of them connected by this message,
Konserler elli kişiden beş bin kişiye kadar seyirci topluyordu. Hepsi de aynı mesajla birbirine bağlanmıştı.
- I can tell them to go. - No.
- Gitmelerini söyleyebilirim.
Some of Charlie's test results are in, if you'd... If you'd like to go over them.
Charlie'nin bazı test sonuçları hazır, gözden geçirmek istersen.
Should I wake them up to go to bed?
Onları uyandırıp yatağa göndermeli miyim?
in order for our plan to go smoothly dealing with them first would be best.
Bu yüzden görevimizi sorunsuzca tamamlamak için öncelikle onların icabına bakmak gerekir.
I told you I don't know them, and if we did go to school together, we never met.
Size onları tanımadığımı söylemiştim. Aynı liseye gitmişsek bile hiç tanışmadık.
I can't let them go to waste.
Bunların boşa gitmesine izin veremem.
Dreams don't always go the way you want them to, Charlie.
Rüyalar her zaman istediğin şekilde gitmiyor, Charlie.
Brock invited me to go drinking with the Indestructibles. Me with them.
Brock beni "Yok edilemezler" ekibiyle içki içmeye çağırdı.
Wait- - boss, you want them to go to Autopsy?
Otopsi odasına gitmelerini mi istiyorsun patron?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]