English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Got an i

Got an i traducir turco

11,013 traducción paralela
Listen, I've got an idea.
Dinle! Bir fikrim var.
I think i got an idea to get people excited About this chilleeze thing.
Bu Chilleeze konusunda milleti heyecanlandıracak bir fikrim var galiba.
I got an idea.
Bir fikrim var.
You can't You've got to force them into stuff So, I've got an idea.
Edemiyorsun. Zorlaman gerekiyor. Bu yüzden bir fikrim var.
I've got an idea.
- Bir fikrim var.
All right, well, I got an idea.
- Bir fikrim var beyler.
- I've got an idea for us.
- Bizim için bir planım var.
I've got an idea, but you're gonna have to follow my lead.
Bir fikrim var ama söylediklerimi yapman gerekecek.
I got an ID on our Mr. Creepy.
Manyağın ismini buldum.
I got an idea.
- Bir fikrim var.
I've got an idea.
Benim bir fikrim var.
I put out feelers with a real-estate agent about the house, and looks like I got an offer.
Emlakçıyla ev hakkında görüşmüştüm. - Teklif gelmiş bile.
Before he died, I think, in an effort to make sure his wife got to keep the money he'd been paid to murder Dr. Henson, your client swallowed a note.
Müvekkiliniz ölmeden önce, Dr. Henson'ı öldürmesi için verilen paranın karısının eline geçeceğinden emin olmak amacıyla bir not yuttu. - Ne notu?
I got her an Uber.
Taksi çağırdım.
I know you're worried, but I'm sure he got out of Ma'an in time.
Endişelendiğini biliyorum ama eminim Ma'an'dan vaktinde ayrılmıştır. - Evet.
I've got a couple of boxes to keep an eye on, and a world to keep safe.
Göz kulak olmam gereken bir çift kutu var. Ve koruyacak bir dünya.
I think I accidentally got forwarded an email chain.
Galiba yanlışlıkla bir dizi e-posta yolladılar bana.
Oh, I got an audition for you for a part on Blacklist for an Indian guy who runs an Indian buffet where James Spader eats at.
Sana Blacklist'te bir rol için seçme buldum. James Spader'ın yemek yediği Hint büfesini işleten Hintli bir adam için.
I would've been back sooner, but we got stuck behind an Asian driver.
Daha önce gelirdim de Asyalı bir sürücünün arkasında takılı kaldık.
Plus, I forged your signature to make sure I got school credit for being an intern.
Ayrıca stajyer kredisi almak için imzanı taklit ettim.
And last night, I got an alert that five of them had been used together in New York City.
Ve geçen akşam, Bir beşinden bir alarm aldım New York da birlikte kullanıldılar.
But now I've got the edge of it, and I'm gonna keep on peeling it back until I know everything, with or without your help.
Şu an tam ucunda duruyorum, seninle veya sensiz herşeyi öğreneceğim.
I just got off the phone with an assistant A.G. In D.C., an Allison Hyde.
Az önce telefon da D.C. Başsavcılıktan Allison Hyde ile konuştum.
You know, when I first got here, there was an Avenger who really got under my skin.
Biliyorsun, ben de ilk buraya geldiğimde beni gerçekten sinir eden bir İntikamcı vardı.
I got an email from this travel site offering, like, $ 50 tickets to Nashville.
Bir seyahat sitesinden e-posta aldım, Nashville'e 50 $'lık bilet öneriyorlar.
Even now, I got to pick between the ribs and the chicken.
Şu an bile pirzola ve tavuk arasında seçim yapmam lazım.
and they totally got it, and now they're gonna make more of an effort to position me with artists I'm really into.
Beni anladılar. Artık sevdiğim grupları ayarlamaya çalışacaklar.
I've got to find that power key, and I can't take no for an answer!
Güç anahtarını bulmalıyım, ve hayırı cevap olarak kabul etmiyorum.
I've got an appointment back in my office in... oh, now.
Ofisimde bir randevum var saat... Ah, şimdi.
We get all the aliens on our side in the next half an hour, and then we reveal I've got the chronolock, not you, and boom!
Gelecek yarım saatte bütün uzaylıları kendi tarafımıza çekeceğiz ve sonra kronokilidin sende değil bende olduğunu göstereceğiz ve işte!
A man dressed as an owl, of all things... I got him drunk enough to admit that no travel to other worlds was even occurring.
Baykuş kıyafeti giymiş adamı sarhoş edip gezegenler arası seyahat yapılmadığını itiraf ettirdim.
Look, I got somewhere to be.
Başka bir yerde olmalıyım şu an.
I put a whole 20's worth in the minute I got here because I know what these Marines listen to, and there's only so much jam band a man can handle.
Denizcilerin ne dinlemek istediğini bildiğimden anında 20'liklerden koydum. İnsan rock müziğe bir yere kadar dayanabiliyor.
Yeah, I got an alert from Beale.
Beale'dan uyarı geldi.
I got a plan in motion.
Şu an işleyen bir planım var.
- I would just like to submit to you that, although I agree that mangy hound is a bit of an eyesore... doesn't smell very good either... but he's got as much right to be in here as you do.
- O çirkin hayvanın biraz göze battığının ben de farkındayım. Hatta kötü de kokuyor. Ama en az senin kadar onun da burada olmaya hakkı var.
I'm really sorry, but I got an army of reporters out there and they want to know if you want to make a statement.
Üzgünüm ama dışarıda binlerce muhabir var. Bir şeyler söyleyecek misin diye soruyorlar.
I understand that an innocent person wrongly got hurt which made you pissed off, But Jo is virtually untouchable.
Masum biri yaralandığı için üzülüyorsun, öfkeden kuduruyorsun anlıyorum ama bugüne kadar onlara dokunabilen tek bir polis dahi olmadı.
I've got an...
Bir fikrim var...
I just got an alert from my father's "Preferred Skies" app.
- Az önce babamın "Gözde Semalar" uygulamasından bir uyarı aldım.
I got an e-mail today from a hacker.
Bir hackerdan mail aldım bugün.
Hold on. I just got an update from Computer Sciences.
Bilişim departmanından yeni bir bilgi geldi.
I've got to say, an operation this size... you'd have to pull me away from some of my other duties.
Şunu söylemem gerek, bu büyüklükte bir operasyon için bazı görevlerimi iptal etmen gerekecek.
Well, you got to let it out. Well, if talking won't cut it, I have an idea that will.
Bunu atlatmalısın, konuşmak işe yaramıyorsa... işe yarayacak başka bir fikrim var.
I got an alert on my phone.
Telefondan bildirim gelmişti.
And soon. Now, if you'll excuse me. I've got people to see, an army to build, revenge to plot.
Şimdi eğer bana izin verirseniz, görmem gereken insanlar kurmam gereken bir ordu ve intikamını almam gereken bir komplo var.
I've got an emo streak.
- Emo dönemimdeyim.
I got to laugh at myself here.
Şu an kendime gülüyor olmam lazım.
'Yeah, I've got an opinion all right...'
- Aynen öyle düşünüyorum.
- I got you an iPad, ma'am.
- Size iPad getirdim.
You know what, I got an essay to write, so if this isn't about the precipitous fall of the French ruling class...
Kompozisyon yazmam lazım. Fransa'da üst sınıfın düşüşüyle ilgisi yoksa...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]