He'll know traducir turco
4,078 traducción paralela
'Thing is, I try and get out of it and I can't cos he's strong, so I end up thinking, "I know, I'll play dead."
Aslında kurtulmaya uğraşıyorum ama beceremiyorum çünkü herif çok güçlü o yüzden ben de "Dur, ölü taklidi yapayım!" diyorum.
I don't know if he'll ever forgive me.
Beni affedecek mi bilmiyorum.
I mean, he meant the world to you, and you meant nothing to him, and if you run away now, he'll never know.
Yani, o senin bütün dünyan ama sen onun için bir hiçsin. Eğer şimdi kaçarsan, bunu asla bilemez.
He'll know I grassed.
Benim ihbar ettiğimi öğrenecek.
If he doesn't know you're following him, he'll lead you straight to'em.
Onları takip ettiğini anlamazsa seni doğruca onlara götürecektir.
Of course, as soon as he returns, I'll let you know.
Elbette döndüğü gibi size haber vereceğim.
He must know we'll be waiting for him.
Burada olacağımızı biliyordur.
We'll let you know if he moves.
Hareket ederse haber veririz.
Ooh, if I have to bring him here myself, he'll be back. - I know the answer.
- Cevabı biliyorum.
If Timperley finds out we know what he's done, then we'll be in danger.
Timperley ne yaptığını bildiğimizi öğrenirse tehlikede oluruz.
I know he'll be back..
Her zaman geri dönüyor.
- He'll know what they're planning.
- Adam ne planladıklarını biliyordur.
I'll make sure he knows to lay low until we know what's what.
Olayı çözene dek alçaktan uçtuğundan emin olurum..
I know he'd have full confidence you'll do the right thing.
Burada olsa, doğru olanı yapacağına dair sana güveninin tam olacağından eminim.
You know he'll be found guilty.
Onun suçlu bulunacağını biliyorsun.
I don't know when he'll be back.
Ne zaman döneceğini bilmiyorum.
If there is a God, he'll know what I'm thinking anyway, won't he? So...
Eğer bir tanrı varsa, ne düşündüğümü bilir zaten, değil mi?
Look, I know what he meant to you, but I really hope that you'll find another partner and keep writing.
Bak, senin için yerinin çok önemli olduğunu biliyorum ama inşallah başka bir ortak bulup, yazmaya devam edersin.
He'll know what to do.
O ne yapacağını bilir.
He'll know you're different.
Sendeki farklılığı anlayacak.
If Barbosa's alive... he'll know I'm here.
Barbosa yaşıyorsa burada olduğumu öğrenir.
He'll know what to do.
Ne yapması gerektiğini biliyor.
Which is why he'll be desperate to know what you've said to the police.
Bu yüzden senin polise ne anlattığını bilmek isteyecek.
If Merlyn thinks he's been compromised, it'll help if we know.
Merlyn açığa çıktıklarını düşünürse ilk bizim bilmemize yardımcı olur.
Yeah, yeah, I'll let you know if he shows up.
Evet, evet. Gelirse sana haber veririm.
He said, you'll know you're in love... when your world begins to move in slow motion.
Dedi ki, dünya ağır çekimde hareket etmeye başladığında aşık olduğun anlamına gelirmiş.
I'll tell Alvin whatever he wants to know.
Alvin'e neyi bilmek istiyorsa söyleyeceğim.
But he'll know.
Fakat o biliyor.
Well, let me know when he gets here, and maybe I'll come back.
Dediğiniz adam gelirse söyleyin de belki ben de gelirim.
Meaning, I want to know if he'll ever amount to anything more than an overpaid paper-pusher.
- Demek istediğim, hiçbir zaman sadece kağıt işleri yapan birinden fazlası olabilecek mi onu bilmek istiyorum.
You know, he got a piece of Jackie Kennedy before she was defiled by that hairy olive-eater.
O kıllı zeytinci, kadını mahvetmeden önce Jackie Kennedy'nin tadına bakmış.
You don't know how he'll react.
Nasıl tepki vereceğini bilemezsiniz.
But we do know he'll die if we don't do something.
Ama bir şey yapmazsak onun öleceğini de biliyoruz.
And you know how much he takes in each year?
Yıllık ne kadar aldığını biliyor musun?
He'll be back later, you know, before...
Sonra gelecektir. Şeyden önce...
You know when he'll be out?
Hayır.
How could she know exactly where he'll go?
Owen'ın nereye gideceğini nasıl bilebilir ki?
Because when he spots Nikita, he'll know we're on- -
Çünkü Nikita'yı gördüğünde peşinde olduğumuzu- -
We'll know if he makes a move.
Hamle yaparsa haberimiz olacak.
- Oh, I know he'll say no.
- Hayır diyeceğini biliyorum.
He'll never be able to make you happy, and you know it.
Harker. Sizi hiçbir zaman mutlu edemeyeceğini biliyorsunuz.
You'll never know whether he suffered.
Acı çekip çekmediğini asla öğrenemeyeceksin.
I'm taking them to Aziz Aga, he'll know what to do with them.
Bunları aziz agaya götürecem. Aziz ağa herşeyin en iyisini bilir.
I know very well I stuck with Klaus, and not 3 years later, he stuck a silver dagger in my chest and sent me into a magical slumber for 90 years.
Klaus ile aramın gâyet de iyi olduğunu hatırlıyorum. Aradan daha üç yıl bile geçmeden, kalbime o gümüş hançeri saplayarak beni 90 yıllık bir uykuya yatırmıştı.
You know, show it to me and then I'll believe it. You ask me, I think he's- - he's guilty.
Ben gördüğüme inanan birisiyim ve bana sorarsan, onun suçlu olduğunu düşünüyorum.
I always heard rumors and everybody's talking about, that they've seen it, you know, and, and when I actually looked up and saw him, he was just big and he was hairy and he made like this weird, like snorkeling kind of sound.
Hakkında söylentiler duymuştum. Herkes onu gördüğünü söylüyordu. Yukarıya bakıp onu bizzat gördüğümde kocaman ve kıllıydı.
Do you know how long he'll be in his meeting?
Toplantısı ne kadar sürecek biliyor musunuz?
Have Birkhoff run him through facial recognition. This guy shows up nowhere, we'll know he's Shop.
Birkhoff'a adamın yüzünü tarattır, adamın bir kaydı çıkmazsa Dükkan'ın adamıdır.
As soon as he hears the explosion, he'll know.
- Patlamayı duyduğu zaman anlayacak.
Lean on him. He'll know where to find the Chemist.
Onun üstüne gidin, Kimyacı'nın nerede olduğunu biliyordur.
He'll know what to do.
- O ne yapılması gerektiğini bilir.
he'll know what to do 57
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know thyself 21
know your enemy 19
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
know what i'm sayin 29
known what 18
know what that means 36
know this 99
know what 656
know what this is 16
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
know what i'm sayin 29
known what 18
know what that means 36
know this 99
know what 656
know what this is 16
know what that is 21
know what it is 22
know what i mean 310
know her 28
know basis 70
known associates 21
know him 81
knowing you 48
knows what 35
known fact 28
know what it is 22
know what i mean 310
know her 28
know basis 70
known associates 21
know him 81
knowing you 48
knows what 35
known fact 28