English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He'll show

He'll show traducir turco

777 traducción paralela
He can take his old show and put it where it'll do him the most good!
Gösteriye tamam dedi, uygun bir araya sıkıştıracakmış öyle mi?
Maybe he'll get you to write the music for the show.
Belki gösteriye şarkı yazman için seni alır.
He'll show you. Ace of spades.
O göstersin size.
- I'll show him where he gets off.
- Çıkış kapısını göstereyim.
I'll show you where we can put Mr. Renfield where he won't escape again.
Bay Renfield'i kaçmaması için nereye götüreceğini göstereceğim.
Now I'll show you the power of the beggar king, or as he calls himself, "the poorest man in London."
Şimdi size dilenciler kralının gücünü göstereceğim ya da kendini adlandırdığı ismiyle "Londra'nın en fakir adamı."
He runs his own show out here, with about 50 centuries of authority back of him.
Arkasındaki 5000 yıllık otoriteyle şuanda kendi gösterisini yönetiyor.
We'll give him a rousing cheer to show him we're glad he's here.
Onu yürekten selamlayıp, sevincimizi göstereceğiz.
He'll drive us crazy before we get this show on.
Gösteri başlamadan bizi deli edecek.
He'll show up.
Ortaya çıkacak.
- He'll show you to your car.
- Sizi arabanıza kadar geçirecek.
He'll show those mugs how to die in a big way.
Nasıl harbi ölünürmüş, gösterecek.
Sure, he'll show those phonies up.
Onlara gününü gösterecek.
He'll show up. I just know it.
Biliyorum, kesin çıkacak ortaya.
Surely he'll show me a way to help my people.
Eminim, halkıma yardım etmek için de bir yol gösterecektir.
He'll show up.
Mutlaka gelir.
He'll show you!
Sana gününü gösterecek!
I can show Bryan, our DA, that if he goes around tryin'to collect everybody he'll have a tangled case but if he sticks to Wilmer here, he can get a conviction standing on his head.
Ben bölge savcisi Bryan'la konusurum. Herkesi tutuklamaya kalkarsa isin çok karisacagini... ama Wilmer'la ugrasirsa olayi kolayca çözebilecegini... anlatirim.
Maybe if I ask him, he'll let you go the picture show Sunday.
Belki rica edersem Pazar günü film izlemeye gelmene izin verir.
- I suppose he'll show up though.
- Bir şekilde ortaya çıkar. Her zaman yaptığı gibi.
Let's insult him. Maybe he'll show his head.
Hakaret edersek gösterir belki kendisini.
Pretty soon we'll know who that somebody else is. He'll show.
Yakında onu da öğreneceğiz.
- He's inside, come, I'll show you.
- İçeride. Gelin, size göstereyim.
I think he'll find a spot in the show for you.
Gösteride sana da bir rol bulacağını sanıyorum.
He'll show you to your room.
O sana odanı gösterir.
Oh, he's forcing him to lie so it'll show on the graph.
Oh, onu yalan söylemeğe zorluyor, ki grafikte bu durum gözüksün.
We'll show Miles that he can't bluff us.
Pekala, Miles'a bizimle uğraşılmayacağını gösterelim.
Sometimes if we make a mistake in the show, he'll ask if I'll stay and rehearse with him.
Bazen gösteride bir hata yaptığımızda, kalıp onunla prova yapmamı istiyor.
With what I've got to show the governor, he'll straighten things out.
Vali elimdekini görünce sorunu çözer.
If he doesn't show up by tomorrow, you come down here and make a report in person and we'll go to work on it.
Yarına kadar gelmezse buraya gelip şahsen bir rapor verin. Biz de işe koyuluruz.
- He'll show you when it's finished.
- Bittiğinde Dix size gösterir.
Show me a martyr, I'll lay you 4 to 1 he winds up out of the money.
Bana bir şehit göster, bire dört bahse girerim ki çulsuz kalır.
Show him my card and he'll meet with you immediately.
Ona kartımı gösterin sizinle hemen görüşecektir.
But if he doesn't go through with this show, he'll never work again.
Ama bu oyunu tamamlayamazsa bir daha asla çalışamaz.
He'll see you get it. It'll give the show away. No.
Onu alırken seni görür, planın ortaya çıkar.
He'll show up here 10 or 15 minutes later.
10-15 dakika sonra yanıma gelir.
He'll show up right after he calls?
Aradıktan hemen sonra gelir mi?
- He'll tell you he was rehearsing his show.
- Provada olduğunu söyleyecek.
He'll show you where the room is.
Odanın nerede olduğunu size gösterir.
When he'll show up
Ne zaman ortaya çıkacağını
He'll show you where to go.
O sana sınıfını söyler.
I'll wait for Madden to show his hand. Then I'll drive him out again, and this time he'll never come back.
Madden'ı ellerini görene dek bekleyecek ve onu, yine caddede sürükleyeceğim ve bu defa asla geri dönemeyecek.
I don't think he'll show.
Çıkacağını sanmıyorum.
If you like, I'll take you out and show you where he painted it.
İstersen seni, bu tablonun boyandığı yere götürebilirim.
He'll show up.
Gelecek.
He'll never show up.
Asla gelmeyecek.
I'll show you the way. He'll finish his lecture any moment now.
Dersi bitmek üzere olmalı.
"He came Wednesday, so he'll show up Saturday!"
"Çarşamba gelmişti, Cumartesi burada olur öyleyse!"
You all know Simon won't like missing the hanging, so we'll wait, but if he don't show up soon we'll go ahead without him.
Hepiniz Simon'un idamı kaçırmayı istemeyeceğini biliyorsunuz, o yüzden bekleyeceğiz, Ama yakında gelmezse onsuz başlarız.
He'll show up. He's probably parking the car.
Arabasını park ediyordur, şimdi gelir.
He'll say to the Gestapo, "If you let me off I'll show you where some Jews are hiding."
Gestapo'ya diyecek ki, "eğer beni bırakırsanız size bazı Yahudiler'in saklandığı yeri gösteririm".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]