English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / He better

He better traducir turco

10,160 traducción paralela
Well he better know something.
İşe yarar birşey biliyormusun.
The bigger the problem, the better he got.
Problem büyüdükçe daha iyi hâl alırdı.
I spent the better part of a millennia trying not to draw my father's attention, and now he's dead, and all those who stood against me have been vanquished. I see no reason the fruits of my labor should go unappreciated.
Artik öldügüne ve bana karsi duranlar ortadan kalktigina göre çalismalarimin verdigi meyveler niçin göze hitap etmesin ki dedim.
And he's been after Chin's scalp for the better part of a year.
Yıllarını Chin'in kafa derisi yüzmek için harcadı.
♪ We know that he ain't do it... ♪ ♪ Let's change for the better, make the world a better place! ♪
â ™ ª Bunu O'nun yapmadığını biliyoruz... â ™ ª â ™ ª Haydi daha iyi olalım ve Dünya'yı daha iyi yapalım â ™ ª
He better know to stay alive till me and Sarah find him.
Sarah ve ben onu bulana kadar hayatta kalmayı bilse iyi eder.
Thinks he knows what I want better than I do.
Ne istediğimi benden iyi bildiğini sanıyor.
He did better than that. She gave him a card.
Daha da iyisini yapmış, kadın ona kartını vermiş.
So I showed Walter Smith and he went, "Oof, better get the police."
Walter Smith'e gösterdim ve "Oof, polise haber versen iyi olur." dedi.
Obviously, his career could be even better if he was supported in a different way.
Açıkça onun kariyeri daha iyi olabilirdi, eğer farklı şekilde desteklenseydi.
So, I don't know, if it was better to be even a better player but don't enjoy so much or to be what he was as a player but enjoy career as much as you do.
Bilmiyorum, daha iyi oyuncu olup eğlenmemek mi daha iyi ya da oyuncu olarak ; kariyerinde eğlenebildiğin kadar eğlenmek mi daha iyi?
Even better, he's coming to town next week. Let's all get together.
Hatta haftaya buraya geliyor, bir araya gelmeliyiz.
Well, then you better move quick- - he's reloading!
O zaman elini çabuk tut. Adam yeniden fırlatacak.
I better call in a tip to 9-1-1, so he's not out here too long.
911'i arayıp haber vereceğim. Burada daha fazla durmasın.
"He's in a better place," seems overused.
"Artık daha iyi bir yerde" kabak tadı verdi.
I presumed, if I bought him a drink, there wouldn't be a single second when he wasn't hoping for someone better to come along.
Ona içki alsaydım başkalarından yardım alma umudu kalmazdı.
He just... knew how to help it, knew how to make it better.
Sadece ona yardım ediyordu. Daha iyi olmasını sağlıyordu.
He knew better than that.
Bunu iyi biliyordu.
It's only because when he tells you, you need to react better than this, Ben Warren.
Ancak söylediğim zaman bundan daha iyi tepki vermelisin Ben Warren.
He's better placed to find one of his own.
Halkından birini bulması daha kolay olur.
Bet he's got a better disposition, huh?
Daha iyi huylu olacağına bahse girerim.
He'd better be.
İyi eder.
He's not going to get any better lying on his ass.
Kıçını yayarak da iyileşemez.
Better you should think he was a hero.
Onun bir kahraman olduğunu düşünmen daha iyiydi.
In return for my father's loyalty, he was told his dauger could have a better life.
Babamın sadakatinin karşılığı olarak kızının daha iyi bir yaşama sahip olabileceğini söyledi...
He's great, actually. You know, Steve, if I didn't know better, I would swear there was something on your mind.
Baksana Steve, seni tanımasaydım kesin aklına takılan bir şey var derdim.
If he knows where he's at while he's doing it, he's got better doctors than I do.
Nerede ne yaptığını biliyorsa, benden daha iyi doktoru var demektir.
For the rest of time he's your problem, so you need to watch him better.
Geri kalan zamanda o senin sorumluluğun. Ona daha iyi göz kulak olsan iyi olur.
If you can not take care of him full-time, it is better that he is here.
Onunla tam zamanlı olarak ilgilenemiyorsanız burası onun için daha iyi bir yer.
I better check on my dad before he hurts himself.
Babam kendini incitmeden bir bakayım ona.
My grandmother killed herself out of shame, and now he wanted to make a museum out of it so he could feel better about himself.
babaannem utançtan intihar etti, şimdi de kendisini daha iyi hissetmek için burayı müzeye çevirmek istiyor.
He'd have been better off if he'd been hit by a Budweiser truck.
Bira kamyonu çarpsaydı daha iyiydi.
On the very night he landed in Salem, my father said to me that it were better 1,000 innocents die than a single witch walk free.
Salem, olduğu çoğu gecede... babam bana bir cadının özgür... olmasındansa 1000 masumun... ölmesi daha iyi derdi...
He's giving us a sample taste, and if it suits our taste, better deposit the money.
Bu yem. Parayı bankaya yatırmamız için elindekinin tadına baktırıyor.
So we were all jockeying up to try and better a girl he already had?
Yani biz zaten seçmiş olduğu kızla mı yarışıyorduk?
He knows better...
Olmaz!
Hmm, he ain't better than me.
- Benden daha iyi değil.
So he created a bigger, better version...
Ve daha büyük, daha gelişmiş bir versiyon yarattı.
Well, he's paying this much attention to her, we better figure out who she is.
Bu kadar önemli biriyse kim olduğunu öğrenelim en iyisi. - Anne?
I thought he was better.
- Ama kocanız şimdi daha iyi, değil mi?
I think if your nephew understood coding a little better, - he'd think "Parallax" was pretty cool. - Ahem.
Bence yeğeniniz programlamayı biraz bilseydi sanırım Parallax'i çok beğenirdi.
He deserves better.
Daha iyilerini hak ediyor.
Your brother is sick, and no matter how hard we try to help him, he'll never get better.
Kardeşin hasta ve ona yardım etmek için ne kadar uğraşırsak uğraşalım asla iyileşmeyecek.
Maybe he'll rest better knowing that I've finished what he started.
Belki onun başlattığını benim bitirdiğimi bilerek huzur içinde uyuyabilir.
I have no problem going after Penguin with everything we've got, but if we start kicking down the doors of average citizens and policing through fear, we're no better than he is.
Tüm gücümüzle Penguen'in peşine düşme konusunda hiçbir tereddütüm yok. Ama sıradan vatandaşların kapısını çalıp korku salmaya başlarsak ondan farkımız kalmaz.
He was trying to make our precinct better. Look.
O karakolu daha iyi bir hâle getirmeye çalışıyor.
- He's better off than us.
- Bizden daha iyi bir durumda.
Until he gets better.
İyileşene kadar kalır.
He deserved better.
- Daha iyisini hak ediyordu.
Maybe I thought for one second it'd be better for me if he were dead.
Ve bir saniyeliğine, onun ölü olmasının benim yararıma olduğunu düşündüm.
Chanel, and you better not tell anybody Boone's gay... even though he is... because golf frats aren't big on gay dudes, and because we like hitting golf balls with the gay-straight alliance kids, and I would like to keep doing that.
Chanel, ve Boone'un gay olduğunu kimseye söylemesen iyi edersin çünkü golf derneği gaylerden pek hoşlanmıyor ve gayler ve heterolar olarak golf oynamayı seviyoruz bunu bozmayı istemem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]