Human blood traducir turco
703 traducción paralela
My mother lives on human blood and has done for two centuries.
Annem iki yüzyıldır insan kanı ile yaşamını devam ettiriyor.
It must be human blood.
İnsan kanı olmalı.
It's because he was the one man in England who protected the helpless against beasts who were drunk on human blood!
Kana susamıs canavarlara karsı âcizleri koruyan İngiltere'deki tek insan olduğu için!
They sprinkle our houses with human blood!
Evlerimize insan kanı serpiyorlar!
- They're human blood.
- İnsan kanı.
You haven't got a drop of human blood in your veins.
Damarlarında bir damla insan kanı yok senin.
I owe this drinker of human blood around 1,000.
Bu kan emiciye 1000 civarında borcum var.
There's this insatiable craving for human blood.
İnsan kanı için şu doyumsuz arzu belirir.
First to determine if the stains were human blood, then to classify it by group or type.
İlk olarak, lekelere insan kanının sebep olup olmadığına bakıldı. Sonra grup ya da türüne göre sınıflandırıldı.
- Nothing much, just a pit full of wolves, half mad with starvation and trained to appreciate the flavor of human blood.
- Pek bir şey değil, insan kanına doyum olmadığını bilen, açlıktan gözü dönmüş kurtlarla dolu bir çukur.
She claimed to come from God even in war and the shedding of human blood.
Savaştayken insan kanı dökmesine rağmen tanrıdan geldiğini iddia etti.
Oh, human blood doesn't bother me.
İnsan kanı beni rahatsız etmez.
And without human blood to nourish them.
Hem de insan kanı dökülmesine gerek kalmadan.
The human blood cell, the basic matter of all life.
Bu bir insan kan hücresi, insan yaşamının temel taşı.
It has human blood elements in it.
İnsan kanı maddeleri var.
We have forgotten the real stink of human blood.
İnsan kanının nasıl koktuğunu unutmuşuz.
She feeds on human blood.
İnsan kanıyla besleniyor.
But drinking human blood- -
Ama insan kanı içmek- -
She believed human blood was the elixir of youth.
O İnsan kanının gençlik iksiri olduğuna inanmıştı.
That was her way of getting even. The ground was soaked in human blood.
Her yer insan kanına bulanmış.
A hunger, a wild, gnawing animal hunger will grow in you, a hunger for human blood.
Bir açlık, vahşi, kemiren bir hayvan açlığı insan kanı için bir açlık içinde büyüyecek, içinde büyüyecek.
Now, these ordinary, human blood cells... are completely different, of course.
İşte bunlar sıradan insan hücreleri birbirlerinden oldukça farklılar.
A hunger... a wild, gnawing, animal hunger will grow in you, a hunger for human blood.
Bir açlık, insan kanı için bir açlık vahşi, kemiren bir hayvanın açlığı içinde büyüyecek.
There's human blood on it.
Üzerinde kan var.
YOUR HUMAN BLOOD IS TOUCHED BY IT, SPOCK.
SENDEKİ İNSAN KANI ETKİLENİYOR BUNDAN, SPOCK.
One of the dominant organisms was what we call a tube worm and these were 6, 8 feet tall, and they had human-like blood.
En baskın organizmalardan biri tüp solucanlarıydı Ve bunlar 6 ila 8 fit boyundaydı, Ve insanınkine benzer bir kanları vardı.
Not human lives, but small ones with blood in them.
İnsanlar değil ama küçük şeyler. İçinde kan olan.
It's the blood, bone and sinew of this democracy - - That great men handed down to the human race!
Büyük insanların bize devrettiği demokrasinin kanı, kemikleri ve kasları bunlar.
The structure of the blood is quite different from that of a normal human being.
Kan yapısı normal bir insanınkinden farklı.
I find it difficult to believe that a human being can change himself into a bat, or that by feeding upon the blood of the living he can obtain eternal life.
Bir insanın kendisini yarasaya çevirmesine veya kanla beslenerek ölümsüzlüğü elde etmesine inanmak zor geliyor.
Blood hath been shed ere now, i'the olden time, ere human statute purged the gentle weal
Ne kanlar döküldü eski zamanlarda, kanunlar yumuşatmadan önce insanları.
Whatever it is... whatever intelligence or instinct it is... that can govern the forming of human flesh and blood... out of thin air is... well, it's fantastically powerful... beyond any comprehension, malignant.
Her ne ise nasıl bir zeka ya da içgüdü ise insanoğlunun şekillenmesini kontrol edebiliyor. Gücünün büyüklüğü, anlayamayacağımız kadar fazla ve de kötü niyetli.
As we believe, as flesh and blood human beings, or are we simply parts of someone's feverish, complicated nightmare?
inandığımız gibi etten kemikten insanlar mıyız yoksa sadece birinin hummalı bir kabusunun parçası mıyız?
We've got Beshraavi, the British constabulary, the whole human race howling after our blood just for a lousy nursery rhyme.
Peşimizde Beshraavi var, İngiliz polisi var tüm insanlık kanımız için uluyor tek sebebi de bir çocuk şiiri.
The human body contains 24 liters of blood.
İnsan vücudu 24 litre kan içerir.
We're human beings with the blood of a million savage years on our hands.
Ellerinde milyonlarca yılın kanı olan insan soyundan geliyoruz.
Gods of hate who wander between this and the netherworld Promising revenge by sucking blood, we took human forms
Bu dünya ve öbür dünya arasında gezinen kindar Tanrılara intikam sözleri vererek insan kılığına bürünebildik.
You shall not have the gold until you shed human blood.
Bu altın senin olacak, eğer bana insan kanı temin edersen!
Also, the substance we thought was blood doesn't appear to be of human origin.
Ayrıca, kan olduğunu düşündüğümüz sıvı insan kaynaklı görünmüyor.
In a human being, it will pass through the skin and rupture the subdermal blood vessel.
Bir insana etkisi ise deriyi zararsız geçecek ve kan damarında deri altı yırtık oluşturacak.
Down to the last blood cell, she's human.
Son hücresine kadar insan.
The blood of human beings.
İnsan kanı.
The murderer began to enjoy killing. He probably thrives on the blood, the torture of a human being.
İki ölü için çifte tabutumuz.
When the human body has suffered a dehydration of between 6 to 10 % it experiences dizziness, difficulty in breathing decreased blood volume, indistinct speech and finally an inability to walk
İnsan vücudu yüzde 6-10 arası sıvı kaybına uğradığı zaman baş dönmesi başlar, nefes almakta güçlük çeker kan yoğunluğu düşer, belirsiz konuşmalar ve sonunda, yürümekte zorluk çekmeye başlar
I can feed on the blood of a human victim. - No.
İnsan kanı ile beslenebilirim.
The knights performed human sacrifices... consummating the offering with a virgin's blood.
Şövalyeler kurban ayinlerini bir bakirenin... kanını sunarak tamamlıyorlardı.
Vampires need blood that's not contaminated by human semen.
Vampirler insan menisi bulaşmamış kana gerek duyarlar.
This blood is human.
- Bu insan kanı.
For example, you breed a parasite that you implant in the human body cavity. It hooks around the circulatory system and it filters the blood just like a kidney does.
Mesela ; bir parazit üretip, onu vücut boşluğuna yerleştirirsin, o da, kendisini dolaşım sistemine yerleştirir, ve tıpkı bir böbreğin yaptığı gibi kanı süzer.
The blood definitely isn't human!
Bu kesinlikle insan kanı değil!
He created human from a clot of blood.
O, insanı kan pıhtısından yarattı.
blood 1038
bloody 177
blooded 155
bloody mary 53
bloody hell 1276
blood pressure 102
blood type 26
blood for blood 26
bloody fool 33
blooded murder 40
bloody 177
blooded 155
bloody mary 53
bloody hell 1276
blood pressure 102
blood type 26
blood for blood 26
bloody fool 33
blooded murder 40
bloody idiot 27
blood is in the water 19
blood everywhere 57
blooded killer 92
bloody nora 21
blooded murderer 23
human 499
humanity 59
humans 251
human resources 22
blood is in the water 19
blood everywhere 57
blooded killer 92
bloody nora 21
blooded murderer 23
human 499
humanity 59
humans 251
human resources 22