I'm all in traducir turco
17,774 traducción paralela
Eighteen years old, I'm stuck in the suburbs cleaning this pool all day for my cousin.
18 yaşındayım ve bütün gün kuzenimin banliyödeki evinin havuzunu temizliyorum.
Joe... after we make all this money from Brent, do you think I could get my Viper back?
Joe, Brent'in üzerinden para kazandıktan sonra. Viper'ımı geri alabilir miyiz sence?
Nonetheless, after a rather contentious and messy negotiation in Cartagena, this was all that was left on the table, so I took it.
Bununla birlikte, oldukça ihtilaflı bir müzakereden sonra Cartagena'da bunlar masada kaldı bende hepsini aldım.
'I had to get it all in one shot.
Bir kerede çekmek zorundaydım.
But if I can assist you in any way at all...
Size herhangi bir yardımım dokunur mu?
It's all I thought about all day when I was in there, and it's all that I think about now that I'm out.
Tek düşündüğüm bu içerideyken tüm gün ve şimdi dışarıdayken de tek düşündüğüm bu.
I think the solution to all our problems lies in Fillory.
Bence tüm sorunlarımızın cevabı Fillory'de.
I will be the very best husband to Martha that I can be, and the very best son-in-law to you and Mrs Cratchit, and the very best brother to all the little'uns, and when the time comes, the very best father too.
Martha için yapabileceğim en iyi kocalığı, size ve Bayan Cratchit'e de en iyi damatlığı yapacağım ve tüm kardeşlerime en iyi abiliği yapacağım ve iş en iyi babalığa gelirse yine aynı şekilde.
I think he's using Kris'computer to record all this.
Sanırım Kris'in bilgisayarıyla bunları kaydediyor.
All manner of promises made in exchange for votes, and I'm beginning to fear they've been wasted.
Oy karşılığı verilen bütün sözlerin boşa gittiğinden korkmaya başlıyorum.
And now I left a widow, all forlorn, without a penny in the world.
Artık dul kaldım, kimsesiz. Tek kuruşum olmadan.
I mean, that sounds amazing, guys. I'm all in.
Her şey kulağa gayet şahane geliyor beyler.
You know, when I'm around her, all I can think about is how I know that Sands murdered her dad.
Onun yanındayken düşünebildiğim tek şey Sands'in babasını öldürdüğünü bilmem.
That's why I'm kind of all-in on this Piper thing though.
Bu yüzden Piper olayına kendimi tamamen veriyorum sayılır.
Look, Harris, I trust your instincts, I really do, but unless you can find a flaw in the chain of evidence that's brought us all here, how about we see this through?
Harris, içgüdülerine güveniyorum, gerçekten ama hepimizi buraya getiren kanıt zincirinde bir kusur bulamadıysan şu işi yapalım mı?
I'm gonna make you wear diapers to bed. And to school, in front of all your friends. To teach you a lesson because you are such a little baby!
Gece altına bez bağlayıp okula da öyle göndereceğim ki bütün arkadaşlarının önünde sana bir ders olsun ; çünkü küçük bir bebek gibisin!
Oh, I even got a pocket fan so I can blow wind in your face, and your hair could be all like this.
Oh, cep vantilatörü bile aldım ki yüzüne rüzgar üfleyebileyim, ve saçların böyle olabilsin.
"I'm Galavant, the jerkiest jerk in all the land!"
"Ben Galavant. Tüm diyarlardaki hıyarların en hıyarıyım."
Oh, I know, right? It'd be nice to sit in a swing all day.
- Tüm gün oturup sallanırdım.
You come in here with your hair all knotted up and I'm just gonna hand you money?
Saçların örülü geldin diye para vereceğimi mi sanıyorsun?
Just so I'm not putting all my eggs in one basket.
Ama bütün yumurtalarımı bir sepete koymuyorum...
I wasn't going to tell you, but I'm-I'm making a video for the party tomorrow night, of all the big moments in your life.
Yarınki parti için bir video hazırlıyorum. Hayatındaki bütün önemli anlar için.
Now, regarding'all this hitting and drowning, I'll surely look into it'cause that's my job, but I will tell you this you ain't Casey's family.
Şimdi bu vurma ve boğma olayını araştıracağım. Kesinlikle araştıracağım çünkü benim işim bu... ama sana şunu diyeyim... sen Casey'in aillesi değilsin.
Yeah, I just hope the kid got in all right.
Evet, umarım çocuk içeriye sağlam girebilmiştir.
If it wasn't for you and your brother, I wouldn't be in this shithole for life, all right?
Sen ve kardeşin olmasaydı, hayatım boyunca bu boktan yerde olmazdım, tamam mı?
All right, if I can get close enough, I can cut her hand, we can trade blood. I can see if Kate's still in there.
Pekala, eğer ona yeterince yaklaşabilirsek onun elini kesebilirim ve kanlarımızı değiştirip hala Kate içeride mi bakabilirim.
She was all bitten up by rats. Covered in blood, foaming'at the mouth, all right? So, I ran, I got Dad, and I...
Fareler her yerini ısırmıştı ve ağzından köpükler saçıyordu, tamam mı?
Cos I've got all the words ready and I don't want something else getting in the way again.
Çünkü her şeyi hazırladım ve bir daha aramıza başka bir şeyin girmesini istemiyorum.
In fact, I've never heard of us getting one at all.
Hatta böylesini aldığımızı hiç hatırlamıyorum.
And if you think your people are rushing down here to bail you out, you've got another thing coming, because I'm gonna keep you in here all night.
Ve eğer seninkilerin seni kurtarmak için aceleyle.. ... buraya geldiğini düşünüyorsan, yanılıyorsun,... çünkü seni tüm gece burada tutacağım.
In fact, I'll make sure that he doesn't get bail at all, because hacking into the bar is a federal crime, and if he can do that, he sure as hell can flee the country.
Hatta onun kefalet hakkını almadığına emin olacağım, çünkü baroya gizlice girmek federal bir suç, ve bunu yapabiliyorsa, eminim ülkeden kaçıp gidebilir.
Three months I worked on that and all you can see is my hand in one shot.
Orada üç ay çalıştım ve sadece elimi bir sahnede görebilirsin.
Mr. Litt, I'm all settled in.
Bay Litt, tamamen yerleştim.
I'm just wondering if you're gonna stay in here going over stuff all day.
Sadece tüm gün burada bunlarla uğraşıp uğraşmayacağını merak ediyordum.
I'm not gonna calm down, you told me to go after Gibbs to stop Mike from doing something stupid, and I did, and all that did was waste our time like I said it would.
Sakin olamam. Mike'ın aptalca bir şey yapmasını engellemek için Gibbs'in peşinden gitmemi söyleyen sendin ve ben de yaptım. Bu da bahsettiğim gibi tam bir zaman kaybıydı.
No one who believes in them, but instead, all I've done as a lawyer is work night and day to put money into the hands of rich people.
Ama bunun yerine avukat olarak tek yaptığım gece gündüz zengin insanların eline daha çok para vermek oldu.
Rachel, if I leave, all I'm gonna be thinking about is what's happening in that jury room.
Rachel, gidersem eğer tek düşüneceğim şey o jüri odasında neler yaşandığı olacak.
You do no time, and all I need in return is one name partner at your firm.
Vaktin pek yok ve tek ihtiyacım olan ortaklarından birinin adını itiraf etmen.
I put you all in an impossible situation, and for reasons I'll never quite understand, you gave me the benefit of every doubt, even Mr. I'm-Just-Doing-My-Job.
Hepinizi tarifi imkansız sebeplerden dolayı tarifi imkansız durumlara soktum. Bunun önemini asla anlatamam. Her şüphede benim lehime karar verdiniz.
As an ER physician, I'm trained in the emergency aspect of all the specialties.
Acil servis doktoru olarak her türlü acil durum için eğitim aldım.
Kerogent Holdings, who's been flooding the market with cheap oil and driving down prices... to which I would normally give a hearty free-market thumbs-up, but the oil in question is being purchased from radical jihadists, the proceeds being used to fund all manner of nastiness.
Normalde serbest piyasa deyip buna karışmazdım ancak konu petrole gelince cihatçılardan alınıp gelen parayı daha kötü işlere yatırdıklarını biliyoruz.
I'd say you got back just in time for all the crazy shit to start happening.
Ben sadece geri aldım diyebilirim tüm deli bok zamanı oluyor başlatın.
I'm... I'm looking for something good in all of this.
Bu işten faydalı bir şey çıksın istiyorum.
Once we've had a few days to settle in, I'll definitely invite you all to come.
Birkaç gün geçsin, iyice bir oturtalım, sonra hepinizi mutlaka davet edeceğim.
Now, I'm gonna take her to school, and I'll check in on her all day.
Şimdi, onu okula götüreceğim, ve gün boyunca onu takip edeceğim.
♪ If I knew it wasn't gonna fit In the burrito, all right?
Bu şeylerin yarısını almazdım Tamam mı?
You know, I realize it's all in the English, but I'm pretty sure nobody deserves that.
Lafın gelişi söylüyorsun, biliyorum ama bence kimse bunu hak etmez.
I mean, my uncle Kyle... when he had... when he OD'd and his body ended up in the river, he came to my room every night and he stole all my shit.
Dayım Kyle aşırı dozdan ölüp cesedi nehirde bulunduktan sonra hayaleti her gece odama gelip eşyalarımı çalardı.
I tried going over there, but she hasn't been in all morning.
Oraya gitmeye çalıştım ama sabahtan beri orada yoktu.
I'm going to create a virtual machine here first, because if I run this in the open system, all sorts of alarm bells are gonna go off.
Sanal bir makine oluşturuyorum. Açık sistemde çalışırsam bütün alarmlar devreye girer.
You know, it's actually a good thing you brought all my stuff from storage,'cause I think I have a tux in there, so thank you.
Aslında depomdaki her şeyi getirdiğin iyi oldu çünkü sanırım smokinim de burada, teşekkür ederim.
i'm all yours 120
i'm all over the place 19
i'm all good 49
i'm all set 66
i'm all ears 232
i'm all alone 109
i'm all done 35
i'm all wet 16
i'm all over it 79
i'm all right 1565
i'm all over the place 19
i'm all good 49
i'm all set 66
i'm all ears 232
i'm all alone 109
i'm all done 35
i'm all wet 16
i'm all over it 79
i'm all right 1565
i'm all out 36
i'm allergic 74
i'm all for it 64
i'm all 40
i'm allowed 22
i'm all right now 36
i'm all for that 25
all in good time 135
all in all 173
all in order 16
i'm allergic 74
i'm all for it 64
i'm all 40
i'm allowed 22
i'm all right now 36
i'm all for that 25
all in good time 135
all in all 173
all in order 16
all in due time 19
all in a day's work 35
all in favor 76
all in 140
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
all in a day's work 35
all in favor 76
all in 140
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123