English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I got a pulse

I got a pulse traducir turco

115 traducción paralela
I got a pulse!
Nabız geldi!
- I got a pulse.
- Nabzını buldum.
I got a pulse.
Nabzı buldum.
I got a pulse!
Nabız hissediyorum!
I got a pulse.
Nabzı başladı.
- And I got a pulse.
- Nabız var.
I think I got a pulse.
Sanırım nabızı buldum.
It's open, but I got a pulse in the foot. - I had to move it myself.
Kendim oynatmak zorunda kaldım.
I got a pulse here. Very faint.
Nabzı atıyor ama çok zayıf.
- I got a pulse!
- Nabız aldım!
I got a pulse.
Nabız alıyorum.
I got a pulse.
Nabzı atıyor.
I got a pulse
Nabız duyuyorum.
I got a pulse.
Nabzı aldım.
I got a pulse.Call ems.
Nabzını hissediyorum. İlk yardım ekiplerini çağır.
He's cold. But I got a pulse.
Soğuk ama nabzı atıyor.
He's alive, I got a pulse.
Yaşıyor, nabzı atıyor.
I got a pulse.
Vuruyor.
I got a pulse!
Nabzı atıyor!
I've got a pulse.
Nabzı atıyor.
I got tired of splicing wires, so I put in a pulse tach decoder.
- Nabız takometresi koydum.
I got a pulse.
Nabız var.
- I got a faint pulse.
- Zayıf bir nabız var.
- I got a weak pulse.
Nabız zayıf.
- I got a good pulse.
- Nabzı çok iyi.
- I've got a 110 pulse.
- Tansiyonum 11'e çıktı.
Look, he's got a chance, I felt a pulse.
Bak, Bir şansımız var kalbinin attığını hissettim.
- I've got a pulse.
- Nabız geldi.
I got a faint pulse.
Nabzı var.
I got a faint pulse.
Zayıf bir nabız var.
- I've got a faint pulse.
- Zayıf bir nabız var.
I've got a pulse.
Nabız var.
I reduced her fracture, got back a weak pulse.
Fraktürü redükte ettim. Nabız düşük.
I've got a pulse!
Nihayet!
Well, I ran the addresses I got against the listings in a pre-Pulse directory.
Darbeden önceki tarihlerde bir listeleme yaptım ve adresleri oralarda aradım.
I've got a pulse! - So does he, thank God.
Neyse ki Tanrıya şükür
Two pulse pistols, a pair of night-vision goggles, 200,000 in tiles so we can buy any... I got everything from the Transport Pod. Freslin we want, uh...
İki empülsiyon tabancası, bir adet gece görüş gözlüğü, 200,000'lik bozuk, dilediğimiz kadar Freslin alalım diye...
I dunno. lf he's breathing, he's got a pulse, ain't he?
Bilmem. Soluyorsa, nabzı atıyor demek değil midir?
I've got a pulse. 140 over 30.
Nabız buldum. 140'a 30.
I've got a pulse.
Nabız geldi.
- I got a pulse. - Let's get him up.
- Nabzı yakaladık.
I got myself ready, took the child's pulse, and then examined her chest with a stethoscope.
Hazırlandım, çocuğun nabzına baktım ve steteskopla göğsünü dinledim.
I've got no pulse, she's gone into A-Cistallic.
Nabız alamıyorum, asistolik duruma girdi.
I got a faint pulse.
Çok zayıf bir nabzı var.
I've got a faint pulse.
Nabız çok zayıf.
Okay, I've got a pulse.
Tamam, nabzı atıyor.
Don't hold back just because I've got a pulse.
Lafını esirgeme Teğmen, Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum.
When I got out of that car, the guy still had a pulse.
Ben arabadan çıktığımda adamın hala nabzı atıyordu.
- Hold on, I've got a femoral pulse.
Femoral nabız var.
I still haven't got a pulse.
Hala nabız yok.
Okay, I've got a pulse.
Tamam, nabız aldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]