English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I got your

I got your traducir turco

14,242 traducción paralela
I got your text.
Mesajını aldım.
I got your plates!
Plakan aklımda!
I got your friend.
Arkadaşını buldum. Korkma.
I got your precious, fucking babies home. What?
Değerli, lanet bebelerini evlerine bıraktım.
I got your precious, fucking babies home. What?
Senin değerli, lanet bebelerini evlerine bıraktım.
I got your precious, fucking babies home.
Değerli küçük veletleri eve bıraktım.
I got your story.
Hikayen geldi.
I got your text, what's up?
Mesajını aldım, ne oldu?
Hey, I got your message.
Mesajını aldım.
- Your mother and I got divorced.
- Annen ile boşandık.
I got the trace from your tip.
İpucunu takip ettik.
I mean, you hit that statue like a hard-charging rhino, and I say rhino because you're a lot fatter than I thought, and you got this bump on your nose that resembles a small horn.
Heykele hızını almış gergedan gibi tosladınız gergedan diyorum çünkü beklediğimden de şişmanmışsınız. Ayrıca burnunuzun ucundaki yumru da küçük bir boynuzu andırıyor.
You know what, I gotta hang out with you, man, get your knowledge, man,'cause you got a lot of wisdom.
Senden bir şeyler öğrenmek için seninle takılayım, çünkü çok şey biliyorsun.
You know how you're driving along, sober, observing the speed limit, and suddenly you got a cop in your rearview, and now you... you know how you tense up... your hands at 10 : 00 and 2 : 00, and your breathing stops... you are aware that I'm black, right?
Yalnızken nasıl sürdüğünü biliyorsun, ayık ol, hız limitine dikkat et ve dikizinde aniden bir polis var ve şimdi sen, ellerin nasıl 10 : 00 ve 2 : 00'de gerilir ve soluğun kesilir...
I got an idea. But I'm gonna need your help.
Aklıma bir şey geliyor ama yardımına ihtiyacım olacak.
I got your attention. I need you to listen to me.
Beni iyi dinle.
Well, settled's a stretch, but I got him off your back.
Hallettim demek biraz abartı olur ama peşini bırakmasını sağladım.
I've got one dead girl, another one missing, a cyber crime trail that leads from Krupa's missing research directly back to your laptop.
Elimde bir ölü bir de kayıp kız var. Krupa'nın çalınan araştırmasıyla ilgili ucu senin laptopuna kadar gelen bir siber suç.
I got your back.
Sizi kollayacağım.
I guess Samaritan got what it paid for with your friends, huh?
Sanırım Samaritan arkadaşlarına ödediği paranın hakkını aldı, öyle mi?
Your aunt Sally and I are real happy all that ugly business got straightened out.
O çirkin mevzuların sonunda çözüldüğüne teyzen Sally ve ben gerçekten sevinçliyiz.
I got to touch your arm, okay?
Koluna dokunacağım, tamam mı?
But right now, I got to figure a way to fix your mess.
Şimdi yarattığın bu karmaşayı çözmeliyim.
I can't believe it's your last night and we never got to hang out.
Bu gece buradaki son gecen olduğuna inanamıyorum ve biz hiç birlikte dışarı çıkmadık.
Then how come I got this off your neck, giant talking black homeboy?
O zaman bu kocaman altın kolyeyi takabilen zenci arkadaşın mı zengin?
Um, I think that your daughter Kelly, um, may have exchanged some words with our Sarah here, and it got a little heated, you know?
Sanırım kızınız Kelly bizim Sarah'yla birbirlerine bazı sözler etmişler. Ortalık biraz kızışmış.
So I was like, "Why do you need a lock on your phone if you got nothing to hide?"
Bu yüzden dedim ki "Eğer saklayacak bir şey yoksa neden telefonunda kilit var?"
You see, the human loves to eat birds, and I'm afraid your friend got..
Eğer, insan kuşları yemeyi seviyor, bkz Ve arkadaşınız var korkuyor ı'm.
I've got your medicine right here!
Senin ilacın bende!
I'm not. I just need you to understand that whether it is food, or drugs, or some new guy, whose got your heart all aflutter, they all lead to the same things as an addict.
Sataşmıyorum, senden sadece yemek de olsa, uyuşturucu da olsa, kalbini küt küt attıran çocuk da olsa hepsinin tiryakilik gibi aynı kapıya çıkacağını anlamanı istiyorum.
I got to admire your commitment to the cause.
Hedefe odaklılığına hayran kaldım.
Rosalee's got her head in a vise, and you want to talk about your sad feelings, about what I done to you?
Ne yaptım ben sana? Belki de ona yaptıkların yüzünden kaçmıştır, anne.
Now I got to cut your lyin'tongue out.
O yalancı dilini kesip eline vereceğim.
So, I heard you got laid off from your job at the Times.
Times'taki işinizden kovulduğunuzu duydum.
That's the same "good" I got after Charles Bradley told everyone you showed him your knickers.
Bu, Charles Bradley'in herkese ona külodunu gösterdiğini söyledikten sonraki "İyiyim." demene benziyor.
Whatever happens, I've got your back.
Ne olursa olsun seni koruyacağım.
Okay, I've got your nose, and if you want to see your nose again, you'll give me that pacifier!
Gördüğün gibi, burnunu aldım ve eğer burnunu tekrar görmek istiyorsan emziğini bana vereceksin!
I just wanna say, before you do what you're about to do... your boyfriend or husband or whatever is just a lucky man to find someone so talented at ass play.
Sen bir şey yapmadan önce bir şey söylemek istiyorum erkek arkadaşın, kocan ya da her kimse göt oyunlarında bu kadar yetenekli birini bulduğu için çok şanslı.
- I think the only thing you got, lenny, Is two bullets in your ass,
- Bence sadece kıçında iki kurşun var Lenny ha bir tane de Hap'in kıçında var.
I got you extra injera, and, uh, you use your hands.
Size fazladan lavaş getirdim, ellerinizle yiyeceksiniz.
And I remember when you got your first clerkship... Supreme Court.
Senin ilk kâtiplik görevini aldığını hatırlıyorum Yüksek Mahkeme'de.
I've got your denials written.
İnkar ettiğine dair yazı elimde.
Yeah, when I was your age, i got pushed around a lot.
Evet, senin yaşındayken benim de üstüme çok geldiler.
Now listen, if you like brahms, I've got this clarinet quintet that will blow your mind.
Dinle, Brahms'ı seviyorsan aklını uçuracak bir klarnet beşlemem var.
Yes, I've got an investor lined up who's very excited about expanding your reach.
Evet, sınırlarınızı genişletmeye çok heyecanlı bir yatırımcı var.
I don't know, the stuff you got going on in your life, man, that's not for me.
Bilmiyorum, böyle şeyler senin hayatında var dostum, bana göre değil.
I mean, if you've got room on your card, let me show you my stuff.
Eğer maçlarda bir eksik varsa yapabildiklerimi göstereyim.
All right, I realize you both come from different backgrounds and all that and I know you both got your own ideas about how this gym should be ran, but fact of the matter is, you're both here for the same reason.
Tamam mı? Farklı geçmişleriniz falan olduğunu biliyorum ve bu salonun işleyişi hakkında ikinizin de farkı fikirleri olduğunu biliyorum ama işin aslı, ikiniz de aynı sebepten ötürü buradasınız.
I mean last week alone your police video got 20 million hits on the Internet.
Yani, geçen hafta polis videon internette 20 milyon tıklandı.
Your parents carked it, you lost your marbles, you got fixated with me in some weird, creepy way which I don't wanna get into.
Annenler nalları dikti, sen keçileri kaçırdın. İlginç, ürpertici bir biçimde kafayı bana taktın. Buna bulaşmak istemiyorum.
I got to say, it's nice to finally put a series of faces to all your unpronounceable names.
Telaffuz edilemez isimlerinize en sonunda bir yüz biçmek çok güzel oldu, söylemeden geçemeyeceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]