I gotta be honest traducir turco
343 traducción paralela
- I gotta be honest. - I was in the slammer on a D D.
Dürüst olmam gerekiyor ben orada S-İ'lerin koğuşundaydım.
Debbie, I'm sorry, but I gotta be honest with you.
Debbie, üzgünüm, ama sana karşı dürüst olmam gerek.
Yeah, I gotta be honest with you guys,
Evet, size karşı dürüst olacağım,
Thanks, man, but I gotta be honest, this is just a part-time gig for me.
Sağ ol, dostum ama, dürüst olmalıyım. Bu benim için geçici bir iş.
But I gotta be honest with you, sir, the kind of work I do, I don't think it's as interesting as you think it is.
Fakat size karşı dürüst olacağım, efendim, yaptığım iş türünün sizin sandığınız kadar ilgi çekici olduğunu sanmıyorum.
Listen, Mr. Miyagi, I gotta be honest with you.
Bay Miyagi, sizinle açık konuşmalıyım.
I gotta be honest with myself here.
Kendime karşı dürüst olmalıyım.
- Yeah I gotta be honest, I kinda gave up on panoramic views ever since I, uh, I lost it on the observation deck of the Empire State Building, but this place is almost worth the three-and-a-half-hour drive.
Doğrusunu söylemek gerekirse Empire State binasının tepesinde kaybettiğimden beri panoramik fotoğraf makinelerinden ümidimi kesmiştim ama burası üç buçuk saatlik yolculuğa değer.
I gotta be honest, there's no minerals on that land. No natural gas, no oil.
Dürüst olmam gerekirse o arazide ne maden var, ne doğalgaz ne de petrol.
I gotta be honest, that woman and the Hippocratic oath are having a hard time together in my head.
Dürüst olmalıyım, bu kadın ve Hipokrat Yeminim kafamın içinde bayağı zor saatler geçiriyorlar.
This isn't exactly 90's behavior, I gotta be honest with you.
Bu 90ların davranış şekli değil.
Lou, I gotta be honest with you.
Lou, sana karşı dürüst olacağım.
I gotta be honest. I can't stay long. The wife thinks I'm in the bathroom, so I can only stay a couple of hours.
Dinle, açık olmak gerekirse, uzun kalamayacağım, çünkü karım tuvalette olduğumu sanıyor o yüzden sadece bir kaç saat kalabilirim.
But I gotta be honest with you, I gotta tell you ever since I saw you holding hands with that woman I can't get you out of my mind.
Sana karşı dürüst olmalıyım, söylemem gerek ki, o kadınla el ele tutuştuğunu gördüğümden beri, seni aklımdan çıkaramıyorum.
Look, Russell you're a very sweet guy, but I gotta be honest with you.
Bak, Russell sen çok tatlı bir adamsın, ama sana doğruyu söyleyeceğim.
My mom really needs... a bikini. You know, i gotta be honest.
Biliyormusunuz, dürüst olalım.
I gotta be honest, there's nothing here too spectacular.
Doğrusunu söylemek gerkirse, burada o kadar iyi bir şey yok.
Audrey, I gotta be honest with you.
Audrey, sana karşı dürüst olacağım.
He says, " Trent, I gotta be honest with you.
" Trent, sana karşı dürüst olmalıyım.
I gotta be honest with you.
Size karşı dürüst olmalıyım.
I gotta be honest with you, Homer.
Dürüst olmalıyım.
You know, Frasier, every year you and Niles, you go overboard trying to find these great presents for me, and, you know, I gotta be honest, it's always made me uncomfortable.
Her yıl sen ve Niles, bana harika hediyeler alarak işi abartıyorsunuz. Açıkçası bu beni rahatsız ediyor.
Yeah, I gotta be honest with you, Kramer.
Sana karşı dürüst olmalıyım Kramer.
I gotta be honest with you.
Size dürüst olacağım.
I'm down here at this taco stand, and I gotta be honest, it's pretty disgusting.
Burada bu taco tezgahındayım ve doğrusunu söylemek gerekirse oldukça iğrenç.
And I gotta be honest, there's gotta be 1,000 maniacs running around here.
Dürüst olmalıyım, buralarda en az 1, 000 manyak dolanıyordur.
I gotta be honest.
Dürüst olmalıyım.
Because, I gotta be honest, - I don't get a real strong sleep vibe from this place.
Çünkü açıkçası, bu evden kuvvetli bir uyku sinyali alamıyorum.
- Dad, I gotta be honest.
- Dürüst olmalıyım.
- No, Roz, I gotta be honest with you.
Sana karşı dürüst olmalıyım Roz
I gotta be honest. I'm not getting any satisfaction from my work, either.
Açıkçası, artık işim de beni tatmin etmiyor.
Bess, I gotta be honest with you.
Bess, seninle açık konuşacağım.
I gotta be honest with you, my young friend.
Sana karşı dürüst olmalıyım genç arkadaşım.
But I gotta be honest with you.
Ama dürüst olmak zorundayım.
Julie, I gotta be honest.
Dürüst olacağım.
Phoebe, I gotta be honest.
Phoebe, dürüst olmalıyım.
- I gotta be honest with you.
- Bak dürüst konuşayım.
'Cause I gotta be honest. I really thought there was gonna be a lot more running and shooting.
Dürüst olmam gerekirse daha çok koşu ve atış olacağını düşünmüştüm.
Claire, I gotta be honest.
Claire sana karşı dürüst olmalıyım.
Joe, I've gotta be honest with you.
Joe, sana karşı dürüst olmam lazım.
I've gotta be totally honest with you.
Sana dürüst davranacağım.
Allison, I think you're great... but I've gotta be totally honest with you.
Allison, bence sen harika birisin ama sana karşı dürüst olmam gerek.
I gotta be honest with you, um,
O adamı çok severdim. Benden yaşlıydı, şimdi halime bak.
I've gotta be honest.
Size dürüst olmalıyım.
I'm gonna ask you something, and you gotta promise to be honest and not spare my feelings just cos I could kill you.
Sana bir şey soracağım. Dürüst olmanı ve seni öldürebilirim diye bana gerçekleri söylemekten korkmamanı istiyorum.
Look, I gotta be honest.
Açık konuşayım, bu bana göre değil.
I gotta be honest with you, Jo.
Sana karşı dürüst olacağım.
The only way I'm gonna save my friendship with Dawson is to be honest with him, so I gotta do this.
Ve açıkçası Dawson'la arkadaşlığımı kurtarmanın tek yolu ona dürüst olmam. Bu yüzden bunu yapmalıyım.
You know, I've gotta be honest with you, Bob- -
Biliyormusun, seninle dürüst konuşacağım, Bob- -
Darren, I gotta be honest with you.
Geçen Pollard'dı.
I've gotta be honest, Monty.
Açık konuşmak gerekirse Monty.
i gotta be honest with you 39
i gotta go 3018
i gotta 283
i gotta pee 85
i gotta go pee 16
i gotta admit 71
i gotta run 199
i gotta go home 47
i gotta hand it to you 53
i gotta work 43
i gotta go 3018
i gotta 283
i gotta pee 85
i gotta go pee 16
i gotta admit 71
i gotta run 199
i gotta go home 47
i gotta hand it to you 53
i gotta work 43