I remember him traducir turco
2,019 traducción paralela
Of course I remember him now.
Onu şimdi hatırladım.
- Well, I remember him.
- Adamı da hatırlıyorum.
Yes, I remember him
Evet, onu hatırlıyorum.
I remember him talking about her constantly, and not just in the 8th grade, in the 9th grade and the 10th grade and 11th grade.
Sürekli Peyton'dan bahsettiğini hatırlıyorum. Hem sırf 8. sınıfta da değil ; 9. sınıfta, 10. sınıfta, 11. sınıfta.
I remember him.
Hatırlıyorum onu.
No, I Remember Him.
Hayır, onu hatırlıyorum.
I remember him sniggering, which exasperated Clouzot.
Sürekli bıyık altından gülüyordu, bu da Clouzot'yu çileden çıkarıyordu.
I remember him.
Evet, onu hatırladım.
- I remember him.
Herif ürkütücüydü.
I remember him from the picture.
Fotoğraftan hatırladım.
I remember him coming across as kind of a player.
Onun bende bir çeşit oyuncu izlenimi bıraktığını hatırlıyorum.
Uh... yeah. yeah, I remember him.
Evet, hatırlıyorum.
Yeah, i remember him.
Evet, anımsıyorum.
I remember the twitch in Andrzej's face when I told him about Edward's chemo.
Andrzej'e Edward'ın durumunu anlatınca yüzünün ne hale geldiğini hatırlıyorum.
I think was very painful for him and if we all remember Cassandra, she couldn't just see the future, she was also doomed to be disregarded.
Hepimizin hatırlayacağı gibi, Cassandra geleceği göremiyordu ve ayrıca önemsenmemeye mahkum edilmişti.
I think that's just the way he would have wanted you to remember him.
Sanırım onu öyle hatırlamak en güzeli
But when we first captured Ben and Sayid, like, tortured him, then why wouldn't he remember getting shot by that same guy when he was a kid?
Ama Ben'i ilk yakaladığımızda ve Sayid ona işkence yaptığında çocukken aynı adamın onu vurduğunu neden hatırlamadı?
How am I supposed to testify against him if I can't remember anything about what happened?
Olanlar hakkında başka bir şey hatırlamıyorsam ona karşı nasıl tanıklık edebilirim?
You know, I don't really remember him from the plane.
Onu uçakta gördüğümü hatırlamıyorum.
So I don't remember shit about him except this.
O yüzden şu lafı dışında onunla ilgili bir bok hatırlamam :
Don't you remember my "don't give him false hope" speech and my lie about how I had done it with Mr. Chazznini?
Boş vaatlerde bulunma konuşmamı ve Bay Chazznini'ye aynı şeyi yaptığım konusunda söylediğim yalanı hatırlamıyor musun?
I could, but someone did try to kill him, remember?
Emrederdim, ama biri onu öldürmeye çalıştı, hatırladın mı?
Just remember, I only agreed to let Russell come because you promised to keep an eye on him.
Unutma Russell'ı davet etmemin tek sebebi ona göz kulak olacağına söz vermiş olman.
I don't remember you mentioning him when we were dating.
Evet, biz çıkarken bana da Bernie Amca'dan falan bahsettiğini hatırlamıyorum.
I'm sure you remember him.
Onu hatırladığına eminim.
Doubtless he'll remember how often I spoke to him of how my nature abhors that woman...
Bu kadından tiksindiğimi ne kadar sık söylediğimi kuşkusuz hatırlıyordur.
I'll do my best to help him remember you.
Elime geçen her fırsatta seni hatırlatmaya çalışacağım.
I don't remember what I said to him, but I guess I changed his mind because the next day, they flew to California.
Ne dediğimi hatırlamıyorum ama sanırım fikrini değiştirmiş olmalıyım ki ertesi gün California'ya uçtular.
I thought more a sense relief than anything else... that it's finally over... and that these people still remember him as a great champion.
Sonunda bittiğini ve insanların onu büyük bir şampiyon olarak hatırlayacağını düşündüm.
William Hightower. Yeah, I remember him.
William Hightower.
Yes, I do remember him.
Evet hatırlıyorum onu
I remember one time, I was performing a sexual act on him and it started to rain, and he held his shirt out over my head so my hair wouldn't get wet.
Bir keresinde,... ona muamele yaparken, yağmur yağmaya başladı,... penyesinin eteklerini kafama geçirdi, böylece saçlarım ıslanmadı.
I don't know if you remember him.
Hatırlar mısınız bilmiyorum.
I don't remember his name, but I got him to eat.
Adını hatırlamıyorum ama onunla yemek yiyeceğiz.
It was the only thing I had to remember him by.
Bu onu hatırlayabileceğim tek şey buydu.
Look, remember that I promised Aiden that I would take him anywhere he wanted to go, as I missed his party.
Bak, Aiden'a partiyi kaçırdığım için istediği her yere götüreceğime söz vermiştim.
well, i remember the last time i didn't see him.
Şey, hatırladığım son sefer de onu görmedim.
I remember the day I first met him very well.
Onunla ilk karşılaştığımız günü hatırlıyorum.
The kind, generous Bennett Kimball is the one I knew and that's how I'm gonna remember him.
Benim tanıdığım Bennett Kimball kibar ve cömertti ve onu böyle hatırlayacağım.
I seem to remember you, uh, you told me you had feelings for him.
Bana ona karşı bir şeyler hissettiğini söylediğini hatırlıyor gibiyim.
Yeah, I do remember him.
Evet, hatırlıyorum onu.
You might remember him as a friend but I know what he becomes.
Onu bir arkadaş olarak hatırlıyor olabilirsin ama onun neye dönüştüğünü biliyorum.
the day i got engaged, there was so much i wanted to say to him, but i don't remember saying any of it.
Nişanlandığım gün ona söylemek istediğim çok şey vardı. Ama hiçbirini söylediğimi hatırlamıyorum.
When I asked him why, he said it was simple... there are no lessons to learn from the ones you save, no reason to remember.
"Neden diye sorduğumda" Cevabı basit "demişti..." "Kurtardığın kişiden öğreneceğin bir şey olmadığından..." "... hatırlamana da gerek yoktur. "
I don't remember meeting him or even spending a moment with him.
Onunla tanıştığım anı ya da beraber geçirdiğimiz zamanları hatırlamıyorum bile.
All I can remember is him yelling, screaming insults.
Tek hatırladığım, onun bağırıp, çağırıp küfürler ettiği.
I can spot you cab fare. Just get him to bet Carter and remember the tells.
Ona Carter'a bahis yaptır ve mimiklerine dikkat et.
I think you might remember him.
Sanırım onu hatırlıyorsunuzdur.
You know, I think I was afraid of him. But for the life of me, I can't remember why.
Neden olduğunu hatırlamıyorum ama sanırım ondan korkuyordum.
I don't remember him either.
Babamı ben bile hatırlamıyorum.
All I even remember of him is him going on trips and then coming back and bringing me presents.
Onunla ilgili tek hatırladığım, seyahatlere çıkıp geri döndüğünde bana hediyeler getirmesi.
i remember one time 19
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember that night 20
i remember very well 18
i remember 2232
i remember it well 51
i remember you now 18
i remember something 18
i remember that day 26
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember that night 20
i remember very well 18
i remember 2232
i remember it well 51
i remember you now 18
i remember something 18
i remember that day 26
i remember thinking 64
i remember that 284
i remember you 386
i remember it 74
i remembered 63
i remember them 29
i remember this one time 20
i remember now 177
i remembered something 28
i remember this 88
i remember that 284
i remember you 386
i remember it 74
i remembered 63
i remember them 29
i remember this one time 20
i remember now 177
i remembered something 28
i remember this 88
i remember her 76
remember him 120
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
remember him 120
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26